Sen ve ben traduction Espagnol
19,044 traduction parallèle
Sen ve ben kamyonetimize gitmeliyiz, küçük bir cebe... kazanabilirsin?
Tú y yo deberíamos ir a mi camioneta, podrías ganarte algo de dinero.
Sen ve ben, büyük yatakta yanyanayız, zenci de...
Tú y yo en la cama, uno al lado del otro, y el hombre negro...
O bize geri dönmeyecek, sadece sen ve ben varız.
Pero ella no va a volver, estamos solo tú y yo.
Biz. Sen ve ben.
"Le reventamos".
Sadece suçlu hissediyorsun çünkü sadece sen ve ben varız.
Te sientes culpable pues solo somos tú y yo.
Sahilde bir yerlere gitmeliyiz. Sadece sen ve ben.
Deberíamos viajar por la costa.
Sadece... sadece sen ve ben, anlıyormusun?
Solo... nosotros dos, ¿ sabes?
Sadece sen ve ben olsakta iyi olabileceğini düşünmüştüm.
Pero creí que estábamos bien siendo solo tú y yo.
Sen ve ben oraya gittiğimizde bu işi hızlıca halledebiliriz.
Aquí es donde tú y yo entramos. Vamos a arreglar ese trabajo realmente rápido.
Sen ve ben oldukça iyi bir takım olacağız.
Tú y yo vamos a hacer un buen equipo.
Carol, bu demek oluyor ki, sen ve ben yeniden birlikte olabileceğiz.
- Por favor, papá. Oh, Carol, eso significa que tú y yo podemos estar juntos otra vez.
- Yine yalnızca sen ve ben varız öyleyse, değil mi?
Así que solo somos tú y yo otra vez, ¿ verdad?
Sen ve ben çok meşgul olacağız.
Tú y yo vamos a estar muy ocupados.
Mesele yalnızca sen ve ben değiliz.
Esto no es solo sobre tú y yo.
Belki sen ve ben son kararı birlikte aldık. Belki de almadık. Bırakalım da tahmin yürütsünler.
Puede que tú y yo hayamos hecho tratos juntos, puede que no, déjalos que adivinen.
Ama sen ve ben hala buradayız.
Pero tú y yo seguimos aquí.
Sen ve ben, Julie bazen ikimizin de bu zalim dünya için fazla duyarlı olduğumuzu düşünüyorum.
Usted y yo, Julia, a veces creo que somos demasiado sensibles para este mundo cruel.
Sen ve ben. Bu oyun için fazla yufka yürekli iki kişi.
Tú y yo, somos demasiado bondadosos para este juego.
İnsan mühendisler bu göreve uygun değildi bu yüzden ben de seni yarattım. Sen ve ben birlikte yakalanması o zor şeyi elde ettik.
Los ingenieros humanos no estaban a la altura, así que te construí, y juntos, tú y yo, capturamos esa cosa tan escurridiza...
Sen ve ben, birlikte.
Tu y yo, juntos.
Ortak olalım, sen ve ben.
¡ Socios, tú y yo!
Sen ve ben, bu sefer Frank'i geri çevirmek yerine onunla iletişim kuracağız.
Tú y yo vamos a conectar con Frank esta vez, en lugar de rechazarlo
- Doğru, evet. Bu sefer sen ve ben striptizcilerle yatacağız.
Esta vez vamos a ser tú y yo los que nos tiremos a las strippers.
Sen ve ben altta olacağız.
Muy bien, tú y yo iremos abajo. ¿ Por qué?
Sen ve ben, her şeye rağmen harika bir takımız.
Todavía hacemos un gran equipo tú y yo.
En azından sen ve ben burada yardım etmedikçe.
No sin que estemos tú o yo para inculcársela.
Biri onlarla savaşabilir lakin bu sen ve ben olmayacağız.
Puede que alguien luche, pero no nosotros dos.
Sen ve ben Nassau'yu ev bellediğimizde bu kumsaldaki adamlar erkek bile değildi.
Cuando consideraba Nassau mi hogar, la mayoría de estos hombres no eran hombres aún.
Anne gelmeyecekse, kurtarma olmayacaksa, bu benim için yenilgi demekse şunu bil ki sen ve ben bu yarış nihayete erene dek kafa kafaya mücadele vereceğiz.
Si no hay Anne ni rescate, si esta es mi derrota, entiende esto. Tu y yo hemos ido a la par en esta carrera hasta el final.
Sen ve ben haklıysak, Vali'nin konvoyunda bir şeyler ters gittiyse korkarım ki daha rahatsız edici bir durumla karşı karşıya kalacağız.
