English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ T ] / Tamamıyle

Tamamıyle traduction Espagnol

246 traduction parallèle
Evet işte buradayım İşe tamamıyle hazırım.
Bueno, aquí estoy, preparado para trabajar.
Şimdi, bir adam herşeyi tamamıyle kendi içinde yaşarsa... Eğer iş ve oyun arasındaki normal dengesi bozulursa... Akıl başkaldırabilir.
Si un hombre vive totalmente ensimismado... y altera el equilibrio normal entre el trabajo y la diversión... la mente se puede rebelar.
Kavgadan sonra direkt olarak buraya geri döndüm... ve tamamıyle ne yaptığımı biliyorum.
Después de la discusión vine aquí... y sé exactamente qué hice.
Hayır yok, değil mi? Çocuklarımıza karşı gerçekçi ve tamamıyle dürüst olmak için... itiraf etmeliyim ki, başka bir planım yok.
ninguno. ¿ Verdad? debo admitir que no tengo planes.
Sanırım bunları tamamıyle düşündün.
Pero he olvidado totalmente el incidente.
Tom, Rutledge'ı savunacağın için sana hayranım ama,... çok iyi bilmelisinki, O tamamıyle suçlu.
Tom, te admiro por defender a Rutledge, pero... quiero que lo sepas, creo que sin duda es culpable.
Ve hepsi kendini adamış kişilermiş, tamamıyle adamış.
Pero que son hombres muy convencidos. Muy convencidos.
Bu tamamıyle Edo Finans Müdürü'nün bilgisiyle yapıldı.
¿ Ya ha sido alertado el comisario de finanzas en Edo?
- Tamamıyle.
Perfectamente.
Reddettiğin dava mı? Tamamıyle unutmuşum.
El caso que rechazaste.
Ağaçlara çarpacak! Tamamıyle!
- ¡ Con un montón de árboles!
Ben yeterince öğrettim kız tamamıyle senin...
- No. Estoy harto. Te la dejo.
Ve tırnak içinde "Tamamıyle Gösteriş" olduğunu söylüyorlar.
Fin de la cita.
Tamamıyle kısa.
Bastante corto.
Tamamıyle, 10 poundluk o elmasları düşünmekten dolayı.
Son los diamantes de cinco kilos.
Sen tamamıyle deli misin?
¿ Estás loca de remate?
Hem de bana tamamıyle bağlı olan bir varlık.
Con total obediencia a mí.
Ve bu adam tamamıyle aklını kaçırmış.
Este tipo está totalmente demente.
Her şey burada, tamamıyle yasal.
Aquí está, todo según la ley.
Tabi, bu tamamıyle savcıya bağlı
Pero eso solo depende del Fiscal.
Olay tamamıyle Tanrı'nın kontrolünde.
La cuestión está en las manos de Dios
Bu yerlileri izlemek tamamıyle çılgınlık.
Seguir a esos indios es una locura.
Bu andan itibaren o artık tamamıyle bir referans kitabı. Hiçbir şart altında kütüphaneden dışarı çıkarılmamalı.
A partir de ahora es solamente un libro de consulta y no debe salir de la biblioteca bajo ninguna circunstancia.
Tamamıyle el yapımı ve motiflerine hayran kaldım.
Está todo hecho a mano y adoro las terminaciones.
Tamamıyle tertemiz. Ne zaman, nerede isterseniz yakabilirsiniz, arabada, tribünde, ya da bodrumunuzda ki bir jeneratörde, su ısıtıcınızın yanında.
Es totalmente limpio, y pueden quemarlo cuando quieran... en un automóvil, en una turbina o en la caldera del sótano... para suministrar agua caliente.
- Tamamıyle sabit.
- Totalmente estable. - Dios mío.
Belki sonunda, tamamıyle bana uyum sağlayacaksın.
- Creo que no estoy de acuerdo. - Va a tener que adaptarse.
- Tamamıyle. Nerede olduğunu bilebilir misiniz?
Perfectamente. ¿ Sabe donde está ahora?
İki gün önce tamamıyle bu dine geçtim.
Me convertí hace dos días.
Kaptan, koruma alanı az önce tamamıyle eski haline döndü.
Capitán, ha sido restablecida la contención completa.
Bu tamamıyle çılgınlık!
¡ Es una locura!
Tamamıyle mı?
¿ Completo?
Tamam, Rudy'yle gidiyorum.
Muy bien, iré con Rudy.
Jessica'nın Sally'yle kalmasını istiyorsan tamam.
Si quieres que se quedeJessica y se ocupe de Sally, está bien.
Fanny'yle konuşacağım. Yalnız, tamam mı?
Quiero hablar a solas con Fanny, ¿ vale?
Bayan Fawlty'yle konuştum. "Tamam" dedi.
La señora Fawlty ha dicho que sí.
Eğer dün gece arabaya girmeseydim Jerry'yle konuşma şansını bulamayacaktın bunu unutma, tamam mı?
Si no me hubiera subido a ese auto anoche... nunca habrias hablado con Jerry. Que?
Baba, ben de Mookie'yle gidiyorum, tamam mı?
Papá, me voy con Mookie, ¿ de acuerdo?
- Tamam, James Mackey'yle yattım!
- ¡ Vale, me acosté con James Mackey!
Tamam, Ayçiçeği'yle bağlantı kurun ve beni İsviçre'ye ulaştırın.
- Contacte a Sunflower. Entreme en Suiza.
Naomi'yle harika vakit geçireceksin. Tamam, garip bir gülüşü var, kabul. Ne demiştin sen ona?
Te propongo algo divertido donde te reirás mucho con Naomi y su risa de Elmer Gruñón en un extractor de jugo, como dijiste.
Tamam, Milou. Gidelim. 20 dakika sonra, Polis Şefi'yle buluşmamız gerekiyor.
Vamos, Milou, tenemos cita con el inspector en 20mn.
Bankacı Charlie'yle senin evde buluşmalıyım, tamam mı?
Tengo que verte frente a frente ya.
Tamam. Matty'yle birlikte George'a kahve alın.
- Tu y Matty denle cafe a George.
Tamam. Vali ve Emniyet Müdürü'yle toplantım vardı. Dinleyin.
¡ Escúcheme!
Cumartesi günkü hedef saptama seansı için Pre'yle randevu hazırla, tamam mı?
Bien, para la sesión de objetivos del sábado... pon a'Pre'para el final. ¿ Vale?
Bana mesaj bırakın. Eğer Chelsea'yle konuşmak istiyorsanız, o artık burada oturmuyor, tamam mı!
¡ Si quieres hablar con Chelsea, pregúntate por qué!
Ama bu şekilde değil, tamam mı? Ben Buffy'yle birlikteyim.
- Estoy con Buffy.
Tamam, şimdi bir Yahudi'yle bir Çinli bara giderler.
Bien, entran en un bar un judío y un chino, ¿ sí?
Tamam, hanımlar, " plié'" yle başIıyoruz.
Muy bien, señoritas, empezamos con pliés.
Tamam, Fuzzy'yle konuşmanın zamanı geldi.
Muy bien, es hora de hablar con Velludo de nuevo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]