English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Y ] / Yaptınız

Yaptınız traduction Espagnol

29,213 traduction parallèle
Başsavcı Vekilim neden yaptınız bunu bana?
¡ Suéltenme! ¡ Woo Jong Gil!
Söz ettiğiniz testi bugün yaptınız mı?
¿ Ha realizado esa prueba hoy?
Ve söz konusu balistik testi sadece birkaç saat önce yaptınız değil mi?
¿ Y aun así hizo esta prueba de balística hace solo unas pocas horas?
Bunu neden yaptınız?
¿ Por qué hizo eso?
Öylese, neden bunu yaptınız?
¿ Entonces por qué lo hizo?
Buraya gelerek doğru olanı yaptınız.
Christa : Hiciste lo correcto venir aquí.
Bay Florrick ve kampanyasına bir milyonun üzerinde bir bağış yaptınız.
Usted ha dado el Sr. Florrick y su campaña - Más de un millón de dólares.
Siz de küçük bir hesaplama yaptınız.
Por lo que hizo un cálculo rápido.
Cidden bir tören mi yaptınız?
¿ Y celebrasteis una ceremonia?
Çok şey yaptınız zaten.
Ya habéis hecho demasiado.
Bu sefer bana ne yaptınız, fahişeler kraliçesi?
¿ Qué me has hecho ahora, reina de las putas?
Bunu neden yaptınız?
¿ Por qué hicieron eso?
Seks yaptınız.
Ustedes tenían relaciones sexuales.
Yaptığınız ırkçılık yalnız.
Eso es bastante racista.
Neden yaptınız bunu bana?
¡ Suéltenme cabrones!
Neden yaptınız bunu bana?
¡ Dígamelo!
İş yapmaya geldiğinde genelde bir süre sonra gömleğini çıkarırdı. Adamın 84 yıllık vücuduna, kırmızıya dönmüş cildine baktığında ve hayatı boyunca yaptığı gibi işiyle uğraşırken ter kana battığını görürdün.
Así que venía y trabajaba... y, um, por lo general después de un tiempo, se sacaba la camisa y cuando se mira el cuerpo de un hombre de 84 años... y ves la piel volviéndose roja... y luego sudorosa por el trabajo que está haciendo... toda su vida,
Senin ona yaptığın büyüden iyidir. O güzelim kızı seni sevmeye ikna ettin.
Es mejor eso que el que tú le hiciste para convencerla de que te ame.
Burada yaptığımızın şeyin nasıl bir önem arz ettiğini anlıyor ama hayatta olduğumuza dair video istiyor.
Él entiende la importancia de lo que estamos haciendo aquí pero pidió videos como prueba de vida.
STUXnet ile Natanz'a yaptığınız gibi biz de yapabiliriz " diyordu.
Nosotros también podemos hacerlo ".
Ona yanlış yaptığınızı düşünüyorsa Tanrı yardımcınız olsun. Bir gün öcünü almak üzere o garezi sonsuza dek içinde tutar.
Y si cree que le has hecho algún mal, te guardará rencor eterno esperando poder vengarse.
Sonra evli kadınların yaptıklarını yaparız.
Haríamos juntas cosas de señoras casadas.
Evet, Paul Thomas Anderson'ın her yaptığına bayılırız.
Nos gusta todo lo de Paul Thomas Anderson.
Tecrübelerime göre başkalarının bize yaptığı şeyleri bizim başkalarına yaptığımız şeylerden daha çabuk atlatırız.
En mi experiencia, Sanamos mejor a partir de los cosas que se hacen a nosotros De las cosas que hacemos a los demás.
- Alice, ne diyorsun sen? Tim, herkesin içindeki iyiliği görmeye çalışır ama ne yaptığınızı biliyorum ben dünyanın dört bir yanında adamlarınız olduğunu da.
Tim siempre quiere ver lo mejor de todo el mundo, pero yo sé lo que hacéis y sé que tenéis gente por todo el mundo.
Pierce da senin yaptığının aynısını yapıyormuş gibi görünüyor. Bakış açınızın farklı olması onun yanıldığını göstermez.
Suena como que Pierce estaba haciendo exactamente lo mismo que tú, sólo que desde un punto de vista diferente.
İç dizaynınızı kim yaptı?
¿ Quién hizo el diseño de interiores?
Çünkü bazı kötü insanlar bu gece kötü bir şey yaptılar ve güvenliğimizi sağlamak da babamızın görevi.
Porque alguna gente mala ha hecho algo malo esta noche, y es la obligación de papá asegurarse de que todos estemos a salvo.
Anlıyorum, bunu yaptığınız için çok teşekkür ederim.
Lo comprendo y agradezco de verdad que lo haya hecho.