Si estábamos en lo cierto y algo le ha ocurrido a la caravana me temo que estamos a punto de enfrentarnos a algo peor.
Sen ve ben hastalığa karşı dirençliyiz, yalnızca yabancı olanlara etki edecek.
Somos inmunes a esta enfermedad solo ataca a quienes vienen de afuera.
Sen ve ben Flint'i tanıyoruz ve onunla savaşabiliriz.
Nosotras conocemos a Flint y podemos luchar contra él.
Sen ve ben üstün gelemesek de İspanya'nın neler yapabileceğini biliyoruz ve gönderecekleri şeylere karşı koymak için elimizden geleni yapabiliriz.
Nosotras, a pesar de todo, al menos sabemos qué es España y podemos hacer lo posible para luchar contra lo que venga.
Ben kazanmak üzereydim ve kavgayı sen mi durdurdun?
¿ Estaba a punto de ganar y detienes la pelea?
Ben uyanığım ve sen de anadan doğma bir halde durup İncil'in üçüncü kısmını okuyorsun.
Estoy bien despierto, pero tú estás ahí de pie desnuda, tan claro como el día, leyendo del Libro del Levítico.
Sen o tarafa bak, ben de şuradan şansımı deneyeyim.
Tú ve por allí... y yo iré por aquí.
Sen ve senin gibiler üzgün, sıradan hayatlarınızı yaşarken ben evrimin sınırlarını genişletiyordum.
Mientras tú y otros como tú vivíais vuestras vidas tristes y ordinarias, yo empujaba los límites de la evolución.
Ben kuzeye bakarım Jake sen de batıya bak.
Yo iré al norte. Jake, tú ve al oeste.
- Deh, deh. Ben merkezin basit ve anlaşılır bir videosu olsun istemiştim sen istemediğim bir şey ekledin buna : canlı ve enerjik olma.
Solo quería un simple y sencillo vídeo de presentación... y usted ha añadido el único ingrediente que no quería... chispa.
Çünkü ben amcamın serin amca ve sen teyze serin.
Porque soy el tío genial, y tú la tía genial.
Sen bir kedi terbiyecisisin ve ben de hâlâ bir kedi olduğuma eminim.
Eres un encantador de gatos, ¡ y yo aún soy un gato!
Sen ona öfkeni kusuyorken ve şikayet yazıyorken ben onun zayıf noktalarını öğreniyordum. Ve doğru zaman geldiğinde onu arkasından bıçaklayacağım.
Mientras tú haces tus pataletas poniendo quejas, he descubierto sus debilidades y en el momento adecuado, le clavaré una puñalada.
Ben kasabaya indim ve sen ihbar ettin.
Fui a la ciudad y los entregué.
Ben ateşi yaktım ve sen de kaçtın!
Yo la incendié y tú corriste.
Bazen hiçbir şey değişmesin istiyorum. Sen, ben ve Sonya hep böyle birlikte olalım.
A veces desearía que nada hubiera cambiado... que pudiéramos ser tú y yo y Sonia, como ahora.
Bu arada ben onun cömert teklifini kabul edeceğim ve sen de onu ziyarete gideceksin!
¡ Mientras tanto, aceptaremos su generosidad y tú le corresponderás con una visita!
Ben buradaydım ve sen yoktun.
Bueno, yo estaba aquí. Estaba aquí y tú no.
Bu sen, ben ve Tanrı arasında kalacak canım.
Esto, ma chère, queda entre vos, yo y Dios.
Sen git takıl, Frank ve ben hallederiz bunu.
¿ Por qué no recorres el lugar? Frank y yo - nos ocuparemos de esto.
- Ben belediye başkanı olacağım ve sen bu işte liderlik rolünden fazlasını üstleneceksin. Daha güvenli bir yere ihtiyacımız olur diye düşündüm.
Voy a ser alcalde, y ocuparás un puesto de más responsabilidad en los negocios, así que he pensado que necesitábamos algo más seguro.
Ve sen olmadan ben de olmazdım.
Y sin usted, yo no existiría como tal.
sen ve ben mi 22
sen ve sen 59
sen ve o 27
sen verdin 16
sen ve 22
ve benim 32
ve beni 30
ve ben de 88
ve bence 17
ve bende 18
sen ve sen 59
sen ve o 27
sen verdin 16
sen ve 22
ve benim 32
ve beni 30
ve ben de 88
ve bence 17
ve bende 18
ben seni seviyorum 69
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594