Yürüyüşe traduction Espagnol
3,958 traduction parallèle
Yürüyüşe gitmeyi bıraktım.
Dejé de dar caminatas.
Gracie onu vadide uzun bir yürüyüşe götürdü.
Gracie lo llevó a dar un largo paseo.
Şimdi yürüyüşe gidiyorum.
Ahora me voy a dar una vuelta.
Mütevazilik sana göre değil. Haydi yürüyüşe çıkalım.
La modestia no es para ti.
Gel bir yürüyüşe çıkalım.
Demos un paseo.
Birazcık yürüyüşe çıkacağım.
Iré a dar un paseo.
Yürüyüşe çıktı.
Dio un paseo.
Çok yürüyüşe çıkıyoruz.
Nos vamos mucho de paseo.
O gün Matmazel Cole ile uzun bir yürüyüşe çıkmıştık, benim görmemi istemediğin bir şey vardı, öyle değil mi? Evet.
Ese día, cuando salimos de paseo con la Srta. Cole, hubo algo que usted no quiso que yo viera. ¿ No es así?
Muhtemelen bir yürüyüşe çıkmıştır.
Probablemente salió a caminar.
Ben yürüyüşe gitmiş olmalıyım.
Puede que saliese a caminar.
Çoğu zaman akşamları beraberce yürüyüşe çıkarlardı.
A menudo, solían caminar juntas por las tardes.
Yürüyüşe çıkacağım.
Voy a correr.
Böylece her gün kalkmak ve yürüyüşe çıkmak zorunda olur.
Ella se ha comprometido a levantarse todos los días e ir a dar un paseo.
- Düzgün bir yürüyüşe çıkarıyorum.
- Le llevo a dar un buen paseo.
Yürüyüşe çıkacağım.
Voy a dar un paseo.
Evet, ben sık sık köşk civarında yürüyüşe çıkarım.
Sí, a menudo vengo a dar un paseo por la propiedad.
Hiçbir şey ben sadece- - Yürüyüşe çıkmalıyım.
Nada, yo estaba... necesito salir a caminar.
Yürüyüşe mi?
¿ Salir a caminar?
- Yürüyüşe çıkmalıyım.
- Debo salir a caminar.
-... yürüyüşe çıkacağım.
- Saldré a caminar.
Midge, sen biraz yürüyüşe çık.
MIDGE, VE A DAR UN PASEO.
Ama Manali'ye gidiyorsun, yürüyüşe.
Pero no estás yendo a Manali... Para una caminata.
Annenin de bu yürüyüşe katıldığını bilmiyordum.
No sabía que su madre estaba en esta caminata.
Kuzeye doğru yürüyüşe başladığımızda Craster'ın kalesinde durduk.
Nos detuvimos en el Torreón de Craster camino al Norte.
Bir yürüyüşe çıkacağım.
Saldré a caminar.
Gilbert beni Mousehole'daki kayalıklarda yürüyüşe davet etti.
Gilbert ya me pidió un paseo a Mousehole por los acantilados.
- Hadi, biraz yürüyüşe çıkalım.
- Vamos, demos un paseo.
Ben de... yürüyüşe çıkacaktım.
Sólo estaba... voy a dar un paseo.
Kaniş köpeği, geceleri yürüyüşe çıkması gerekiyor, ev sahibi geceleri çalışıyor.
Este en un poodle, lo pasea de noche, pero el dueño trabaja de noche.
Yürüyüşe çıkacağım.
Me voy a dar un paseo.
Bir yürüyüşe çıkın.
¡ Nada de oh oh! ...
Yürüyüşe çıkmıştım.
Salí por una caminata.
Yürüyüşe çıkmaya var mısınız diye sormaya geldim. Patikada yürüyeceğiz.
Sólo venía a ver si podía interesarlos en una caminata, una pequeña caminata por el sendero.
Chris'le yürüyüşe gittiğimizde öpüştük.
Fui a una caminata con Chris, y terminamos besándonos.
Yürüyüşe çıkmıştık, bir içki içtik o kadar.
Salimos a caminar, tomamos un trago y eso fue todo.
Bütün hafta çalışıyorum ama belki Cuma günü yürüyüşe çıkarız?
Estoy trabajando toda la semana, pero tal vez podemos ir a dar un paseo el viernes?
- Bizimle bir yürüyüşe çıksana, Casanova? - Bir dakika.
¿ Por qué no paseas con nosotros, Casanova?
Bizimle bir yürüyüşe çıksana, Moliere?
¿ Por qué no paseas con nosotros, Moliere?
Anladım. Köpeği yürüyüşe çıkardın mı hiç?
- Ah, sí, ¿ has paseado al perro últimamente?
- Ben yürüyüşe çıkıyorum.
- Voy a caminar. - De acuerdo.
Yani Brady sahilde beni yürüyüşe çıkarsa senin için sorun olmaz mı?
¿ No te molesta si Brady me lleva a caminar a la playa?
Yürüyüşe ne diyorsun?
¿ Vamos por esa caminata? Sí.
Hareketliye doğru yürüyüşe çıktım.
Di un paseo por Mobil.
- Sadece temiz havaya ihtiyacım var. - Biri sorarsa nerde olduğumu, sahile yürüyüşe gittiğimi söyle, tamam mı?
Necesito despejar la cabeza, y si alguien pregunta por mí, diles que me he ido a dar un paseo por la playa, ¿ vale?
- Ben de onlara birkaç dakikalığına yürüyüşe gittiğini söyledim.
Les dije que te habías ido hace unos minutos a dar un paseo.
- Sonra yürüyüşe çıkıyoruz.
- Después iremos a dar un paseo.
Bak, saat geç oldu, yorgunum ve köpeğimi yürüyüse çikartmam lazim.
¿ Sabes qué? Es tarde, estoy cansado y debo ir a pasear mi perro, así que por qué no lo hacemos simplemente, ¿ de acuerdo?
Yürüyüşe çıkarlardı.
Sin apremios económicos.
Robert Baratheon, Trident'deki zaferinden sonra baskente dogru yürüyüse geçti.
Robert Baratheon marchó a la capital después de su victoria en el Tridente.
Neden yürüyüse çikmiyorsunuz?
¿ Por qué no le llevas a dar un paseo?
yürüyüşe çıktım 16
yürüyüşe çıkalım 19
yürüyüşe çık 16
yürüyüşe çıkıyorum 22
yürüyüşe çıkmıştım 20
yürüyorum 69
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyüşe çıkalım 19
yürüyüşe çık 16
yürüyüşe çıkıyorum 22
yürüyüşe çıkmıştım 20
yürüyorum 69
yürüyelim 51
yürüyor 36
yürüyerek 26
yürüyemiyorum 22
yürüyün 829
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyeceğiz 19
yürüyoruz 17
yürüyebilir misin 61
yürüyün hadi 26
yürüyebiliyorum 23
yürüyebilirim 41
yürüyeceğim 44
yürüyordum 18
yürüyelim mi 17
yürüyeceğiz 19
yürüyoruz 17
yürüyebilir misin 61
yürüyün hadi 26
yürüyebiliyorum 23
yürüyebilirim 41