Ser traduction Espagnol
443,221 traduction parallèle
Ve işimde en hoşlandığım şeylerden biri bir insanı, bir objenin yanına minik veya kocaman şekilde koymaktır.
Y una de las cosas que disfruto de mi trabajo es posicionar al ser humano, grande o pequeño, en relación con un objeto.
Yakın zamanda, Adele'in gösterisinde onun makyözü, bizim dekor ressamımız oldu çünkü gözlerinin böyle büyük olacağını biliyorduk ve o kadar rimelin kontrolü onun ellerinde olacaktı.
Hace poco, en un concierto de Adele, su maquilladora fue nuestra pintora escénica porque sabíamos que su ojo iba a ser muy grande y que un poco de rímel interactuaría con su mano.
Aynısı olmak zorundaydı, bir o kadar gerçek ve natüralist de. Ancak bu şekilde içeriyi zehirli, siyah bir toprakla kirletebilirdik.
Debía ser muy específica, real y natural para luego alterarla con un flujo de tierra negra malvada.
Koluna yazdıysak mühim bir şey olmalı.
Si lo escribimos, entonces debe ser algo importante.
Canım üniversitede dışlanmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim.
Cariño, sé lo que es ser una extraña en la universidad.
Haberin olsun, bu kediyi işe de getiriyor. Belli ki buluşmalarına da.
Deberías saberlo... se trae el gato al trabajo y tienen pinta de ser citas.
Bir olay kısa ve sade şekilde anlatılmalı.
Una anécdota debería ser corta y simple.
"Gidip kendimi tanıtayım ama doğru anı kollamam gerek."
"voy a ir a presentarme, pero tiene que ser en el momento perfecto".
- Senin için çok zor olmalı.
Debió ser muy duro para ti.
Mavi Mason Kore Enerji İçeceği'nin marka yüzü olma şansımı kaybederim.
He perdido mi oportunidad de ser el representante de la bebida energética coreana Blue Monsoon.
Cezalandırılmayı göze alamam.
No puedo permitirme ser castigado.
Yok artık ya!
¡ Tiene que ser una broma!
- Bence bu korkunç bir fikir olabilir.
Creo que esto puede ser una idea terrible.
Bazen hayat, sandığımızdan daha kolay olabilir.
A veces la vida puede ser más sencilla de lo que pensamos.
Claire, babası gibi bir Bulldog olacak mı diye ben de senin kadar kaygılanıyorum ama güvenine ihanet edemeyiz.
Claire, estoy tan nervioso como tú por averiguar si va a ser un Bulldog como su viejo, pero no podemos traicionar su confianza.
Ailemin görmesine izin veremezdim çünkü aşırı tepki verip sorumsuz olmamla ilgili bana nutuk atacaklarını biliyordum. Kaldırılması için cezamı da ödeyemezdim çünkü bu aşırı pahalı gözlüğü alınca tüm kredi kartı limitim doldu.
No podía dejar que mis padres lo vieran, porque sabía que exagerarían y me darían la charla sobre ser responsable, y no podía pagar para que me lo quitaran porque acabo de llegar al límite de mi tarjeta con este par de gafas tremendamente caras.
Karanlık ve gizemli olmak istedim ama dönüp dolaşıp yine şirin ve sevimli oldum maalesef.
Iba de oscuro y misterioso, pero me temo que volví a ser tierno y accesible.
Her zaman onun küçük oğlu olacak.
Siempre va a ser su niño pequeño.
Belki de bu kısa boylu biridir ve bu da onun, içinin büyüklüğünü görebilecek kadar olgunlaşmış karısıdır.
Por lo que sabemos él podría ser una persona de talla baja y ella su mujer que es lo suficientemente evolucionada para ver lo grande que él es por dentro.
Evet, uzaklara gideceğin için çok zor olacak çünkü seni her zaman göremeyeceğim.
Vale, sí, va a ser duro porque vas a estar lejos, y no te voy a poder ver todo el rato.
Aile arasında yaşanacak utanç verici bir ana benziyor.
Esto parece ser un momento vergonzoso de esta familia.
Bir çocuğun resminin sahtesini yapmak, bir domuzun küllerini Bayan Pasternak'in ölen kocasınınkiyle değiştirmekten daha mı az kötü oluyor?
¿ Cómo puede ser nada menos que atroz falsificar la pintura de un niño que reemplazando las cenizas de un cerdo con las del marido de la Señora Pastemak?
"Umarım yemek yemeyi sevdiğim yerin yakınında bir park yeri vardır" olması gerekmiyor bence.
