Olay çıkarma traduction Espagnol
144 traduction parallèle
- Olay çıkarma lütfen.
- No vamos a discutir.
Olay çıkarma!
Hemos terminado.
- Olay çıkarma lütfen.
No monte una escena, por favor.
Bu süprüntülerin önünde olay çıkarma.
No haga una escena frente a estas ridículas.
- Olay çıkarma niyetinde değilim.
- No haré una escena.
Santa Monica Caddesi üzerinde bir birahanede olay çıkarma.
Bronca en una cervecería del bulevar Santa Monica.
Olay çıkarma. Git konuş onunla.
- No empieces una bronca, ve con él.
Olay çıkarma. Eve gidelim ve...
No hagas una escena, por favor.
Olay çıkarma!
¡ No montes un escándalo!
- Lütfen bir olay çıkarma.
- Por favor, no hagas ninguna escena.
Franklin, lütfen. Olay çıkarma.
Por favor, no montes una escena.
Sakın olay çıkarma veya karşı çıkma.
Sin escándalos ni discusiones.
Olay çıkarma.
No te comportes así.
- Olay çıkarma.
- No hagas una escena.
Hadi, olay çıkarma.
No montes un número.
- Bak, tatlım. Olay çıkarma.
- Mira, no quiero una escena.
- Olay çıkarma. Bir süre ilginç biri olmaya çalıştın, şimdiki hâline bir bak. Tamamen farklı biri oldun.
Trataste de ser alguien interesante un tiempo, pero...
Baba beni seni uyarmam için yolladı,... bu günlerde, gerekmedikçe olay çıkarma diye.
Así que el Jefe me envío para informarte de que tengas cuidado y no crees problemas innecesarios.
Varsayalım her şey yolunda gitti asıl endişelenmemiz gereken olay çıkarma yaparken olacak.
Y nadar, si todo va bien lo único que debe preocuparnos es la extracción..
- Olay çıkarma, yeter.
- No hagas una escena.
- Lütfen olay çıkarma.
Por favor, no empieces una escena.
Olay çıkarma.
No haga ninguna escena.
Olay çıkarma.
No causes problemas.
Sakın olay çıkarma, tamam mı?
No montes una escena, ¿ de acuerdo?
Olay çıkarma.
No la cagues acá.
- N'olur, olay çıkarma.
No hagas una escena.
Olay çıkarma.
No vayas a armar un escándalo.
- Sakın bir olay çıkarma.
- No montes una escena.
Lütfen olay çıkarma.
Por favor no hagas una escena.
Sakın bir olay çıkarma!
No hagas un escándalo.
Francis, yine olay çıkarma.
Francis, no causes problemas
- Olay çıkarma burada.
¿ Qué te ha dado Isobel?
- Olay çıkarma Nate dostum.
Tranquilo, Nate.
- Olay çıkarma.
No hagas una escena. No lo empeores.
Taner aşkına! Hayatında bir kez olsun olay çıkarma da bin şu arabaya!
Oh, por el amor de Dios, al menos una vez en la vida deja el show Y sube al maldito coche.
Sessiz ol, olay çıkarma!
Baja la voz... ¡ estamos haciendo una escena!
Olay çıkarma konusunda dahiyane bir yeteneğin var, değil mi, Les?
Tienes gran aptitud para causar escándalos, ¿ no, Les?
Onun için, olay çıkarma.
Así que no tomes esa actitud.
Ne olursa olsun Bette olay çıkarma.
Pero, hagas lo que hagas, Bette, por favor, no montes una escena.
Bazı adamların üzerine Chuck Norris gibi git, En sevdiğim barda olay çıkarma.
La próxima vez que te hagas el Chuck Norris con algún tipo no lo hagas en uno de mis bares favoritos.
Olay çıkarma.
No hagas una escena.
Olay çıkarma!
¡ Deja de armar escándalo!
- 1942'deki savaş sırasında cin çıkarma olayı...
Se sitúa el exorcismo aquí durante la guerra en 1942... Suficiente.
Az sonra izleyecekleriniz günümüz Amerika'sında yaşanmış olup, Katolik Kilise tarafından uygulanıp, belgelenmiş tek gerçek şeytan çıkarma olayına dayanmaktadır.
LA SIGUIENTE HISTORIA ES EL UNICO EXORCISMO DOCUMENTADO REALIZADO POR LA IGLESIA CATOLICA EN ESTADOS UNIDOS.
Du Vieux, 17. yüzyılda Fransa'da bir şeytan çıkarma olayının bütün detaylarının bulunduğunu söylüyor ama ben hiçbir şey bulamıyorum.
En la biblioteca hay un informe detallado de un exorcismo que se hizo en Francia... en el siglo XVII, pero no lo encuentro por ningún lado.
- Olay çıkarma Niles.
- No me importa.
Bu olay dünyanın en büyük yedi silah üreticisi tarafından açılan ve devletin silah güvenlik yasaları çıkarma çalışmalarının serbest ticaretin anayasal garantilerini ihlal eden bir komplo olduğu yönündeki davaya bağlı olabilir.
Esta acción podria estar conectada a una reciente demanda iniciada por siete de los mayores fabricantes de armas, alegando que los esfuerzos del gobierno por imponer medidas de seguridad, seria parte de una conspiración que viola las garantias constitucionales del libre comercio.
Mahkemede baştan çıkarma olayını annem de izledi.
Mi madre vio esa seducción en el juzgado.
- Olay çıkarma.
¡ No hagas una escena!
Açıkçası, yangın çıkarma olayı pek masumane sayılmaz.
Si quemó evidencia no actuó como inocente.
Evet, bu bir çeşit "çorap çıkarma" olayındaki ters yüz olma gibi.
Bien, es como girar un calcetín.