English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Bu senin hakkın

Bu senin hakkın traduction Français

352 traduction parallèle
Benim ispiyoncum sen olacaksın, meleğim. Bu senin hakkın.
C'est vous qui me trahirez, mon ange, ça vous revient de droit.
Bu senin hakkın.
C'est votre droit.
Güzellik ve zarafet içinde takman için bir taç bu senin hakkın ve görevindir.
Une couronne que tu porteras avec grâce et beauté, selon ton rang et ton devoir royal.
Sen de buradaki herkes kadar cesursun. Ve bu senin hakkın.
Tu es aussi bon soldat que n'importe qui... et c'est ton droit.
Bu senin hakkın.
C'est ton plein droit.
Resmi olsun. Bu senin hakkın.
C'est votre prérogative.
Bu senin hakkın. Ama bunu artık uygulayamayacaksın.
Tu n'exerceras pas longtemps ce privilège.
Ama yine de, bu senin hakkın!
- Mais non, je crois pas ça. Tout de même tu le mérites!
İstersen biz sana bir tane buluruz. Bu senin hakkın.
On peut vous en procurer un.
Bu senin hakkın.
Tu es libre de choisir.
- Bu senin hakkın.
- C'est ton droit.
Kendin için ne istiyorsan düşünebilirsin. Bu senin hakkın.
Vous êtes libre de penser ce que vous voulez, c'est votre droit.
Bu senin hakkın.
Tu le mérites.
Bunu hak ettin. Bu senin hakkın.
Tu le mérites.
Zanlı, İrlandalısın ve bu sebeple senin hakkındaki kesin hükmü Kraliçe Victoria adına yapacağız.
Accusé, vous êtes lrlandais, nous vous jugerons par conséquent au nom de la reine Victoria.
Birileri kızına yardım etmeye çalıştığı için teşekkür etmelisin. Senin bu konuda bir söz hakkın yok.
Tu devrais être reconnaissante... ça ne te regarde pas.
Senin bu odaya girme hakkın yok.
Vous n'avez aucun droit ici.
Ancak, onlar hakkında değil yalnızca kendin hakkında yazıyorsun. Bu savaşın senin için sahnelenmiş bir tiyatro gösterisi olduğunu sanıyorsun.
Vous êtes convaincue que la guerre est un spectacle monté comme une revue de Broadway.
Bu inanılmaz, ülkedeki en gerçekçi kişiyle 11 yıl geçirmek senin iyi insanlar hakkındaki yanlış inancını değiştirmemiş.
Malgré 11 ans de mariage avec l'homme le plus réaliste du pays, tu n'as pas perdu tes charmantes illusions sur les gens bien.
Bu mürettebat, senin emrin altında kalıp kalmaması için, Long John,... bir konsey kurma hakkını kullanmak istiyor.
Avant de recevoir d'autres ordres, on organise un conseil dehors.
Bu hanımın senin için... ne kadar çok şey yaptığı hakkında bir fikir vermiştir.
Ceci te donne une idée... de tout ce que la patronne a fait pour toi.
- Senin suçun değil. Çocuklar bu pahalı bir şarkı. Hakkını verelim.
Ca nous a coûté cher. ll s'agit de soigner ca!
Orası kesin! Önümüzde tüm dünya dururken biz burada süprüntülerle dolu bu küçük dükkanda ayakta dikiliyoruz istediğimiz her şeyi dileme hakkımız varken senin tek yaptığın arkamda dikilmek!
Nous voici, dans cette boutique minable, avec le monde à nos pieds, l'occasion de faire n'importe quel vœu, et toi qui me tracasses.
Biz senin hakkında konuşuyorduk. - Bu bayan Robinson. - Nasılsınız?
Hecky, je reprendrais bien de la truite.
Senin Tanrın hakkında bildiğim bu işte.
Tu n'en sauras pas plus de moi sur ton Dieu.
Peter, karın hakkında bu şekilde konuşma, bir gün, senin yanında tahtta oturacak.
Pierre, ne parlez pas ainsi de votre épouse, qui sera un jour sur le trône a vos cotes.
Her kasabalının, senin hakkındaki hislerini de hesaba katarsan bu konuyu düşünmelisin.
L'idée devrait te plaire, vu comment cette ville t'a traité.
Bu kasabanın senin hakkında ne hissettiği belliyken sen hala buraya bizi uyarmaya geliyorsun.
Je sais ce que cette ville t'inspire. Pourtant, tu as tenu à nous prévenir.
Senin bu konuda söz hakkın yok.
Vous n'avez pas voix au chapitre.
İlk terslikte korkup işi bırakma ihtimalimin yüksek olduğunu söyledim. Bu işin senin hakkın olduğunu söyledim.
Mais aussi que je changerais d'avis au deuxième couac et que c'est toi qui devrais y aller.
Bu bir de Colomba'nın senin hakkında ne düşündüğüne bağlı.
Ton sort dépendra de Colomba.
