English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Sola doğru

Sola doğru traduction Espagnol

757 traduction parallèle
Bassington, görmüş geçirmiş biri gibi tırnaklarını inceler, sola doğru hareketlenir.
" Bassington se mira las uñas, como un hombre de mundo, y va a la izquierda.
Biraz daha sola doğru ateş etmeliyim.
Debo estar disparando un poco a la izquierda.
Evet, sola doğru.
Un poco más allá...
Diğer bir deyişle dört numaralı isme ait şekiller ters yazılmış ve sağdan sola doğru okunabiliyor. Ancak biz slaydı ters çevirince doğru şekil olan soldan sağa doğru döndüler.
En el cuarto nombre los símbolos están al revés... y se leen de derecha a izquierda... hasta que damos la vuelta a la hoja... y podemos leerlos correctamente de izquierda a derecha.
- Işıkları sola doğru tutun, aşağıya.
- Giren el foco a la izquierda. - Sí, señor.
Kızlar ortada toplansın daire sola doğru dönsün.
Las mujeres al centro y un círculo hacia la izquierda.
O buz çıkıntısından geçip biraz sola doğru gideceğiz.
Cruzaremos la vista nevada a la izquierda.
Adamlara sağdan sola doğru bakın.
Mírelos de derecha a izquierda.
Sola doğru eğil.
Una marca bajo la izquierda.
Herkes sola doğru ilerlesin!
Eso es. Todos a la izquierda.
İnşallah! Sola doğru çevir..
Muevela más hacia la izquierda.
Sola doğru ça ça ça Ne kadar çok korkuyor
# Cha-cha-cha a la izquierda, no seas tímido #
Ormana erişene kadar yürüyün... Daha sonra sola doğru gidin... Orada kontrol noktası yok.
Cuando lleguéis al lindero del bosque, seguid el camino de la izquierda para evitar el control.
- Sola doğru.
- Más a la izquierda.
Hayır, sola doğru!
¡ No! ¡ A la izquierda!
Sola doğru bir yol bulmalıyız!
Busquemos a la izquierda.
Haritaya bakılırsa, bu yönden sola doğru hareket etmeliyiz.
Según el mapa, deberíamos ir más a nuestra izquierda, -... en esa dirección.
Sola doğru git, şuraya.
Mis zapatos, mi bicicleta... Ve ahí, a la izquierda...
Sola doğru gidin!
Hacia la izquierda
İngiliz İkinci Ordu sola doğru ilerledi, iki panzer tümenimizin ikmal yolunu kesmeye çalıştı.
El Segundo Ejército Británico está avanzando hacia la izquierda e intenta cortar la línea de suministro de dos divisiones acorazadas.
Tam önümde boru sola doğru "L" yapıyor.
Hay un conducto en forma de L delante de mí.
Banyo kapısı sola doğru açılıyor. Lavabo sağ tarafta.
La puerta del cuarto de baño abre hacia la izquierda.
Sola doğru...
La posición de la izquierda...
Sanırım yönü sola doğru.
Creo que se enrosca a la izquierda.
Kimi sola doğru, kimi de sağa doğru büyüyor.
Unas crecen hacia un lado y otras hacia el otro.
Sola, sola doğru.
A la izquierda, a tu izquierda.
"Roket yukarı doğru dik olarak duruyor, " İçinde düşey olarak hareket ettiği... "bir havuzun içine dalıyor..."
- Como la nave se construyó muy ligera para poder sostenerse en pie sola, se la sumergirá en un depósito de agua donde flotará vertical...
Tamam. Sen sola git, ben doğru gideceğim.
Está bien. tú vete por la izquierda, yo iré por la derecha.
Doğru gidip, sola dönün.
Por allí, doblen a la izquierda.
Sola gidelim, limana doğru.
Hacia la izquierda, al puerto.
Elini üstüne koy, sola çevir, kendine doğru çek.
Coja el picaporte, gírelo y tire hacia adentro.
Yine de buranın çok ıssız bir yer olduğunu kabul etmelisiniz. Çoğu kez sizin burada, doğru erkeğin sunabileceği korumadan yoksun halde tek başınıza kalmanız aklıma takılıyor.
Pero debe admitir que es un lugar muy aislado... y muchas veces pienso que usted está sola... sin la protección que un hombre, el hombre adecuado, podría ofrecerle.
Bunu gerçekleştirecek yalnız bir kişi vardı, doğru değil mi?
Había una sola persona a Ia que podía recurrir, ¿ no es cierto?
Elbette hayır. İçinde tek bir doğru söz yok. Evet, evet.
No hay una sola palabra cierta...
Kim bilir? Bu doğru olabilir.
No estaría tan sola.
Sola doğru çıkacağız ve sağdaki 6 nolu mevkiden geri döneceğiz.
Salimos por la izquierda, y volvemos por el puesto 6 a la derecha.
Avusturya İmparatoriçesinin Macaristan'da tek başına haftalar boyu kalması ve kocası ile ülkesini düşünmemesi doğru değil diyorum.
No encuentro correcto que la emperatriz de Austria pase semanas, sola en Hungría y se preocupe de su marido o de su país.
Babası çok iyi bir arkadaşımdı onu aramak için buralara geleceğini söylediğinde, bayanı yalnız bırakmamanın doğru olacağına karar verdik.
Yo era un buen amigo de su padre y al ver que pretendía emprender la búsqueda ella sola decidimos acompañarla.
Bir şey ararcasına yeşilliğin üstünde duruyordum sonra kiliseye doğru yürüdüm birden her yer karanlığa büründü ve tek başıma karanlığa doğru çekildim ve uyanmak için savaştım.
Estaba parada sola, en el prado, buscando algo. Entonces empecé a caminar hacia la iglesia pero me cubrió la oscuridad y estaba sola en la sombra mientras me arrastraba hacia sí y yo luché por despertar.
Onu yalnız bırakmak doğru mu doktor?
¿ Cree que está bien dejarla sola?
Sola doğru seni şapşal kız.
A tu izquierda, niña tonta.
Bu doğru değil, tek bir kelimesi bile!
¡ Ni una sola palabra es cierta!
Size anlattıklarının bir kelimesi bile doğru değil, Bay Harvey.
No ha dicho una sola verdad, Sr. Harvey.
Yalnız yaşayamayacağım doğru değil.
No es cierto que no sea capaz de vivir sola.
Hanımefendi, tek başınıza mücadele etmeniz doğru değil.
Señora, no está bien que se enfrente a esto sola.
Mary. orada tek başına kapalı kalman hiç de doğru değil.
Marie. No te encierres allí sola.
- Sola doğru.
¡ Giren a la izquierda!
Doğru. Sadece bu bölgede binlerce tünel var. Tek bir yaratık tarafından açılmış olmak için sayıları fazla.
Sí, en esta zona hay miles de esos túneles, demasiados para que los hiciera una sola criatura.
Kahretsin. Neden hiçbir şeyi doğru dürüst yapamıyorum?
¿ Por qué no puedo hacer ni una sola cosa bien?
Biraz daha sola doğru.
Un poco más a tu izquierda.
Çünkü daha önce hiç doğru dürüst bir hafta sonu geçirecekken beni bırakıp giden olmadı.
Nunca me habías dejado sola. Íbamos a estar juntos todo el fin de semana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]