No creo que deba ser un : "Espero que haya aparcamiento cerca de donde me encanta almorzar".
Bence "umarım park etmeyi sevdiğim yerin yakınında yemek yiyecek bir yer vardır" olmalı.
Creo que debería ser un : "Espero que haya donde almorzar cerca de donde me encanta aparcar".
Bu yürüyüş ne kadar müstehcen olacak?
¿ La marcha va a ser dura?
Senin için çok heyecan verici bir an Lily.
Va a ser un momento muy emocionante para ti, Lily.
"Kendim olmaktan vazgeçmem."
"Tengo que ser yo."
Seninle koca dünyadaki en yakın arkadaşlar olacağız.
Tú y yo vamos a ser los mejores amigos de todo el universo...
Kendine bir iyilik yap da Jay'den nasıl sert olunacağını öğren.
Hazte un favor... y aprende de Jay cómo ser duro.
Başka bir yerde trajedi yaratır mısın lütfen?
¿ Podrías, por favor, ir a ser trágica a otra parte?
Ama şu an hayatımızın olabileceği durumun resmini düşünmekten nefret ediyorum.
Es solo que tenía esta... esta imagen de cómo debería ser nuestra vida ahora.
Eski bizin göz yaşları ve bağırışlar olmadan asla yapamadığı bir şey var. Yeni biz altından kalkar belki dedim.
Hay algo que los antiguos nosotros nunca podrían hacer sin lágrimas y gritando y creo que los nuevos nosotros pueden ser capaces de manejar.
Neden bu kadar büyük olmak zorundalar ki?
¿ Por qué tienen que ser tan grandes?
Tam burada, Başıboş, sıkıcı ve önceden yapılmış gözlemlere dayanmakta olan bu konuşmayı canlı bir şekilde yayınlayabiliriz.
Esto de aquí esta aburrida conversación sin sentido conteniendo observaciones hechas en el pasado esto, podría ser un podcast.
Bunları yapmak için bir çeşit usta radyocu olmanız gerekmez mi?
¿ No tienes que ser un tipo de chico listo para hacer uno de esos?
Ona alerjin olabilir.
Podrías ser alérgico a él.
Yani, düşünüyordum da burası senin bölgen olabilir.
Entonces, pensaba que esta podría ser tu área.
Ne de olsa, En sonki oda arkadaşımdan daha kötü olamazsın.
Después de todo, ciertamente no puedes ser peor que mi último compañero.
İyi de ben nasıl DJ'lik yapacağım?
¿ Pero cómo puedo ser DJ?
Senden DJ falan olmaz.
No puedes ser DJ.
Benden gayette iyi DJ olur.
Claro que puedo ser DJ.
Artık peruklarınızı çıkarabilir ve gey olabilirsiniz.
Ya es seguro quitarse las pelucas y ser gay.
Bizim baş starımız olabilirsin.
Podrías ser el cabeza de cartel.
Yapabildiğim kadar sizi idare ettim, ama Rob Kardashian bu işte olacak, yani elimden gelenin en iyisini yapmam gerek.
Los cargue todo el tiempo que pude pero Rob Kardashian estará en esta cosa así que tengo que ser el mejor.
Tüm o yüksek sesler ve gece kuluplerinde çaldığı müzikler yüzünden olmuştur.
Debe ser por toda esa música escandalosa que ha estado tocando en los clubes nocturnos.
Sağır olmak berbat bir şey.
Ser sordo apesta.
Tamam, evet, bir şey bulmuş olabilirim ama bu tehlikeli olabilir, hatta ölümcül bile olabilir.
- Sí, puede que tenga algo... - pero podría ser peligroso.
Açılış levhasını bana koydurtuyor hale bak. Sözde bu benim altın yıllarım olacaktı.
Ahora debo abrir el negocio, cuando deberían ser mis años de descanso.
Bu sayede, Rumplestiltskin, kaderimizde yazdığı gibi nihayet aile olabileceğiz.
Y luego, Rumplestiltskin... al fin seremos la familia que siempre debimos ser.
Ama ben bugün bir şey öğrendim bir zamanlar, Pamuk ile Yakışıklı'nın bu kasabayı terk etme şansı olmuş kendi mutluluklarını bulabilirlermiş.
Pero hoy me enteré de algo... Nieves y Encantador... tuvieron la oportunidad de irse del pueblo y ser felices.
Dedim ya ailenin parçası olmayı kendi rızanla seçeceksin.
Como te dije, tú elegirás ser parte de esta familia.