Özel bir şey traduction Espagnol
3,407 traduction parallèle
Hep farklı bir yönüm olduğunu biliyordum. Özel bir şey.
Supongo que siempre supe que había algo diferente en mí.
Özel bir şey değil.
No es nada especial.
Öyle çok özel bir şey değil ki.
No es nada especial...
Sen ve Mike Sevgililer Günü için özel bir şey yapacak mısınız?
¿ Y tu y Mike van a hacer algo especial por San Valentín?
Aklınızda özel bir şey mi var?
¿ Tenía algo en particular en mente?
Daha özel bir şey istiyorsanız...
Si quiere algo más íntimo...
Şunu bilmeni isterim ki aramızda olan şey her neyse çok özel bir şeydi.
Sólo quería que supieras, lo que pasó entre nosotros fue algo muy especial.
Şimdi kazananları açıklamadan Disko Sandık'a özel bir şey konuşma yapmak istiyorum. Yalnızca sonuncu gelmekle kalmayıp ayrıca'sıfır puan'çektiler.
Ahora, antes de que realmente anuncie a los ganadores, me gustaría darle una mención especial a Pensamos que era una Disco, que no solo se las arregló para terminar último, sino que también logro Cero Puntos.
Baylar ve bayanlar, erkekler ve kızlar... Sizin için özel bir şey hazırladık.
Damas y caballeros, chicos y chicas, tenemos una visita para vosotros.
Özel bir şey.
Es... especial.
İşin sırrı her ne ise çok özel bir şey olmalı.
Bueno, sea lo que sea, debe de ser algo especial.
Başka bir şey hatırlıyor musunuz? Spikerin söylediği ya da özel bir şey?
¿ Recuerda alguna cosa... que dijese el comentarista, algo específico?
Vay, Joe. Özel bir şey mi var?
Vaya, Joe, ¿ cuál es la ocasión?
- Sana özel bir şey.
- Algo especial para ti.
Biz seninle daha fazlasını paylaştık. Daha özel bir şey.
Verás, compartimos algo mucho más... primitivo.
Özel bir şey sorabilir miyim?
¿ Puedo hacerte una pregunta personal?
Bu özel bir şey, lütfen.
Esto es privado, por favor.
Okumadım dedim ya! Hem özel bir şey.
No, te acabo de decir, es privado.
Bu özel bir şey değil ki.
Eso no es para nada especial.
Özel bir şey değil mi bu şimdi?
¿ No es ella algo especial?
Özel bir şey istiyorsan burbon al.
Hay descuento en Bourbon.
Bizim gibiler için bu oldukça özel bir şey sayılır.
Es bastante especial para nosotros los sordos.
Böyle özel bir şey sıradan bir arkadaşa söylenmez.
No le dices a un conocido algo tan personal.
Özel bir şey yapayım dedim.
Pensé que haría algo especial.
Biliyorsun dede, kendin için özel bir şey istiyorsan istemen yeter.
Bueno, sabes, abuelo, si quieres algo especial para ti, solo tienes que pedirlo.
Bunu telefi etmek adına,... benim için özel bir şey yapmanı istiyorum.
Para recompensarte, Me gustaría encargarte una tarea especial.
Özel bir şey mi konuşuyorsunuz?
¿ Es una conversación privada?
Özel bir şey yok.
Creo que nada realmente especial.
Ne demek özel bir şey?
¿ Qué quieres decir con que es personal?
Liza özel bir şey taşıyacak olsaydı, taşıyacağı şey oyuncak Hint kızı olurdu.
Si ella llevase algo especial, seria el llavero de la chica india.
Daha özel bir şey.
Algo especial.
sana özel bir şey.
justo para ti.
Günümüzde mobil ofisler sadece ateşli politikacılara özel bir şey değil.
Estos días, una oficina móvil no es solo para los políticos de moda.
- Özel muamele yapıyorsan, tıbbi nedenlerden ve kötü bir şey yüzünden olmalı. - Söyleyemem.