İhtiyacım olanın bu olduğunu farkettiğim sırada okul çocuklarının senin hakkında konuştuklarını duydum.
Quand j'ai finalement compris de quoi j'avais besoin, en entendant des écoliers parler à votre sujet.
- Ama bu senin yatırım yaptığın paraydı. Bunu almaya hakkın var.
- Tu y attaches trop d'importance.
Öyle mi? Senin de bu kadar borçlu olmaya hakkın yok.
Alors on ne peut pas payer ses dettes?
Anlarsınız, telefon şirketi bile hata yapıyor, ve, uh, çünkü bu numara senin hakkında herhangi bir kişinin bulduğu tek şeydi...
La compagnie aurait pu faire une erreur et ce numéro est la seule chose vous concernant qu'on ait retrouvée. Oui, bien sûr.
Bu senin hayatın ve biz onun hakkında konuşuyoruz.
Ton travail compte tant? Il s'agit de ta vie!
Bugün sana hayat ve ölüm arasında ve lütuf ve lanet arasında bir seçim yapma hakkını veriyorum. cenneti ve dünyayı size karsı tanıklık etmeye çağırıyorum... ... Ve şimdi cenneti ve dünyayı senin yapacağın bu seçimin şahidi olmaya çağırıyorum.
" Que les cieux et la Terre soient témoins qu'en ce jour... je vous ai donné à choisir entre la vie et la mort... la bénédiction et la malédiction.
Bu orospu çocuklarının senin hakkında söylediği her şey burada. - Durum görüşmem için mi?
Tout ce que ces enflures ont pu dire sur toi.
Bu gemide, hiç kimsenin yenmediği kadar senin hakkın yendi.
Tu as subi une injustice comme personne sur ce bateau.
Meslektaşın Dr. Mulligan, donanımın bu pahalı parçasıyla kaçtığı zaman, senin vergi mükellefleri hakkında...
Quand le Dr Mulligan s'est enfui, vous n'avez pas pleuré pour les contribuables.
Efendi Jiro, şu anda Ichimonji ailesinin başı sen olduğuna göre bu miğfer de senin en tabii hakkın!
Seigneur Jiro, vous voici chef du clan! Ce casque aussi vous revient.
Tek istediğin senin bile tanımadığın bu adam hakkında konuşmak.
Tu veux juste parler de ce type que tu connais même pas.
Hakkımdakileri öğrendikten sonra senin için sorun yok muydu? Bu öğleden önce sorsaydın sana cevap verebilirdim,
Comment tu m'as trouvé, c'était normal ça?
Senin bu mutlu kaçamaklar dediğin sadece erkeklerin değil... toplumumuzdaki kadınların da hakkı.
Ce que tu appelles la bagatelle n'est plus réservée qu'aux hommes. Elle appartient aux femmes aussi
Öncelikle, basit bir noktayı bilmeni isterim, o seni buldu gurur duymalısın Demek istiyorum ki, buz pateni konusunda dünyanın en büyük yeteneği hakkında konuşuyoruz Sovyet Ordusu Spor Kulübü Moskova Buz Balesi, çalıştığı yerler Seni Calgary'de gördüm Çok büyük bir hokeycisin Bunun senin için büyük bir zaman kaybı olduğunu düşünmeni istemem Bu bir şanstı.
Vous devriez être fier du simple fait... qu'il vous ait amené ici. C'est le plus grand recruteur de talent... dans le monde du patinage. Le Ballet sur Glace de Moscou, le Club Sportif de l'Armée Soviétique, le grand jeu!
Bu adam hakkında senin bilebileceğinden daha fazlasını biliyorum.
J'en sais plus sur lui que tu n'en sauras jamais.
Bu senin hakkın.
- C'est votre droit.
Tianbao, senin rekabetçi bir kişiliğin var. Bu kitap senin "Qi" alışkanlığını kazanman için. ( "Qi" Çin'lilerin Yaşam Enerjisine verdikleri isimdir. ) Bu kitap her hangi bir dövüş sanatı ustalığı hakkında bilgi içermez.
Ce livre "Préceptes du Qigong" n'est pas une méthode de kung-fu mais il pourra t'apaiser lorsque tu seras tourmenté.
- Anayasal hakkın bu senin.
- C'est ton droit.
Tanrım, senin, bu nehrin, bu dağın ve hakkında hiçbir şey bilmediğimiz herşeyin önünde Mickey, Mallory'yi ölüm sizi ayırana kadar hastalıkta ve sağlıkta, karın olarak kabul ediyor musun?
Dieu... Devant toi et cette rivière... et cette montagne et tout ce que l'on ne connait pas. Mickey, prends-tu Mallory pour épouse,... pour la chérir et la protéger jusqu'à ce que la mort vous sépare?
Bu da bir başka sorun. Senin için bunca zamandır çalışmama rağmen.. .. onun hakkında hiç bir şey bilmiyorum.
Depuis que je travaille pour toi je sais toujours rien sur ton ex-femme. ll n'y a pas une seule photo d'elle dans la maison.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]