Yani ben traduction Espagnol
11,593 traduction parallèle
Yani ben yıldızlarım, sen de takımsın.
Me refería a qué yo era la estrella. Tú eres el equipo.
Yani ben Toros'la çalışmaya başladığımda Ari'nin fişini çekmelisin.
Vale, entonces una vez yo entre encubierta con Toros, tú deberías rematar el asunto con Ari.
Yani ben gidiyor muyum gitmiyor muyum?
¿ Entonces, yo voy o no?
Zaten biliyosun bunu 2010 dan beri eşin dahil üç kadını ortadan kaybettin yani ben senin yerinde olsaydım benim de bir avukat ordum olurdu
Pero tu ya lo sabías. Bueno, has desaparecido con éxito tres mujeres desde 2010, incluyendo su propia esposa, así que si yo fuera usted, tendría un ejército de abogados, también.
Yani ben San Pedro Sula danım diyorsunuz?
Usted dice que soy de San Pedro Sula?
- Yani ben dahil herkes özgür olabilir. - Bu çok hoş bir duygu, Evita. Ama çabucak bir şey yapmaz isen, Bu iş pis bir hale gelecek burada.
Qué bonito, pero, si no nos apresuramos, las cosas se pondrán muy feas aquí.
Yani ben...
La tengo, y
Yani ben yapardım.
Quiero decir, yo lo haría.
Karanlık kızımın içinde yani ben de yaptığım her şeyi, ailemin iyiliği için yapıyorum.
La oscuridad es mi hija, así que todo lo que hago lo hago por el bien de mi familia.
Yani ben de gerçeğim demek bu.
Así que yo también.
Yani ben filmde hiç yok muyum?
Espere, ¿ entonces no aparezco en toda la película?
Yani ben öyleydim.
Yo, por lo menos.
Ben bir şans verirdim ama taraf tutmuyorum, yani...
Yo le daría una oportunidad, pero soy parcial, así que...
Yani şu an için, ben, yalvarıyorum bu artık diyorum.
Así que por el momento, te lo ruego, no digas nada de esto.
- Ben Kingsley de Gandhi'de aksanlı konuşmuştu ve o rolle Oscar kazanmıştı yani...
¿ Está bien? Ben Kingsley habló con acento en Gandhi. Y ganó un Óscar, así que...
O Larry oluyor, ben de Balki mi olacağım yani?
Así que él será Larry, ¿ y quieres que yo sea Balki?
Seni duyuyorum, Chella. Yani adamın biri 42 kadını izinsiz ve yasa dışı şekilde videoya çekiyor. Ben suçunu itiraf etmiş bir katili kendi isteğiyle videoya çekiyorum ve başı belaya giren benim?
Entonces un tipo graba ilegalmente a 42 mujeres sin su permiso, y yo accedo a grabar a un asesino, ¿ y estoy en problemas?
- Sence ben yaşlı mıyım yani?
¿ Crees que soy vieja?
Senaryo yazmayı düşünmüştüm. Evet, ben de yazar sayılırım yani.
Pensé en escribir guiones, así que sí, supongo que soy escritor.
Yani, ilişkideki pis kişi ben miyim şimdi?
¿ Insinúas que yo soy la sucia en esta relación?
- Yani... -... eğer iyi hissettirecekse, Romero ve ben...
- Es decir si te hace sentir mejor, Romero y yo podemos comprobar- -
Yani değil, ben seni kilitlenmesi zorunda kaldı.
¿ Qué es lo que dices? Tuve que atraparte...
Yani, ben burada kalarak hızlı bir promosyon kovalayan ben?
¿ Quieres decir que persigo un rápido ascenso al venir aquí?
Ben eşcinselim, yani...
Soy gay así que...
Yani yapan bu ben değildi. Başka bir bendi.
Bueno, no era yo, yo.
Ben çıkmıyor muyum yani?
¿ Y tú crees que yo no?
Glenn dışarıda hayatını sizler ve herkes için tehlikeye atıyor. Ben de hâlâ buradayım. Yani ne saçlamadığını anlamadım ben.
Glenn está afuera arriesgando su vida por ti y todos los demás, y yo sigo aquí, así que no sé de qué diablos hablas.
Len ve Melanie ile Big Bear'dalar *, muhtemelen susuz kalmış ve kenelerle kaplanmışlardır, ama hey, yani, ben herkesle ilgilenemem.
