English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Y ] / Yalnızsın

Yalnızsın traduction Espagnol

969 traduction parallèle
Ayrıca neden burada yalnızsınız?
A propósito, ¿ por qué estás aquí sola?
"Sanırım burada yalnızsınız."
"Imagino que se sentirá muy sólo aquí."
Siz yalnızsınız.
Sé que está muy sola.
Sen yalnızsın, Hairy!
Estás solo, Cabeleira.
- Çok yalnızsın, değil mi?
- Te sientes sola, ¿ verdad?
Beni görmeye geldin çünkü yalnızsın... çünkü ağabeyininki gibi mutlu bir evde bir yabancı gibi oturmak yalnızlık... yanında kimse olmadan ata binmek yalnızlık.
Ha venido a verme porque se encuentra sola porque es muy triste sentirse extraña en una casa tan feliz como es la de su hermano y más triste aún cabalgar a solas por los páramos.
Yalnızsın, ama çatlak değilsin.
Te sientes solo, pero no estás loco.
Merhaba, yalnızsın.
Hola, ¿ estás sola?
Yalnızsın?
¿ Está sola?
O zaman yalnızsınız?
¿ Entonces está sola?
Yalnızsın.
Solo?
Bu gece yalnızsın, öyle mi?
Esta noche estás solo, ¿ eh?
- Bu kalabalıkta bile yalnızsınız.
- Tanta gente y tanta soledad.
Sen şanslısın ki yalnızsın, düşünecek sadece kendin varsın.
Afortunado tú, que estás solo. Si tú comes, los demás también.
Ve sen yalnızsın.
Y tú estás sola.
Siz de çok yalnızsınız.
Usted también está muy sola.
Sanırım her gece yalnızsın.
- Te habrás pasado todas las noches sola.
Yalnızsın.
Se siente sola.
Sadece yalnızsın.
Lo que pasa es que te sientes solo.
Benim gibi yalnızsın.
Tan solo como yo.
- Ben yalnızım. - Yalnızsın?
- Yo soy soltero.
Neden yalnızsın?
¿ Por qué está solo?
Yalnızsınız, Amerikalı bir kızla tanışmak harika bir şey... gösteriden sonra sizinle bir bardak içki içebilir miyim?
Está solo, es grato conocer a una chica americana, y quiere tomar algo después del espectáculo. Pues no.
Seni yanıma aldım, çünkü benim kadar yalnızsın.
La llevé conmigo porque está tan sola como yo.
- Evet, yalnızsınız.
- Oh, sí. Lo está.
O zaman yalnızsın.
Está bien, Bart, súbelos.
Eskiden olduğu kadar yalnızsın. Hatta daha da yalnızsın.
En realidad, más sola aún.
Çok yalnızsınız efendim!
Está usted muy solo, Sire.
"Bu çok güzel bayan, bu dul, barones... "... yalnız ve sen de yalnızsın.
" Esa baronesa viuda está sola,...
Sen sadece biraz yalnızsın.
Sólo está un poco solitario.
İki gün önce yabancıydık ve şimdiyse benimle yalnızsın.
Hace dos días éramos extraños y ahora estás aquí sola conmigo.
Çok yalnızsınız, değil mi?
Usted está sola, ¿ no?
Sanırım yalnızsın ve sevgi istiyorsun.
Creo que estás sola y quieres amor.
Burada yalnızsınız?
- ¿ Está sola aquí?
Sürekli acelecisin ve yalnızsın.
Siempre con prisa...
Burada yalnızsınız, değil mi?
Está muy solo aquí, ¿ no?
Haklısın. Ama şu andan itibaren yalnızsın!
Tienes razón. ¡ Desde ahora te quedarás sola!
Şimdi de sen burada yalnızsın ve gece.
Y ahora estás aquí solo de noche.
Görüyorum ki yalnızsınız, hanımefendi.
Veo que está sola, señorita.
- Yılbaşı Gecesi neden yalnızsın?
¿ Por qué está solo en Nochevieja?
Biliyorum, yalnızsın.
Oye, sé que te sientes sola.
- Neden yalnızsın?
- ¿ Cómo fue?
Artık yine yalnızsın. Rahatlıyorsun.
Estás solo otra vez.
İşte yine yalnızsın. Başka bir kiralık arabada.
Ya estás otra vez solo, en otro coche de alquiler.
Yalnızsın. Doğduğun zamanki gibi.
Estás solo, como naciste.
Yalnızsın artık.
Ya estás solo.
Yalnızsın, değil mi?
Hace tiempo que no estás con una mujer, ¿ verdad?
- Yalnızsın. 20 adamım var...
Estás solo.
Sen yalnızsın ve hep seni ziyaret etmeyi düşünüyordum.
Vives sola.
Demek buradasın. Yalnızsın.
Estás sola, ¿ eh?
Yalnızsın, ama buna da aldırış etmiyorsun.
Estás solo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]