Bir kuş traduction Français
2,806 traduction parallèle
Makavınız çok özel bir kuş.
Vous savez, votre ara est très précieux.
Çok canlı bir kuş.
Elle est pleine de vitalité.
Çok çekici bir kuş olmadığımın farkındayım ama eskiden çok can yakardım.
Je sais, je suis pas un joli petit oiseau. Mais autrefois, j'avais un sacré physique.
Güvenilmez bir kuş
- Un oiseau dangereux
- Çok ahlaksız bir kuş
- Très vicieux
Evet, uçamıyorum, gagamı karıştırıyorum ve arada bir kuş banyoma işiyorum.
Je vole pas, je me cure le bec, je fais pipi dans le bain.
- Ama o bir kuş.
- Un oiseau!
Uçamayan bir kuş için, evet!
Pour un oiseau qui sait pas voler? Oh oui!
Çok yükseklere! Uçacağım Tıpkı bir kuş gibi
Je veux voler voler comme un oiseau
Uçuyorum, tıpkı bir kuş gibi!
Je vole, je vole comme un oiseau!
Mavi bir kuş arıyorum.
Non, je cherche un oiseau bleu. Perroquetto?
Kimmiş güzel kuş? Ben güzel bir kuşum.
C'est qui le joli oiseau?
Bu akşam seni seyretmek V şeklinde uçan bir kuş sürüsünü seyretmek gibiydi.
Doug, te voir aller à soir, c'était... c'était comme voir des milliers d'oiseaux qui forment un grand V.
Ağrı yırtıcı bir kuş gibi pençeliyor ve parçalıyor.
La douleur qui griffe et déchire comme un oiseau de proie.
Senin şu Dave, kocaman, uçamayan bir kuş olabilir mi?
Serait-ce par hasard un gros oiseau qui marche à pied?
Bir kuş değildi. O zaman neydi?
- Non, Stan, pas un oiseau.
Belki yanan bir kuş aramıyoruz.
On ne cherche peut-être pas un oiseau.
Bu durumda....... ve sadece bu durumda o bir, bir kuş beyinliydi.
Dans ce cas, et seulement ce cas, c'était un imbécile.
Merhaba. Hobart da iyi bir kuş gibi görünüyor.
- Hobart a l'air d'un gentil oiseau.
Aşırı kalabalık bir kuş sürüsüyle dolu bir tenekeye tıkıştırılmış, aşırı dolu bir hindi gibi.
Comme une dinde trop farcie... poussée dans le porte-bagages d'un avion surchargé.
Küçük bir kuş bana senin hakkında her şeyi anlattı. - Öyle mi?
Mon petit doigt m'a tout dit de toi.
- Olamaz! - Aynen öyle. O bir kuş, o bir uçak- - Hayır, o sıkıcı bir belgesel.
Non, c'est un exposé déprimant sur l'échec du système éducatif.
Bir kuş için üzülmek çok saçma ama- - İyimserliğiyle ve şarkı söyleme aşkıyla bana ilham vermişti.
Je sais que c'est idiot d'être triste pour un oiseau, mais il m'a inspiré avec son optimisme, et son amour des chansons.
* Bir kuş tarafından bırakılmış bir tohum gibi *
Like a seed dropped by a skybird
Küçük bir kuş bana doğum gününün yaklaştığını söyledi.
Mon petit doigt m'a dit que ton anniv approche.
Vallahi stüdyoda bir kuş görüyorum.
Je jure que je vois un oiseau ici.
Küçük bir kuş bana yeni zeminden bahsetti!
Oh, un petit oiseau vient de me parler d'un plancher tout neuf!
Dışarıda bir kuş gördüm. - Ne?
J'ai vu un oiseau.
- Bunun içine ölü bir kuş koymayı isterdim.
- J'aurai du mettre un oiseau mort dedans.
Yolun kuzey tarafında büyük bir yokuş var, doğal bir kuş yuvası gibi bir yer.
- Il y a une pente côté nord, - ça me fera un guet naturel.
Ufak bir kuş bana o evde oturanların elinde 1.5 kg bizim ürünümüzden olduğunu ve kesinlikle bizden almadıkları bu malı sattıklarını söyledi.
Un petit oiseau m'a dit il ya des gars là-bas qui ont £ 3 de notre produit qui ils vendent et qu'ils sûr que l'enfer n'a pas obtenu de nous.
Sağ ol, ama omzumdaki kuş pisliği için... size bir fatura göndereceğim.
Je vous enverrai la facture pour ce caca de pigeon sur mon épaule.
Tüylü ve gagalı bir ucubeyim Kuş katiliyim
J'emplume sec, avec mon bec, un oiseau tueur
Bir yere mi gidiyordun, güzel kuş?
On est bien pressée, joli petit oiseau?
Güzel kuş, ben güzel bir kuşum.
C'est moi!
Burada yazdığına göre, güneş battığında öldüğünü zanneden bir ötücü kuş türü varmış.