Están en el lago Big Bear con Len y Melanie, probablemente deshidratados y cubiertos de garrapatas, pero, oye, o sea, no puedo cuidar de todo el mundo.
Yani ilk önce sen ve ben vardık şimdi ise... Tanrım.
Primero tú y yo y ahora...
Yani en azından ben öyle düşünüyorum.
Al menos yo no creo que lo sea.
Ben özeli hedefliyorum yani hodri meydan!
Bueno, yo busco lo especial, así que te acepto el desafío.
Yani Lucille, Mel, Lucas, Lyle ve ben. Biz bir aile gibiyiz.
Lucille, Mel, Lucas, Lyle, yo, somos como familia.
Ray avcıların fazlalığı olmuştu bu yüzden ondan kurtulmak istediler. Yani... Doğal olarak, ben de Nairobi'ye gitmek zorunda kaldım.
Ray se había convertido en una piedra en el zapato de estos cazadores, tanto que quisieron librarse de él, así que, como es normal, tuve que ir a Nairobi.
Burada değildin, adamla tanışmadın bile ama bir anda o senin öğrencin ve ben de onu çalmış mı oluyorum yani?
No estabas aquí. Ni siquiera lo has conocido, pero de repente, ¿ es el cliente que te estoy robando? Lorenzo, no la provoques.
Eğer ne yaptığımıza gelirsek benim için tek önemli olan bu ortaklık yani sen gidersen ben de giderim.
Cuando se trata de lo que hacemos, lo único que me importa es nuestra asociación, por lo que ir, me voy.
Kanunen senin iznine ihtiyacım var. Dürüst olmak gerekirse ben gazeteciyim ve kardeşinle, yani kardeşlerinle ilgili bir hikâye yazıyorum.
Bueno, legalmente, necesito tu permiso, y para ser sincero contigo, soy un periodista... que está escribiendo sobre tu hermana... hermanas.
Yani bu bir tür, ben senin sırtını kaşırım ; ama sonra ben birşeyler yaparım ve ortasına gelip kendi sırtımı kaşırım şeyi.
Así que este es el tipo de cosa que me rasco la espalda, pero luego me especie de que tengo que hacer la cosa donde llego en el medio y rasco la propia espalda.
Yok, yani burada. Hemen. Ben...
No, quiero decir, como, aquí, ahora.
Yani, diğer durumlarda ben...
Quiero decir, en cualquier otra situación, yo estaría...
Yani sana kum torbası gibi davranırlarken ben öylece oturayım mı?
¿ Entonces yo no hago nada mientras tú te portas como un saco de boxeo?
Sayın Hakim, yani, ben... Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Su Señoría, digo, no sé qué decir.
Yani gerçek şu ki, Donna ve ben, derin ve ebedi bir sevgi paylaştık dostum, bilirsin.
El hecho es que Donna y yo teníamos un amor profundo y duradero, sabes.
Yani Mary Margaret ve ben, onunla tanışmıştık.
Mary Margaret y yo, lo conocimos.
Sanırım bu da benim suçum çünkü ben gereken ilgiyi sana göstermedim, bu mudur yani?
Yo... supongo que es mi culpa porque no te presté suficiente atención, ¿ es eso?
Ben de o haberlerde duyduğum meta-insanlardan biri miyim yani?
¿ Así que me estás diciendo que soy como uno de esos metahumanos de los que sigo escuchando en las noticias?
Ben yani Peder Asser yemin ediyorum.
Yo, hermano Asser, confirmo estos juramentos.
Ne, ben... Yani, ben..
¿ Qué?
Yani, bunun bir gelenek olduğunu biliyorum ama sadece ben değil ve neden nefret ettiğimi biliyor musun?
Es decir, sé que todo esto es tradición, pero no soy solo yo, ¿ y sabes lo que realmente odio?
Kevin tuvalette ama ben burada duruyorum. Yani gördüğün gibi iki farklı kişiyiz.
Pero yo estoy divorciado, y Kevin está en el baño, y yo estoy aquí, así que como ves, somos dos personas diferentes :
Yani güneş gibi ben de bütün Joseon'a nüfuz ediyorum... öyle mi?
¿ Entonces, como el sol, yo... abarco todo Joseon?
Yani ben şansımı deneyeceğim, tamam mı?
Así que voy a arriesgarme.
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
ben seni seviyorum 69
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
ben seni seviyorum 69
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
ben de seni seviyorum 508
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
ben de seni seviyorum 508
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
beni hatırladın mı 260
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
beni hatırladın mı 260