Bilmiyorlar traduction Français
2,436 traduction parallèle
- ama şu ki.. hiç bitmek bilmiyorlar...
Vous pensez qu'il... mais le truc c'est que personne ne un terme à cela.
Güzel. Zaten benim kim olduğumu da bilmiyorlar.
Bien, ils ne savent même pas qui je suis de toute façon.
Ve genç erkekler pek iş bilmiyor. Kendi yaşıtlarıyla bile nasıl konuşulacağını bilmiyorlar.
Mais ces jeunes mecs manquent de tact pour parler aux femmes de leur âge.
Bir yarış pilotu olmak için nelerin gerekli olduğunu bilmiyorlar.
Les gens ne savant combien il est difficile de piloter une voiture de course.
Söylediklerine göre başka bir yere gönderilmiş ama nerede olduğunu bilmiyorlar.
Il paraît qu'il est en transit quelque part, ce qui veut dire qu'ils ignorent où il se trouve.
Ne kadar kötü yaralandığını bilmiyorlar.
Ils savent pas comment il était blessé.
Tatlım! Doktorlar her bir şeyi bilmiyorlar.
Trésor, les médecins ne savent rien.
Erkekler hiçbir şey bilmiyorlar.
Les hommes ne savent rien.
Hatta evi bile bilmiyorlar.
Même s ´ ils le sont, ils ne sont jamais à la maison.
Sanırım nerede olduğunu bilmiyorlar.
Ils semblent pas savoir où il se trouve.
Bilmiyorlar.
Ils ne savent pas.
Daha iyisini bilmiyorlar.
Ils n'y peuvent rien.
Ama onlar bunu bilmiyorlar.
Ils ne le savent pas.
Senin gibi fazla bir şey bilmiyorlar.
Ils n'en savent pas plus que toi.
- Onlar bilmiyorlar. Ama Jack biliyor.
- Jack en sait plus qu'eux.
- Ama bunu bilmiyorlar.
Mais ça ils ne le savent pas.
Hiçbir şey bilmiyorlar.
Ils ne savent rien.
Bizi teğet geçtiler. Burada olduğumuzu bilmiyorlar.
Ils nous ont ratés, ils ignorent notre présence.
Patronlar bile bu işi halletmesi gereken adamlara ne söyleyeceklerini bilmiyorlar.
Même les patrons ignorent ce qu'ils font manipuler!
- Sanırım onlarda bilmiyorlar.
J'imagine qu'ils savent pas encore.
Bu dünya onların açısından acımasız, duygusuz bir yer. Dezavantajlı olduklarının da farkındalar ama nedenini bilmiyorlar.
De leur point de vue, ils vivent dans un monde cruel et impitoyable parce qu'ils réalisent qu'ils sont mal lotis et ils ignorent pourquoi.
- Arapça bildiğimi bilmiyorlar.
Ils ne savent pas que je parle arabe. Bien.
Senin ip üstünde olduğunu bilmiyorlar mı?
Tu es pourtant dans une zone dangereuse.
Bazı erkekler kartlarını nasıl oynayacaklarını hiç bilmiyorlar.
Il y a des gars qui ne savent tout simplement pas comment la jouer.
Onlar da senin bunun ne kadarının saçmalık olduğunu bildiğini bilmiyorlar.
Et ils ne savent pas que tu penses que c'est des mensonges.
Ne isim vereceklerini bilmiyorlar.
Je ne sais pas comment appeler ça.
Ne yapacaklarını bilmiyorlar ondan vazgeçtiler.
Je ne sais que faire avec lui. L'ont-ils abandonné?
Ne kadar doğru söylediklerini bilmiyorlar.
C'est bien trouvé.
Ama siktiğimin İtalyanları... Kural nedir bilmiyorlar.
Ces putains d'Italiens, ils respectent pas les règles.
İstihbaratın söylediğine göre saat 10'da yeni bir "dalga" başlayacakmış. Ama yerini bilmiyorlar.
Une "surge" aura lieu à 22h, mais on ne sait pas où.
