Şansımız varmış traduction Espagnol
115 traduction parallèle
Şansımız varmış ki, bize yardım etmek için Bay Lushin ortaya çıktı.
Fue una suerte que eI Sr. Lushin viniera a ayudarnos.
Şansımız varmış ki, zamanında geldik.
Menos mal que llegamos a tiempo.
Şansımız varmış.
Un golpe de suerte.
Şansımız varmış Esther.
Estamos de suerte, Esther.
Şansımız varmış ki evimizi satmıştık.
Felizmente, había vendido nuestro caballo en la feria.
Şansımız varmış, hanımefendi.
Hemos tenido suerte, señora.
Şansımız varmış.
Tenemos suerte.
Şansımız varmış!
Nos ha ido de miedo.
Şansımız varmış.
Hemos tenido suerte.
- Evet, şansımız varmış.
Pues sí, mucha suerte.
Şansımız varmış.
Oye, tenemos suerte.
Fazla şansımız varmış gibi görünmüyor.
No hay otra elección.
Hala şansımız varmış.
Hay una posibilidad.
Neyse, şansımız varmış.
¡ Caray, qué suerte!
şansımız varmış, yarın sabah yola çıkacakmış.
Tenemos suerte, no se va hasta mañana por la mañana.
- Şansımız varmış kaçtık.
- Ha sido una fuga afortunada.
Şansımız varmış ki geldiniz.
Suerte que habéis llegado.
Şansımız varmış, Johnny!
¡ Tuvimos suerte, Johnny!
Şansımız varmış.
Ha sido una suerte este apagón.
Şansımız varmış.
Tienen suerte.
Şansımız varmış. Yılanın başını koparmak ister misin?
Qué suerte. ¿ Quieres arrancarle la cabeza a una serpiente?
Şansımız varmış Daniel-san.
Me siento afortunado, Daniel-san.
Şansımız varmış, bir şeyin izini buldular.
Obtuvimos un vestigio de algo.
şansımız varmış meşgul değildi. Şimdi, Shakespeare oyunculuğu üzerine, kendisine ait olan "Aktörlük Sanatı" isimli dersini sergilemek üzere Bay Huppup'ı takdim etmekten mutluluk duyarım.
Con placer leeré al Sr Huppup quien nos demonstrará el arte de representar.
Şansımız varmış böyle bir utanca maruz kalmadık. Çünkü benim ufak kınalı kuzumun hafifliğinden yastık çalışmamış.
Afortunadamente para todos nosotros, se evitó la vergüenza mi pequeño fauno esta provisto de demasiada iluminación como para activarlo.
Şansımız varmış baba.
Nos protege. Estoy seguro.
Bu çok iyi. Şansımız varmış! 12.316 frank.
Aquí hay 12.316,46 francos.
Sanki canlı çıkma şansımız varmış gibi konuşuyorsun.
¿ Crees que tenemos alguna probabilidad de salir vivos?
- Şansımız varmış.
- Tuvimos suerte.
Şansımız varmış, kırık değil ama birkaç gün çok acıyacağı kesin.
Por suerte no se ha roto, pero va a doler algunos días.
Şansımız varmış ki, silahı kurtarabildik.
Afortunadamente, pudimos salvar el arma.
- Şansımız varmış ki Sparky'nın götü kocaman.
Tuvimos suerte. Sparky tiene un gran culo.
Şansımız varmış ki diğerini kurtarabildik yoksa iki tane koymak zorunda kalacaktık, ve yürüdüğünüzde...
Afortunadamente pudimos salvarle el otro, si no habríamos tenido que ponerle dos y al caminar...
Şansımız varmış.
Tuvimos suerte.
Şansımız varmış!
¡ Ole-li! ¡ Estamos de suerte!
Şansımız varmış, Fitzy... çok iyi bir adamdır, kamerasıyla bir çöp bidonunun arkasına saklanmıştı.
Por suerte, Fitzi, como es bueno, estaba escondido estaba escondido detrás de la basura con una cámara.
Şansımız varmış ki gelebiliyoruz.
Y de hecho, podremos venir.
- Şansımız varmış da kar yağmıyordu.
Esto habría sido otro Donner Party,
Havadan yana şansımız varmış.
Tuvimos suerte con el clima.
Şansımız varmış.
- Hurra por nuestro lado.
Şansımız varmış ki, ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Tuvimos suerte que metieron la pata. - Ya ni nos pueden tocar.
- Şansımız varmış.
- ¡ Qué suerte!
Kaymak. Güzel bir geçiş. Şansımız varmış ki patenlerini keskin tutmakla övünüyormuşsun.
Esa buena costumbre nos ha dado suerte....... te tomabas tu tiempo para afilar tus patines.
- Ama yine de, bizim şansımız varmış.
- Pero una suerte para nosotros.
Muhtemelen yarın San Pete'e varmış oluruz. Şansımız yaver giderse öbür gün de Delgado'nun yerine.
Llegaremos a San Pete mañana en la mañana... y con suerte, a Delgado la siguiente mañana.
Şansınız varmış yine Şans mı?
- Es muy afortunada. - ¿ Afortunada?
Az da olsa sansımız varmıs!
Puede que nos quede suerte.
Kırmızı 7'ye oynuyor, bakalım ne kadar şansı varmış.
Esta rodando, siete rojo, veamos quien es el afortunado.
Tanrım. Şansınız varmış ki buralardaydık.
¡ Oh Dios!
Şansım varmış ki kocanız oradaydı.
Me salvó su marido. - ¿ Quiere pasa al baño?
Şansımız varmış ki, söndürebildim.
¿ Gustan un poco de masa de galletas?