Anlayabiliyorum traduction Français
2,639 traduction parallèle
Bunu istediğini gözlerinden anlayabiliyorum.
je le vois.
Sorumluluk sahibi bir bayan olarak, bu projenin Ben'le çalıştığımız son proje olacağını anlayabiliyorum.
En tant qu'adulte mâture et raisonnable, je sais qu'il s'agit du dernier projet que Ben et moi mènerons ensemble.
Sen etkileyici bir delikanlısın ve Charlotte'un senden hoşlanmasını anlayabiliyorum.
Tu es un bon garçon, voilà pourquoi Charlotte t'apprécie.
Burnunun üstünden bana bakmandan anlayabiliyorum.
Je vous vois me regarder de haut.
Böyle zamanlarda evde eğitimi gerçekten anlayabiliyorum.
Je peut voir vraiment l'éducation à domicile.
Seni ne kadar üzdüğümü artık şimdi anlayabiliyorum.
Tu as tant souffert, mais je ne le réalise que maintenant?
Savaşı görmemiş olabilirim ama bir insanın öldürmekten zevk aldığını anlayabiliyorum.
Je n'ai peut être pas vu la guerre... Mais je sais reconnaître un homme qui aime tuer quand j'en vois un.
Sen bundan daha iyi birisin. - Bunu gözlerinden anlayabiliyorum.
Vous valez mieux que ça, je peux le voir à vos yeux.
Gözlerinden anlayabiliyorum.
Je le vois dans ses yeux.
Seni neden işe aldığımı anlayabiliyorum.
Je vois pourquoi je t'ai recruté.
Dediklerini ne biliyorum, ne de anlayabiliyorum.
Je vois pas, je comprends pas ce qu'il faut faire.
Ama nasıl hissettiğini anlayabiliyorum.
Mais je peux comprendre que tu te sentes ainsi.
Sanırım bu limonlar başkan için, anlayabiliyorum ama ünlü birinin cenazesi için sanki.
Je me suis dit : "Tout ça pour le Président!" Mais c'était les funérailles d'une célébrité.
Sesinden benim olduğunu anlayabiliyorum.
Il nous a pas lâchés. Je reconnais sa voix.
Niye böyle düşündüğünü anlayabiliyorum.
- Je comprends pourquoi.
Bunu sesinden anlayabiliyorum.
Ça s'entend dans sa voix, Riley.
Sanırım onu anlayabiliyorum çünkü Sam'den gerçekten hoşlanıyorum.
Je pense que je comprends, car j'apprécie vraiment Sam.
Gözlerinden bunu anlayabiliyorum.
Je peux le voir dans tes yeux.
- Bunu anlayabiliyorum.
- Ça, je peux le comprendre.
Sana bakınca, Broomhilda sana duyulan tutkunun nedenini anlayabiliyorum.
Maintenant que je vous vois, Broomhilda, je réalise que toutes les passions que vous inspirez sont totallement justifiées.
Gözlerine baktığımda anlayabiliyorum.
Il ne me regarde jamais dans les yeux.
Bay Piper'ın bu soruyu neden cevaplamak istemediğini anlayabiliyorum.
Je ne comprends pas pourquoi, Mr Piper ne voudrait pas répondre à cette question.
Neden yapmadığınızı anlayabiliyorum.
Oui, je peux comprendre pourquoi.
Konuşamıyorsun. Bir terslik var, sesinden anlayabiliyorum.
Ok, tu peux pas parler, qu'est-ce qui se passe?
Anlayabiliyorum.
Je le sens.
Üzgün olmanı anlayabiliyorum.
Tu es en colère, je comprends.
Anlayabiliyorum.
Ouais, c'est compréhensible.
Onu önemsediğini anlayabiliyorum.
Je peux voir que vous tenez à elle.
Anlayabiliyorum. Her zaman geç kalkmak zorunda kalıyorum.
Je me réveille toujours tard.
Anlayabiliyorum.
C'est compréhensible.
Neden seni buraya müdür olarak aldıklarını anlayabiliyorum.
Je comprends qu'ils te laissent gérer le bar.
Uzun süredir bibirimizi tanıyoruz, bu yüzden seni anlayabiliyorum.
On se connaît depuis si longtemps que je peux lire en toi.
O Henüz Yanımdan Ayrılmak İstemiyor, Neden Olduğunuda Anlayabiliyorum.
Elle veut pas se séparer de moi, c'est compréhensible.
Kurt ruhunun kelimelerine neden inandığını anlayabiliyorum.
Je peux voir pourquoi vous prenez foi dans les mots l'esprit du loup.
Ne dediğini zar zor anlayabiliyorum.
Je comprends à peine ce que ça signifie.
Evet bunu anlayabiliyorum.
Ouais, j'en ai fini.
Bunu yüzünden anlayabiliyorum.
Je le vois à ton visage.
Anlayabiliyorum.
Je m'identifie à elles.
Eroini anlayabiliyorum, ama tuzak için 100.000 doları yakmak...
L'héroïne, je comprends, mais brûler 100 000 dollars pour une mise en scène...
Ama ne düşündüğünü anlayabiliyorum.
Mais je veux savoir ce que vous en pensez.
Ve mantık olarak bunu anlayabiliyorum, ama orada sadece izleyici değildik ; bu alternatif gerçeklikti *.
Et logiquement, je comprends, mais... Nous n'avons pas seulement été témoins de cette réalité alternative.
Yani, onu korumak istemesini anlayabiliyorum.
Je veux dire, je comprends qu'ils veuillent protéger ça.
Kızgınsın, Helen. Bunu anlayabiliyorum.
Vous êtes en colère, Helen.
Ne yaptığınızı anlayabiliyorum Bayan Akers.
Je comprends ce que vous faites, Mme Akers.
Bu yüzden bazen yalan söylemek zorunda kaldığını gayet iyi anlayabiliyorum.
Alors je sais que parfois, vous devez inventer des choses.
Onlara bunun cezasını ödetmek istediğini anlayabiliyorum.
C'est mal. Je comprends pourquoi vous vouliez les faire payer. Vraiment.
Hislerini anlayabiliyorum.
Je te comprends.
Paragrafları bir okuyuşta anlayabiliyorum.
Vous m'en voyez désolée.
Anlayabiliyorum!
Tu mens. Je le sais!
Anlayabiliyorum.
- comme de la parascience.
Nedenini anlayabiliyorum.
- Pas étonnant.