No puedo decirlo.
Bu toplantıyla ilgili özel şey, CERN'deki iki bağımsız detektörün verilerini bir araya getirecek oluşuydu.
Lo especial de esta reunión era que juntaría los datos de dos detectores independientes del CERN.
Ben Adli Araştırma Bürosunda bir özel ajanım ve burada önemli olan tek şey de bu. Özel bir ilgi beklemiyorum.
Soy una agente especial del FBI, y eso es todo lo que importa aquí, no estaba buscando un trato especial.
- Ben bu konuda sana bir şey söylemedim çünkü benim özel hayatım seni ilgilendirmez.
No te dije nada porque es mi vida personal y no es de tu incumbencia.
Şey gibi... Hani çok pahalı, özel yapım bir takım giyersin ve herkes ne kadar harika göründüğünü söyler. Ama mükemmel şekilde durmadığın sürece tam olmaz aslında.
Es como... si te pusieras un traje caro ajustado, y todo el mundo te dijera lo genial que te queda, pero en realidad no te queda bien a menos que te quedes parado.
Başkana özel olarak iletmek istediğiniz bir şey var mı?
¿ Están censurando las referencias específicas al alcalde?
Ya özel bir nedense? Kız meselesi ya da arkadaşlarıyla ilgili bir şey...
Pero si es personal... si hay una chica involucrada o un amigo.
Arthur, seninle özel olarak konuşma şansımız olmadan başka bir şey söylememeni tavsiye ederim.
¿ Recuerda algo del tercer cuarto? Arthur, te aconsejaría que no digas nada más hasta que hayamos tenido ocasión de hablar.
Ama özel telefon görüşmelerini kendi cebimden ödemeliyim ama elimde avucumda bir şey kalmadı.
Pero tengo que pagar por esas llamadas personalmente... y ya me gasté todo.
Ama bunları bu kadar özel yapan şey ise yakalama yöntemleri, bir tanesi onlara özgü.
Pero lo que hace realmente especial a esta técnica de caza, es que es único.
Kuzey Kore'nin saldırılara karıştığını gösteren bir şey bulamadım Özel Ajan Gibbs.
Nada de lo que veo indica... que Corea del Norte esté involucrada en los ataques, agente especial Gibbs.
Zombilerin uyduruk olmadığı özel efektler kullanılmış adam gibi bir şey olmasını istedik.
Queríamos que fuera buena... con efectos especiales... y zombies que no sean cursis.
Erin'in kardeşine güzel bir şey yapması için neden özel bir kutlama gereksin?
¿ Por qué tiene que ser una ocasión especial para que Erin haga algo bueno por su hermano?
Özel bir şey yapmalıyız.
Tenemos que hacer algo especial.
Onlara daha değerli bir şey verebilirim... Metan, Southfork'tan taahhüt edilen petrolün yerine bunun Güney Amerika özel haklarını teklif ediyorum.
Bien, yo puedo darles algo mejor... metano, los derechos exclusivos en Sud América en vez del petróleo que les fue prometido de Southfork.
Burada özel bir yer kurdum ve burada olduğum sürece okyanustan hiçbir şey alamazsın.
He establecido una estructura privada, y, mientras esté aquí, no va a coger ninguna otra cosa que salga del océano.
Bu özel şey beni tamamen yepyeni bir dünayaya götürdü. Orada olacağım.
Esta preciosidad me ha llevado a otro mundo.
Don geldi ve bize katıldı, öylece çıkagelmişti fakat Don hakkındaki en özel şey diğer muhabirler ve fotoğrafçılar çıkageldiklerinde bir fotoğraf çekip giderlerdi.
Don llegó y se nos unió. Simplemente se presentó. Pero lo que le hacía único es que los demás corresponsales y fotógrafos tomaban alguna foto y se marchaban.
özel bir şey yok 45
özel bir şey değil 31
özel bir nedeni yok 17
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
özel bir şey değil 31
özel bir nedeni yok 17
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69