Cay traduction Français
14,432 traduction parallèle
Ada çayına bayılıyorum.
Ça me plairait bien.
Juliana, sana bir çay ısmarlamamı ister misin?
Juliana, voudriez-vous... puis-je vous inviter à boire le thé?
- Japon çayı, Japon karatesi.
- Thé japonais, karaté japonais.
- Bu sabah çay içeriz demiştin.
On devait boire un thé ce matin.
Prens burada konuşmasını yaptıktan sonra ben bizzat ona ve prensese eşlik edeceğim ve çay içilecek olan şu odaya götüreceğim.
Après le discours du prince ici, je les accompagnerai, la princesse et lui, dans cette pièce pour y prendre le thé.
Çay lütfen.
Thé, s'il vous plaît.
Bu soyalı kız şeyi çay kadar iyiymiş.
Je dois l'avouer, ce truc sale de fille au soja est presque aussi bon que le thé.
Biraz çay içer, eski arkadaşlarla laklak ederim.
Prendre un peu de thé, rencontrer d'anciens amis.
- O çay içer, değil mi?
Elle va prendre un thé, non?
Evet, çay alayım.
Oui, un thé.
Siz su, çay ya da kahve ister misiniz?
Je vous sers quelque chose?
- Sonra birlikte çay içmişler.
Pogo le rejoignait pour le thé, tous les matins.
Demek istediğim, bir şey yer misiniz? Ya da çay mı içersiniz?
Vous voulez du thé?
Çay hazır.
Vous devriez.
Ishita, hadi gidip çay dolduralım.
Ishita, viens. On va faire du thé.
# Çayırlara gidiyoruz Yolun sonuna kadar gülüyoruz #
Un vieux monsieur s'avance Avec sa canne dans la main
Trende çayın için tuz yerine şeker paketlerini almıştın.
Dans le train, vous avez pris le sucre pour votre thé au lieu du sel.
Çay yapayım ben.
Je vais faire du thé!
Benim için çay Tchaikovsky'yle her zaman daha iyidir.
Pour moi, le thé est toujours meilleur avec Tchaïkovski.
Çay demleyeceğim.
M'aider à faire du thé.
İsterlerse çay ikram edecek elemana ihtiyacım olacak.
- Bonne question. Je dois avoir du personnel pour servir le thé si besoin.
Hay sıçayım.
Merde.
Kütüphanede çay servis ederken... Dreweler'in Yew Tree Çiftliği'nden ayrılacaklarını işittim.
Pendant que je servais le thé, je les ai entendus dire que les Drewe quittent leur ferme.
Hayır. Bir bardak çay içtim.
J'ai bu une tasse de thé.
- Çay yukarı çıktı mı?
Le thé est-il monté?
Bay Molesley, Andrew, çay.
Mr Molesley, Andrew, le thé.
Ona çay verdim.
Je lui servais le thé.
Ne çayı?
- Quelle sorte?
Ama çayı ben demlemedim.
Ce n'était pas moi qui le préparais.
Çayını kim hazırladı?
Qui préparait son thé?
Lütfen, oturun. Çay alır mısınız?
Je t'en prie, assieds-toi.
Çay ikram edildi mi?
Vous a-t-on offert du thé?
Fakat ben mutfağın içine girdiğimde, yeni demlenmiş bir demlik vardı ve Elena oradaydı... O tatlı gülümsemesi ile çayını yudumlayıp oturuyor ki dünyadaki tek adam sensin gibi hissettiriyor.
Mais je suis allé dans la cuisine, la cafetière était pleine, et Elena était là, assise là-bas, buvant son thé et me souriant comme si j'étais le seul homme au monde.
Biz çayımızı içmeden evlerine gidiyorlar. Pek fazla tanıyamadık yani.
Et rentrent chez elles avant le thé, donc on les connait peu.
- Koyu çay, lütfen.
- Un thé noir, s'il vous plait.
Çay, lütfen.
Thé, je vous prie.
Çay Gibbs.
C'est du thé.
Hem çay götürür hem de yardım ederiz.
On apportera un pique-nique.
Hepimize birer çay yaptım. Sonra da bir şeyler atıştırırız.
J'ai du thé pour tout le monde et un casse-croûte pour vous.
Bir bardak çay daha?
Une autre tasse de thé?
Kızarmış ekmek, gevrek domuz pastırması, çay, % 2 sizin olmalı.
Et voilà les toasts grillés, avec du bacon et un thé.
Çay, viski ve votka var.
Pas de nourriture, juste du thé en vrac, du whisky, de la vodka.
Benimle mutfakta çay içer misin?
Voudriez-vous prendre une tasse de thé avec moi dans la cuisine?
Git çay koy!
Thé!
İki de çay masası hazırlanacak.
- Nous monterons deux petites tables.
Zararı yok. Gidip birer çay içelim.
Il ya pas de mal nous allons donc aller prendre le thé.
Çay servisi başlamıştır. Çocuklar da birazdan iner.
Thé aura commencé et les enfants seront dans une minute.
- Maalesef çayı kaçırdınız.
- Je crains que vous avez manqué le thé.
Orada bir çay içeriz ve insanlar bizi görür.
Prendre le thé là et laisser les gens nous voient.
Çay içmek için kulübeye gelip yardımcı olmak istediğinizi biliyorum fakat bu işe karışmanız doğru mu?
Je sais que vous avez l'intention d'aider en approchant de la maison un peu de thé, mais vous devriez être en mêler?
- Lütfen bizim çay servisimizle uğraşma.
- S'il vous plaît ne vous inquiétez pas au service de notre thé.
çay içer misin 17
çay hazır 26
çay ister misin 76
çay ister misiniz 28
çaylak 57
çay alır mısınız 21
çayınız 23
çay mı 42
çay hazır 26
çay ister misin 76
çay ister misiniz 28
çaylak 57
çay alır mısınız 21
çayınız 23
çay mı 42