Sen varsın traduction Espagnol
2,537 traduction parallèle
Eskiden asistanı karısıydı, şimdiyse elinde sen varsın.
Su mujer fue tu residente, y ahora él te tiene a ti.
Şoför koltuğunda sen varsın.
Tú estás en el asiento del conductor.
Beni anlayan tek sen varsın.
Tu eres el único que se pone en comunicación conmigo
Kafadan çatlak olan bir sen varsın.
Tú eres la que tiene vomito en la camiseta.
Muhtemelen o çatı altında tamamen dürüst olan bir sen varsın.
Probablemente, eres la unica persona bajo ese techo en ser completamente sincera
O zaman inanmayan tek sen varsın.
Entonces, tú eres la única.
Burada sadece sen varsın.
Eres la única que está aquí.
Harika görünüyorsun ama bu fotoğraflarda sadece sen varsın.
Si, sales guapa, pero eres tú sola en todas las fotos.
Şu an güvenebileceğim bir tek sen varsın. Ama sen bana inanmıyorsun.
Usted es la única persona con la que puedo contar ahora... pero no me cree.
Evet, sana çağrı attım. Yani sırada sen varsın.
Sí, te hice llamar, lo que significa que eres el siguiente.
Kaplan, sırada Turna'yla sen varsın.
Tigresa, tú y la Grulla son los siguientes.
Ama gerekçesi olan bir tek sen varsın.
Pero tu eres el único con motivos.
Hummer cip ve savaş silahları varmış. Paris'te bu kadar çok silah satabilecek sadece sen varsın.
Llegaron con un Hummer y con armas de guerra
En azından sen varsın, menejerim ve en iyi arkadaşım.
Pero al menos te tengo a ti, mi agente y mi mejor amigo.
Sen varsın.
Tú
Tüm haberlerde falan sen varsın.
Está en las noticias y todo.
Bu salak kafamla ne kadar düşünürsem düşüneyim elimde bir tek sen varsın.
No importa cuánto lo piense con mi estúpida cabeza... tú eres lo único que tengo.
Bir sen varsın valla!
Solo puedo contar contigo
İyi ki yanında sen varsın.
Es bueno que estés con ella.
- Sen varsın ya, Harry.
Te tengo a ti, Harry.
Bunun için sen varsın.
Para eso te tengo a ti.
Sen varsın!
¡ Te tengo a ti!
Evlenmeden önce, önemli anılar gözünün önüne geliyor ve tüm anılarımda sen varsın.
Cuando te estás por casar, empiezas a pensar en tus grandes momentos. Y tú estás en todos los míos.
- Ama sen varsın.
Pero te tengo a ti.
Burada biz varız, Joe. Sen varsın.
Nosotros estamos aquí, Joe.
Sen varsın seninle birlikte olmanın kıymetini bilmiyorum diyemem çünkü biliyorum.
Pero ahora estoy viendo las cosas que logré. Logré estar contigo. Y no es que no te aprecie diariamente, sí lo hago.
- Sen varsın.
- Estás tú.
Öncelikle, sen varsın.
Primero, te tienen a ti.
Sende neler var? - Şey, şimdilik sen varsın.
Bueno, hasta ahora, te tengo a ti.
Sen varsın.
Te tengo a ti.
Artık sen varsın.
Te tengo ahora.
Artık ne düşünürsem düşüneyim Aklımda hep sen varsın
# Ahora cada vez que pienso Pienso en ti #
Hayatta olup da beni dinleyen bir tek sen varsın.
Aún estás vivo únicamente para escucharme.
Bi tek sen varsın canım
Pues eres la única opción, cielo.
Çevrede eli yüzü düzgün olan bir sen varsın, ne de olsa.
Eres lo más atractivo que hay por aquí cerca, de todos modos.
Sırada sen varsın.
Manténte en línea.
Çünkü otelin içini görüp de hayatta olan tanıdığım tek sen varsın.
Usted es la única persona que conozco que ha visto el interior de este hotel y aún vive.
- Oh, laf eden bir tek sen varsın. - Biliyorum.
¡ Sólo respondía a la pregunta!
Buna karşı bir tek sen varsın. - Oylama yaptık.
Eres la única que está en contra.
Fidye notunu yazabilecek bir sen varsın içimizde. - Tek çare sensin.
Tú eres la única que puede escribir esa carta correctamente, como se tiene que hacer.
# Sadece sen varsın #
.. solo tú estás.
İstediğin yere oturabilirsin, listede tek sen varsın.
Siéntate donde quieras. Eres la única en el manifiesto.
Sen varsın ya, değil mi?
Te tengo a ti, ¿ cierto?
İnsanların iyi avukatlardan çok iyi polislere ihtiyaçları var. İyi bir avukat lazım olursa da, sen varsın.
La gente necesita buenos policías más de lo que necesitan buenos abogados, y si les hace falta un buen abogado, te tienen a ti.
Omen'ın arkasında sen mi varsın?
¿ Tú eres quien está detrás del Omen?
Bir tek sen mi varsın?
¿ Sólo estás tú?
Dümende sen mi varsın?
¿ Estás remando?
Edward. Çocuğun yeni doğan eşine dolandığına bakılırsa zannedersem işin içinde sen de varsın.
Edward viendo a la niña colgada de tu nueva compañera asumo que estás involucrado.
Micky'nin eski işlerinde bize yardım edecek Ve sen de varsın
Va a ayudarnos a tomar algunos de los negocios de Micky Aquí es donde entras tú. Tenemos una línea con este...
Bebeğim, sen tabii ki varsın.
Nena, tú existes.
Ben Gunn, orada sen mi varsın?
¿ Ben Gunn, estás ahí?