Il y a un oiseau chanteur qui croit mourir, au crépuscule.
- Bir taşla iki kuş.
- Un tir, deux tués.
Bu yüzden mi, Dave'i ve yarı lan, yarı kuş bir şey gördüğümü düşünüyorum?
C'est pour ça que je crois voir Dave, et une bête moitié-Ian, moitié-oiseau?
Benden on yaş küçüktü ve sen ona Kuş ya da Yumuş gibi bir şey derdin.
Il avait dix ans de moins que moi. Vous l'appeliez... Birdy ou Jacky, quelque chose comme ça.
Ölü bir kuş var.
Il résiste.
Suratını kuş gibi gösteriyor. Burada oturup da 19 yaşında bir çocuğu olmayan ve daha da önemlisi, kamyonetinde hayalet olduğunu düşünen birisi tarafından yargılanmayacağım.
Je ne me laisserai pas juger par quelqu'un qui n'a pas un enfant de 19 ans et surtout, qui croit que son pick-up est hanté.
Bak, bir taşla iki kuş.
Deux pour le prix d'un.
Kuş yiyen bir yunus gördüğümü sandım...
J'ai cru voir un dauphin manger un oiseau, vers...
Bunu ekosistemimiz olarak düşünürsek sen yağmur kuşu oluyorsun timsahların dişlerindeki artıkları yiyen küçük bir çöpçü kuş.
A ce moment, dans notre écosytème, tu peux être apparentée à un pluvier, un petit oiseau qui mange la nourriture entre les dents d'un crocodile.
İnternette gördüğüm bir videoda fare ve kuş arkadaştı.
J'ai vu une vidéo sur Internet d'une souris et un oiseau... amis.
Burada bir kuş mu var?
Y a un oiseau?
Eğer gidip bir ayakkabı kutusu bulursan kuş hastanesi yapabilirim.
Trouve une boîte à chaussures, on va lui faire un hôpital.
Belki bir taşla iki kuş vururuz.
Regarde. tu amène Killian, on peut peut-être tuer deux oiseaux avec une seule pierre.
Eveeett ve bugün harika bir yumarta damlatma projesi başlatıyoruz genç bayan, haşlanmış yumurtaları kırılmadan paraşütle bırakacak model çizimi ve bütünü ile değerlendirileceksiniz ve eğer çekilir sınıfa baharatlı yumurta getirirseniz etkileyici olur ama the Thompson-kuş enstitü kredisi için kabul edilecek öğrencilerin en başında olamazsınız?
Aujourd'hui, on commence le projet "lâcher d'oeuf". Jeune fille, il s'agit de lâcher un oeuf dur dans un parachute sans le casser. On jugera de votre style et structure.
gitmeye karar verdi, tesadüfe bakınızki orası benim okuluma sadece bir kaç saat uzakta bana gelince, Carnegie Mellon Üni paramı Sidney'in yardımları ile kazanmayı başardım adam gerçekten herşeyi satabilirdi meslek sınıfı projemi bile kuş evi ve güvenlik kamerası hepsi bir arada
Quant à moi, j'ai réussi à gagner l'argent pour Carnegie Mellon grâce à l'aide de Sidney, finalement. Cet homme savait vraiment tout vendre. Même mon projet de cours de travail manuel.
Bir taşta iki kuş vuruyor o cümle.
L'effet est double.
kusura bakma 1152
kusura bakmayın 909
kuşum 23
kusursuz 113
kusura bakma ama 29
kusuruma bakma 61
küstah 56
kusuruma bakmayın 108
kusura bakmayın ama 27
kusura bakmayın efendim 20
kusura bakmayın 909
kuşum 23
kusursuz 113
kusura bakma ama 29
kusuruma bakma 61
küstah 56
kusuruma bakmayın 108
kusura bakmayın ama 27
kusura bakmayın efendim 20
kusura bakmazsanız 22
kusma 19
kuşlar 80
kusurumuza bakmayın 21
kuşkusuz 237
kusacağım 96
kuş beyinli 35
küstahlaşma 16
bir kız 192
bir kızım var 22
kusma 19
kuşlar 80
kusurumuza bakmayın 21
kuşkusuz 237
kusacağım 96
kuş beyinli 35
küstahlaşma 16
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kere daha 137
bir kahve 26
bir kez 117
bir kere 190
bir katil 56
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir kitap 34
bir karar verdim 25
bir kız var 17
bir kahve 26
bir kez 117
bir kere 190
bir katil 56
bir kez olsun 43
bir kız mı 24
bir kitap 34
bir karar verdim 25
bir kız var 17
bir karar ver 16
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kaza 50
bir kelime 22
bir kız vardı 25
bir kere olsun 20
bir kahraman 27
bir keresinde 202
bir kez daha 333
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kaza 50
bir kelime 22
bir kız vardı 25
bir kere olsun 20
bir kahraman 27
bir keresinde 202