Cinsel ilişkiye giren insanların standart misyoner pozisyonunun ötesinde cinsel aktiviteler yaptığına dair güçlü kanılarınız var mı?
¿ Se opone firmemente a que las personas lleven a cabo actividades sexuales que no se limiten a la posición estándar del misionero?
Görünüşe göre kulak misafiri olmadan bilemeyeceği müşteriler değerlendirmeler hakkında yaptığımız konuşmaların farkında.
Pues... bueno, parecía conocer algunas de las discusiones que hemos tenido sobre clientes, diagnósticos, cosas que solo podría saber si alguien las hubiera oído sin percatarnos.
Şehre yaptığımız ziyarete rağmen Wyatt'ın hortlakları Araf'a yoğunlaşmış gibi görünüyor bu yüzden savaş meydanımız burası olacak.
A pesar de nuestro viaje a la ciudad, los renacidos de Wyatt parece que se concentran aquí en Purgatory, así que este será nuestro campo de batalla.
Sen ve Essex cadılarının şeytanın kendisi dünyaya getirerek yaptığınız şey...
Lo que tú y las brujas de Essex han hecho trayendo de vuelta al mismísimo Diablo...
O parayı harcayamayız bu yüzden orada değilmiş gibi davran geri dönüşüm kutularına yaptığın gibi.
No podemos gastar ese dinero, haz como que no existe, como haces con el reciclaje.
Bana yaptıkları bu gerçekçi tehdidi anlayamadınız mı gaddarlar?
Monstruos, ¿ no pueden precisar las palabras en una amenaza a mi vida?
Randy, yaptığımız şeye inanmayacaksın.
Randy, no creerás lo que hicimos.
Bu işi onların değil bizim yaptığımızı bilemeyecek.
No sabe que no fueron ellos sino nosotros.
Bizim burada yaptığımız şey ABD vatandaşlarını korumaktır.
Lo que hacemos es proteger al pueblo de Estados Unidos de América.
Yaptığımız ameliyatlar sana yüzünü geri verecek ama bir an bile zaten güzel olmadığını düşünme.
Ahora, estas cirugías, que van a darle la espalda una cara, pero no se te ocurra por un solo instante piensa que usted no es ya hermoso.
Son sefer yaptığımızın son olduğunu söylemiştim.
Te dije... la última vez fue la última vez.
Izgara yaptığınızda, enerjinin çoğu kızılötesi radyasyon sonucu gerçekleşir.
Al asar un alimento, la energía proviene principalmente de los rayos infrarrojos.
Ama bir sürü kişinin takdir ettiği bir şey yapıp bunu büyük çapta gerçekleştirip benim yaptığım gibi, kasabanızı doyurabilirsiniz. Onların sonlarını belirleyerek.
Pero se puede crear algo que será apreciado por muchas otras personas, y hacerlo a gran escala, para alimentar a tu pueblo, como yo intento hacer aquí, si te propones un objetivo final.
Eti ve hayvanlara yaptığımız şeyleri bu mezbahaların ve yem evlerinin yüksek duvarları ardına gizliyoruz.
Hemos ocultado la carne y nuestros negocios con animales detrás de los altos muros de los mataderos y corrales de engorde.
Kızıl şövalyeler sorumlu ve yaptıklarının bedelini ödeyecekler.
Lo son los Caballeros Rojos, y pagarán por lo que han hecho.
Dikkatli olmakta çok haklısın Elizabeth için çalıştığımı düşünürsek ama bilmen gerekir ki Mary, Fransız sarayındaki zaman zarfında benim için çok şey yaptı.
Tenéis todo el derecho de ser cauta, considerando que trabajo para Isabel, pero debéis saber, que María hizo mucho por mí durante mi estancia en la corte francesa.
Kızıma neler yaptın.
Tú regalaste a nuestra hija.
Onlara yaptıklarımızın intikamını alacaklar.
Vengarse por lo que les hicimos.
Bir şey söylemek istiyorum efendim. Jason'ın ameliyatı sırasında yaptığınız...
Solo quería decir, señor, lo que hizo ahí dentro con Jason...
Bunu bilerek mi yaptınız Doktor Yedlin?
¿ Fue a propósito, Dr. Yedlin?
Doktor Yedlin, dışarıda çok güzel bir konuşma yaptığınızı söylemek istedim.
Dr. Yedlin, solo quería decirle cuán magnífico fue el pequeño discurso que dio allí afuera.
Bu yaptığımız görüşmelerde, sana karşı büyük bir ilgi gösterildiğini söylesem şaşıracağını sanmam.
No creo que te sorprenda demasiado oír que en nuestros encuentros ha habido mucho interés en ti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]