English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ A ] / Adın

Adın traduction Français

60,782 traduction parallèle
Bay JT bir keresinde büyükannenin nasıl Çifte Elmas adını aldığına dair bir hikâye anlatmıştı. Elmaslar hoş oldukları için değil, aynı zamanda parçalanamaz oldukları için.
M. JT m'a raconté un jour que votre arrière-grand-mère avait choisi le nom de "Double Diamond", pas parce que les diamants sont jolis, mais indestructibles.
O dediği kişi, adının kesinlikle söylenmemesi gereken birisidir.
C'est celui dont on doit pas prononcer le nom.
- Evet, kesinlikle Omar adını...
Faut pas dire "Omar", sinon...
Varmamıza daha 8 saat var. Burada ilk insana ait bir iskelet görme şansınız olacak. - Ona Lucy adını vermişler.
Plus que huit heures de marche et vous pourrez observer un crâne d'australopithèque qui répond au nom de Lucy.
- Adını bilmiyorum.
Omar? - Je connais pas son nom.
- Sadece adını öğrenebildik.
- Je n'ai que son prénom.
Ayrıca Kadın-doğum kliniğinden senin adına randevu alacağız.
Nous vous prendrons un rendez-vous en gynécologie.
Bir tek adının Fred olmasıyla değil... Onun sadece bir gözü var.
Non seulement s'appelle-t-il Fred, mais... il n'a qu'un œil.
O yüzden orada Charles Zimmer'ın harika bir kitabını bulacaksın... "İleri Düzey Cebir Bağlantıları" adında.
Donc, là-dedans, tu trouveras un livre formidable épuisé de Charles Zimmer intitulé Transitions en algèbre avancée.
Aslında göbek adını da ekleseniz iyi olur. Alanı daraltır.
Savez-vous, mieux vaut ajouter son second prénom.
Yarattıklarına "insan" adını verdi.
Il nomma sa création "Homme".
- Adın nedir?
Quel est ton nom?
Bizimkiler ona Doktor Zehir adını vermişti.
Les gars dans les tranchées l'appelaient "Dr Poison".
Savaşamayanların adına savaşmaya gönüllü oluyorum ben.
Mais je suis prête à me battre pour ceux qui ne le peuvent pas.
Bu dünyadaki bütün iyiliklerin adına Amazonların görevini tamamlıyor dünyayı senden sonsuza kadar kurtarıyorum!
Au nom de tout ce qui est bon dans ce monde, j'achève ici la mission des Amazones en débarrassant ce monde de toi à jamais!
Adın ne senin?
Comment tu t'appelles?
Artık askeriyeye tekrar mı kaydolursun umurumda değil. Ama eğer adını bir daha duyarsam. Saklanacak bir yerin de olmaz.
Reprends du service... je me fiche de ce que tu décides de faire, mais si jamais j'entends de nouveau parler de toi, y aura nulle part où tu pourras te cacher.
- Köpeğin adını bilmiyorum!
- Je connais pas ce chien.
Köpeğin adını demiyorum geri zekalı! Sizi tutan adamın adını soruyorum.
Pas le chien, abruti, le dealer.
Göklerdeki Babamız, Adın kutsal kılınsın.
Notre Père qui es aux cieux, que ton nom soit sanctifié.
Sahilde o ateşleri yakıp adını söyleyerek seninle konuşurdu.
Il allumait ces feux sur le rivage, il t'appelait et te parlait.
- Şirketin adının Delaney Nootka Ticaret Şirketi olduğunu söyledi.
- La compagnie Delaney Nootka Trading.
- Sen! Adın nedir?
Vous, quel est votre nom?
Tıpkı adınızın benimkinde olduğu gibi Carlsbad.
Comme votre nom est dans les miennes.
Adınızı biliyorlar Bay Cholmondeley.
Ils ont votre nom, M. Cholmondeley.
Adınızı biliyorlar ve suikastçı listelerinin ilk sırasında siz yer alırsınız.
Ils ont votre nom, et vous serez le premier sur la liste des conspirateurs.
Uykunda onun adını söyledin!
Tu as dit son nom! Dans ton sommeil.
Onun adını söyledin!
Tu as dit son nom!
Afrika'nın Evlatları adına yazıyorsunuz.