-... büyük bir hızla yıkıcı olabilir. Neden bahsettiklerini bilmiyorlar. - Hayır.
Ce qui semble être de la fantaisie pourrait s'avérer destructeur.
Bu kızın dışarıda bir yerlerde ailesi var, ve onun öldüğünü hala bilmiyorlar.
Cette fille a de la famille quelque part, ils savent même pas qu'elle est morte.
Bence bilmiyorlar.
Je pense qu'ils ne savent pas.
Belki garantisini veremiyorlar, ve neyle karşılaşacaklarını da bilmiyorlar evet bu bir kumar
Ils ne peuvent rien te garantir. Ils ne savent pas ce qu'ils vont trouver et c'est un pari.
Fakat yeni oluşan kıvrımları ile ilgili ne yapılması gerektiğini henüz bilmiyorlar.
Mais elles savent pas trop quoi faire de leurs nouvelles formes.
Güzel olmanızın değerini bilmiyorlar mı diyorsun?
Vous ne pensez pas qu'ils peuvent apprécier votre beauté?
-... bilmiyorlar. - Bu ikisi gibi yani.
Comme ces deux-là.
Sadece o günün ne zaman olacağını bilmiyorlar.
- Je ne sais pas quand.
Gerçekte yaşlı değilim, çünkü insanlar ne kadar genç olduğumu bilmiyorlar.
Vous savez c'est pas que je sois vraiment vieille, la plupart des gens ne savent pas à quel point je suis jeune.
İlk olarak oranın dilini bilmiyorlar yani hiçbir işi yapamazlar. Normal hayatta hiç tecrübeleri yok.
Ils ne parlent pas notre langue et n'ont aucune expérience de la civilisation.
Ama onlar bu hayatı bilmiyorlar.
Ils ne connaissent pas d'autres mondes.
Evet. Warbler olmak çok güzel ama bence özgünlüğümün kıymetini sizler kadar bilmiyorlar...
Être un Warbler, c'est géant, mais ils n'apprécient pas ma personnalité autant que vous.
- Bilmiyorlar - Bilmiyorlar
How long it takes
Kim olduklarını bile bilmiyorlar.
- Ils ne savent pas qui c'était.
Seninle ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Ils ne savent pas quoi penser.
Bununla ilgili hiç bir şey bilmiyorlar.
Ils ne savent rien.
- İngilizce okumasını bilmiyorlar.
- Ils ne comprennent pas l'anglais.
Odamın duvarındaki deliği de bilmiyorlar. Geçen sene tamir ettirmişlerdi.
Explique-moi.
Marlon Brando'dan alıntı yaptığını bilmiyorlar, değil mi?
Ils ne savent pas que tu cites Marlon Brando.
Değerini bilmiyorlar.
Ils ne savent pas l'apprécier.
Şarkı söyleme numarasını bilmiyorlar, o kadar.
Ils ne connaissaient pas le coup de la chanson.
bilmiyorum 18446
bilmiyorum ki 83
bilmiyorum tatlım 28
bilmiyordum 699
bilmiyorum ama 31
bilmiyorum dostum 22
bilmiyorum dedim 18
bilmiyor 92
bilmiyorum işte 23
bilmiyorsun 241
bilmiyorum ki 83
bilmiyorum tatlım 28
bilmiyordum 699
bilmiyorum ama 31
bilmiyorum dostum 22
bilmiyorum dedim 18
bilmiyor 92
bilmiyorum işte 23
bilmiyorsun 241
bilmiyorum efendim 100
bilmiyor musun 481
bilmiyordun 27
bilmiyor musunuz 98
bilmiyoruz 277
bilmiyordu 23
bilmiyorsunuz 29
bilmiyor muydun 125
bilmiyor muydunuz 35
bilmiyorduk 25
bilmiyor musun 481
bilmiyordun 27
bilmiyor musunuz 98
bilmiyoruz 277
bilmiyordu 23
bilmiyorsunuz 29
bilmiyor muydun 125
bilmiyor muydunuz 35
bilmiyorduk 25