Yaparsın traduction Espagnol
11,712 traduction parallèle
- Bunu nasıl yaparsın be?
¿ Por qué has hecho esto?
Sen yaparsın.
Lo harás bien.
Kağıt işini ne kadar çabuk bitirirsen o kadar çabuk eğlenceli bir şey yaparsın. Kütüphanedeki sahnenin arkasına gitmek gibi.
Sabes, mientras más pronto termines el ensayo, más pronto podrás hacer algo divertido, como ir a ese paseo en la biblioteca "entre bastidores".
- Ne yaparsın?
¿ Qué haces?
Canını sıkıp yukarı çıkar ve kendine acımak için suya girersin ya da toparlanıp okula gider ve o kızı tanımıyormuş gibi yaparsın.
Puedes subir esas escaleras deprimido... y sumergirte en un baño de lástima... o puedes recomponerte, ir al colegio... y actuar como si ni siquiera conocieras a esa chica.
- Nasıl yaparsınız bunu?
- ¿ Cómo pudisteis?
Sana ait olan bir şeyi almaya çalışan birine bunu yaparsın işte.
Es lo que haces... cuando alguien trata de tomar algo que es tuyo.
Akşam yemeği hazırlayarak başlayabilirsin. Sonra da şu anda aklıma gelmeyen başka şeyler yaparsın.
Puedes empezar por hacerme la cena. Y luego algunas otras cosas que ni siquiera he pensado todavía.
İnan bana suratına darbe, yediğin anda doğaçlama yaparsın.
Confía en mí, una vez que te pegan en la cara, todo se activará.
Ödemeyi de bindiğinizde yaparsınız.
Sólo paguen cuando estén arriba.
Devam etmek için ne gerekiyorsa yaparsın çünkü kendine, zamanın kendinden yana olduğunu söylersin.
Haces lo que sea que necesites para aguantar, porque, te dices a ti misma, que el tiempo está de tu parte.
- Tabii ki yaparsın.
Bueno, claro que lo harás.
Hayır, tam da bu yüzden kötü şeyler yaparsın.
No, es por eso exactamente que haces cosas malas.
Bunu Tanrı için yaparsınız. Bunda çok fazla gerçeklik var.
Lo haces por Dios.
Burada gereksinimlerini karşılamak için elinden geleni yaparsın benim başlangıç seviyesini ve marangozluk dersini geçmem gibi.
Y, también he hecho lo necesario para cumplir los objetivos, como sacarme el graduado escolar y completar el curso de carpintería,
Her gün geldiğinde kendin yaparsın, bugün buradasın sana etrafı gezdirmeden önce bu işi halledeceğiz.
Como estás aquí hoy, Nos encargaremos de eso antes de darte el recorrido.
Sona doğru giden kardeşinin tutunması için her şeyi yaparsın.
Harías cualquier cosa para seguir aferrándote a ese condenado hermano tuyo.
Scott, sen hep böyle yaparsın.
Scott, esto es lo que hacemos.
Ve sen sadece suçluluk duygunu yatıştırmak için yaparsın bunları.
Y solo estás... pasando por estas mociones para limpiar tu propia culpa.
Kızımı mutlu etmek için düğünü kilisede yaparsın değil mi?
¿ No harías esto para hacer a mi hija feliz?
Sonra dahil olman gerektiğini düşündüğün şey her ne ise onu yaparsın.
Entonces puede... participar en? lo que sea que quieras participar.
- Bunu bana nasıl yaparsınız?
¿ Cómo pudieron hacerme esto?
Eminim yaparsınız Sör Arthur ve bunun için size minnetar olurum.
Seguro lo hará, Sir Arthur, y le agradezco.
Peki ne yaparsınız?
¿ Y qué haces?
Bana kızsan bile nişanlanmak üzere olan birine bunu nasıl yaparsın?
No importa cuán enojado estés conmigo... ¿ esto es algo que puedes hacer con una chica que va a comprometerse?
Ben bir doktorum. Sen ise ucuz numaralar yaparsın.
Soy un dotór, tu sólo haces trucos baratos.
- Yaparsın, yapacaksın.
- Puedes y lo harás.
Ben şunu yaparsam sen öyle yaparsın, sonra öyle yaparsın. Neredesin güzelim?
Si hago éste, tú harás ése entonces hago ése, ¿ dónde estás, dulzura?
Penny güvende olduğunda, Mike umurumda değil ve sen de istediğini yaparsın.
Cuando Penny esté a salvo, a mí me dará igual y tú... tendrás tu momento.
Bunu durdurmak için ne yaparsın?
¿ Y qué harías para frenarla?
O zaman kız arkadaşınla neler yaparsın görürüz.
Luego veremos que haces con tu noviecita.
Ya hayatınızı bu kutu gibi yerde geçirirsiniz ya da işbirliği yaparsınız.
Pueden pasar el resto de sus vidas en este pequeño cuadrado o pueden cooperar.
Dedektör bir şey gösterirse söylerim siz de istediğinizi yaparsınız. Bir şey geçiştirdiğim yok.
No puedo involucrarme.
Ne yaparsın?
¿ Qué vas a hacerme qué?
- Ne yaparsın?
- ¿ Y qué me vas a hacer?
Bunu nasıl yaparsın?
¿ Cómo has podido hacerle eso?
Sue'yla konuşuyordum ve ona anne olunca neyi farklı yaparsın diye sordum.
Conversé con Sue, y le pregunté si había algo diferente que haría cuando tuviera hijos...
Ona bir ebeveyn olarak farklı ne yaparsın diye sordum çünkü sanırım hepimiz anne babamızdan farklı şeyler yapıyoruz.
Le pregunté a Sue qué hubiese hecho distinto si fuera madre, porque pensé que todos tenemos cosas que haríamos distinto a nuestros padres.
İstediğinizi alın, test mi yaparsınız, ne yaparsınız yapın.
Agarren lo que quieran y examínenlo o lo que sea que hagan.
Belki o zaman babanın dediğini boş verirsin de şu dışardaki Johnny Jackboot'a benim adımı söylersin ya da başka ne istiyorsa onu yaparsın.
Fue entonces cuando tal vez usted deje de preocuparse por lo que su anciano dijo y decirle a Johnny bota por ahí mi nombre, o casi cualquier otra cosa que quiera.
En iyi olduğun işi yaparsın, Charlie, kıçından uydurursun bir şeyler.
Haz lo que haces bien Charlie, inventa algo.
- Yoksa ne yaparsın?
¿ O que?
Umarım işini yaparsın.
Más le vale cumplir.
İsimle doğmazsın. Büyüdükçe isim yaparsın.
You no naces con tu nombre.
Dev olmak istiyorsan seçme yaparsın, kardeşim.
Son audiciones, hermano. Cuando quieres ser un magnate.
Halkın parası olmadan ne yaparsınız?
¿ Qué harías sin el dinero de la gente?
- Ne yaparsın, James?
- ¿ Tú qué, James?
O ne derse onu yaparsın.
Tú hace lo que él dice.
Ne olursa olsun zaten bunu yaparsın.
Simplemente vas a hacerlo, pase lo que pase.
South Salem'de Şubat ayında bir kürekle ne yaparsın ki?
¿ Qué vas a hacer con una pala en febrero en South Salem?
Böyle bir ihanetten sonra bunu nasıl yaparsın?
He dicho que mi decisión es definitiva.