Bunlar gerçek traduction Français
1,234 traduction parallèle
"Tüm bunlar gerçek mi?"
"Est-ce la réalité?"
Bence bunlar gerçek.
Je crois qu'ils sont vrais.
Tabii bunlar gerçek aslan.
Je parle de vrais lions.
Bunlar gerçek insan örnekleri.
Ce sont de vrais hommes.
- Bunlar gerçek mi?
- Ce sont des vrais?
- Abartmıyorum. Bunlar gerçek.
- Non, c " est la vérité.
Bunlar gerçek olamaz.
Pourquoi t'as fait ça?
Bunlar gerçek su keleri gözü mü?
C'est des vrais yeux de triton?
- bunlar gerçek inci. - Ne? !
- Ce sont des vraies perles.
Bunlar gerçek seslerimiz.
- Ce sont nos vraies voix.
Ne farkeder ki? Bunlar gerçek kılıçlarken.
Aucune importance, puisque ces épées existent vraiment.
- Yani bunlar gerçek mi?
- Tout ceci est bien réel?
- Tüm bunlar gerçek mi?
- Ce sont des vrais?
Sence bunlar gerçek kurşun mu?
Ce sont de vraies balles?
Bunlar gerçek roket mi?
C'est des vraies fusées?
Bunlar gerçek demiyorum. Diyorum ki suçlamalara başlayacak olursak...
Je ne dis pas que c'est vrai, mais si on montre du doigt...
Bunlar gerçek olamaz.
- Ça ne peut pas arriver...
- Bunlar gerçek, annemin başı üstüne yemin ederim. - Erkek kardeşimin başı üstüne. - Kardeşimin başı üstüne.
- C'est la vérité. je le jure sur la tête de mes deux frères.
- Bunlar gerçek olamaz.
Elles sont fausses...
Bunlar gerçek değil.
Ce n'est pas réel.
Bunlar gerçek değil.
- Dans ton imagination.
Bunlar gerçek değil.
Rien de tout ceci n'est réel.
Bunlar gerçek birer delil.
Ce sont les vraies preuves.
- Bunlar gerçek mi yoksa Kaptan'la mı çalışıyorlar?
Ils existent ou ils travaillent avec le "Capitaine"? Non, ils existent vraiment.
Bunlar gerçek dışı güzellik standartlarında yapılmış.
Ceci impose des standards de beauté irréels.
Bunlar gerçek şekerden yapılma yüzükler ve elmaslar.
Bon, maintenant, levez la main. Qui est pour?
Kime şiir gibi gelirse gelsin. Bunlar gerçek.
Si ma souffrance est de la poésie, très bien.
Bütün bunların arasında birbirimize sunabileceğimiz tek gerçek şey affetmek.
Avec tout ça, la seule chose qu'il nous reste est le pardon.
İşte benim gerçek sanatım eserlerim... sadece bunları halka maledemiyorum.
C'est mon art veritable... mais je ne peux pas le montrer au public.
Onun bizden sakladığı başka bir hayatı vardı ve bunların farkına vardıkça gerçek annemin kim olduğunu bilemez oldum.
Elle avait une vie secrète que j'ai essayé de comprendre. Dès que je croyais avoir... compris, d'autres secrets... Je ne sais pas qui elle était.
- Ayrıca bunlar da gerçek.
- Et ça, c'est tout à moi.
- Gerçek mi bunlar?
- C'est vrai?
Bunlar da gerçek değil
"L'acteur jouant Dawson a le vertige."
Çektiğimiz görüntüleri kullandı, gerçek savaş görüntüleri ve bunları elindekilerle harmanladı.
Il a utilisé des images que l'on avait filmées. D'une vraie bataille. Et il a fait un montage alterné avec ce qu'il avait.
Yardımcı olamayacağım ama fark edersen, benim insan görünümümü hazırladığın gerçek... yüz hatları... bunlar, açık konuşursak, normal operasyonlarım için gerekli değildi.
je ne peux pas m'empêcher de remarquer que tu as construit ma forme humanoïde avec certaines... apparences... qui, à proprement parler, ne sont pas nécessaires pour mes opérations normales.
Yalnız 2 tane kaldı. Size indirim yapacağım. Bunlar, gerçek koleksiyon parçaları.
J'en ai plus que 2 mais c'est les plus beaux.
Sızlanmayı bıraktın. Galiba bunları gerçek sahiplerine geri vermeliyim.
Je suppose qu'il serait bon que j'aille le rendre à son propriétaire.
Bunlar gerçek mi?
Ce sont des vraies?
Ve bir süre sonra bunların gerçek olduğunu düşünmeye başladılar. Bir bakıma Ted de öyle.
Il ne voyait que les ombres sur le mur, alors après un temps, il croyait qu'elles étaient réelles.
Bunlar hayal falan değil, senin gerçek anıların.
Il s'agit de vrais souvenirs, pas de simples cauchemars.
Çikolatalı Kurbağa - Bunlar gerçek kurbağa mı?
Une vraie grenouille?
- Bunları okuyan herkes gerçek Jay ve Sessiz Bob'un bir çift pislik olduğunu düşünecekler. Bunun tek nedeni de "Jay ve Sessiz Bob" adlı çizgi roman hakkında boktan şeyler yazan bu çük kafalar.
Tous les gens qui lisent cette merde croient que Jay et Silent Bob sont une paire de branleurs à cause de ce que ces têtes de noeud écrivent à propos de la BD Jay et Silent Bob.
Bunlar gerçek olamaz. Bunlar sadece hayal olmalı! Mantıksız hislerim.
Des lubies de Jeanne la Folle, car je suis folle.
Bunlar sahte mi gerçek mi?
Ce sont des vrais?
Bunlar da gerçek olabilir.
Ça pourrait devenir une réalité.
Bu deliğe gerçek birşey koyarsan hemen ölür, işte böyle : - Bunlar sahte. - Evet.
- Elles sont fausses.
- Bunların hiçbiri gerçek değil.
- Ils ont tout inventé.
Gerçek şu ki büyükannem cadı olduğumuzdan itibaren bizi bir arada tutmak istiyordu, yani, bütün bunların hepsinin bir anlamı olmalı, değil mi?
Grand-mère était prête à nous empêcher d'être des sorcières pour que nous restions ensemble. Ça veut dire quelque chose, non?
Afedersin, Brody. Ama bunların hiçbiri gerçek değil.
Désolé, Brody, rien de tout cela n'est vrai.
Diğer gerçek insanlar bunlar mı?
- Ils sont parmi les gens normaux? - OK. Qu'est-ce qui ne va pas?
Tüm bunlar ancak sana bir şey gönderirsem gerçek olabilir.
"Tout cela peut se r aliser. J'envoie quelque chose pour vous"
bunlar gerçekler 17
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçek mi 111
gerçekten güzel 104
gerçekten çok iyisin 21
gerçekten öyle mi 37
gerçekten çok komik 20
gerçekten bilmiyorum 225
gerçekten çok hoş 30
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçek mi 111
gerçekten güzel 104
gerçekten çok iyisin 21
gerçekten öyle mi 37
gerçekten çok komik 20
gerçekten bilmiyorum 225
gerçekten çok hoş 30