Donc, Les Fils de l'Afrique. Vous écrivez en leur nom.
Söz konusu geminin adının Influence olduğunu sanıyordum.
Je croyais que le nom du bateau en question était l'Influence.
Ibbotson adında bir çiftçi Aziz Meryem Kilisesi papazına itiraf ettiğine göre Greyhound yolu Hendon'da şeytanın hayatına girmesine izin vermiş.
Un fermier, appelé Ibbotson, a confessé au prêtre à l'église St Mary, Greyhound Road, Hendon, qu'il avait autorisé le démon dans sa vie.
Adın ne?
Comment tu t'appelles?
İçki içmediğinizi, fahişeleri düzmediğinizi duydum ve Kral adına Sör Stuart Strange'i sıkıştırdığınız duydum.
J'ai entendu dire que vous ne buviez pas, que vous ne baisiez pas de putes et, euh... que vous faisiez pression sur Sir Stuart Strange au nom du roi.
Sonradan adı Influence olarak değiştirilen Cornwallis adındaki şalopanın 1804 Temmuzunda Cabinda kıyısında batması olayını araştırıyorum.
J'enquête sur le naufrage d'un sloop appelé le Cornwallis, renommé l'Influence, sur la côte de Cabinda en juillet 1804.
Antigua Jumby Körfezi'ndeki kardeşine ait bir şeker plantasyonuna gitmek üzere Cornwallis'in köleyle doldurulmasını düzenleyen adam olarak Sör Stuart Strange'in adının zikredildiği bir açıklama yazmanızı istiyorum.
Je veux que vous écriviez un rapport, désignant Sir Stuart Strange comme l'homme qui a organisé le chargement d'esclaves du Cornwallis... à destination d'une plantation de sucre à Jumpy Bay, Antigue... possédée par son propre frère.
Dostumuza adınızı söyledim ve o da bana Pasifik'teki bir toprak parçası hakkında bir şeyler anlattı.
J'ai mentionné votre nom à notre ami commun. Il a évoqué un bout de terre du côté du Pacifique.
James Delaney adındaki şahıs yakınlarda Nootka Boğazı denilen bir toprak parçasını miras aldı.
Un individu, James Delaney, a récemment hérité d'une terre : la baie de Nootka.
- Bir adım daha atma sakın!
- Je te signale qu'on est deux.
İleride olacaklar için küçük bir hatırlatma, ölüme giden yolun ilk adımını burada attık.
Je veux que tu te souviennes pour plus tard. C'est ici que tous nos ennuis auront commencé.
Bunu konuşmuştuk bıkkın -
Nous en avons discuté ad naus...
Benim adım Yüzbaşı Steven Trevor, Amerika Sınır Dışı Birliği pilotu.
Mon... nom est Capitaine Steve Trevor, pilote, des Forces expéditionnaires américaines.
Pekala Dom, ailene kavuşmaya bir adım daha yaklaştın.
Ok, Dom, tu fais un pas de plus à cette réunion de famille.
Şurdaki delikanlının adı Howie.
Ça, c'est notre camion et lui, c'est Howie.
Arada kuzenimin barına takılır. Barın adı La Patronca.
Elle chante dans le bar de mon cousin, La Potranca.
Adını söyledim ya.
Je viens de dire ton nom.
Şimdiki adı Zilpha Annabel Geary olan kızı Zilpha Annabel Delaney'in adı bu vasiyette geçmemektedir.
Pour sa fille, Zilpha Annabel Delaney, désormais Zilpha Annabel Geary, il n'y a rien de mentionné dans le testament.
Vasiyetnamede adım geçmediği için bana kalan şey o para yığını değil.
Je ne vois pas ce qui me reviens de droit. D'ailleurs je ne suis pas sur la liste des créditeurs.
Adını söyledin!
Tu as dit son nom.
Bu geminin gerçek adı değil elbette.
Bien sûr, ce n'est pas le vrai nom du bateau.
Muammanın adı James Delaney.
Cette énigme de James Delaney.
Müdafaasız olanı kendi çıkarımıza kullanırken onun bir adım önde olduğunu düşünmesine izin vereceğiz.
Nous allons le laisser croire qu'il a un coup d'avance... pendant que nous exploitons ce qui n'est pas protégé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]