Dışarı çıkıp traduction Français
2,411 traduction parallèle
Dışarı çıkıp biraz temiz hava alabiliriz. Belki birer dilim pizza da yeriz.
Nous pourrions sortir prendre l'air, manger un bout de pizza.
Sonra dışarı çıkıp, bakmanızı isterim.
Il faut que vous la voyiez.
Ben, dışarı çıkıp Richard'a onunla konuşmak istediğimi söyle.
Ben. Je veux que tu ailles dire à Richard que je veux lui parler.
Iyi, ben, biz dışarı çıkıp söylemek millet kendi iş yapalım.
A mon avis, nous devrions sortir, les laisser travailler.
Senin için normal olan dışarı çıkıp kız tavlamak.
Pour toi, c'est sortir et t'amuser avec les filles,
Bu olay unutulduğu zaman dışarı çıkıp istediğin gibi kimseyle sevişmezsin ama şimdilik herkesin tanıdığı Jason Stackhouse olman gerek.
Quand tout se sera tassé, tu pourras ne pas baiser autant que tu veux, pour l'instant, tu seras celui que tout le monde connaît.
Şöyle bir şey söylesem ilgini çeker miydi akşam dışarı çıkıp biraz eğlenelim? Tabii.
Intéressée pour sortir ce soir, s'amuser un peu?
Neden dışarı çıkıp kör kütük sarhoş oldun?
Pourquoi vous soûler à mort?
İlişkiler hakkındaki bir şey seni dışarı çıkıp kavga etmeye kışkırtmış olabilir.
Une chose liée aux relations vous a fait chercher la bagarre.
- O zaman dışarı çıkıp yak.
- Alors sors et allume-la.
Toplantı bitmiştir, dışarı çıkıp Bakari'ye yardım edin.
Réunion terminée.
Sence dışarı çıkıp ona "Baban daha sıkı çabalayacak." desem bunu yok olacağını mı, sanıyorsun?
Tu crois que ça changera si je vais lui dire "papa va essayer"?
İsterseniz dışarı çıkıp hava alalım Bayan Donovan.
Allons prendre l'air.
Bu model sadece bir hastanın dışarı çıkıp virüsü yaydığı düşünülerek oluşturuldu.
Ce scénario est basé sur une personne qui réussit à sortir et qui infecte quelqu'un dehors.
- Dışarı çıkıp oynayabilir miyiz?
- On peut aller jouer dehors?
Eğer dışarı çıkıp yine bir otobüsün bana çarpmasından korkuyorsan saadece söylemen yeterli.
Si tu as peur que j'erre dans les rues et que je me fasse renverser, dis-le.
- Neden dışarı çıkıp oynamıyorsunuz?
Laisse-moi tuer encore quelques envahisseurs.
New York'ta olduğum için ilk kez kendim gibi hissettim ve dışarı çıkıp bunun zevkini çıkarmak, eğlenmek istiyorum.
Ici, c'est la première fois que je me sens moi. Et je veux sortir et en profiter, m'amuser!
Annemle, babam yarım saat daha çalışmamı sonra dışarı çıkıp oynayabileceğimi söyledi.
Mes parents veulent que je lise pendant 30 minutes avant d'allerjouer dehors.
Dışarı çıkıp birkaç atış yapmaya ne dersin? Hayır, sağ ol.
Et si on sortait lancer quelques balles?
Düşünüyordum da, hazır Chelsea şehir dışındayken belki biz, maçtan sonra belki dışarı çıkıp bir şeyler yeriz.
Comme Chelsea est absente, peut-être que, après le match, on pourrait sortir se manger un morceau.
- Herb dışarı çıkıp, bir şeyler yeme şansımız var mı?
À propos, tu veux sortir manger un morceau?
Kaç kez dışarı çıkıp da o yedinci içkiyi içmediğimi bir ben bilirim.
Le nombre de fois où tard le soir, j'ai dû dire non au septième verre!
Dışarı çıkıp kuru sıkı ateş etmeye başlayacağım.
- Je tire des balles à blanc.
Dışarı çıkıp kutlamak için bir içki içmeliyiz.
On devrait aller boire un verre pour fêter ça.
Dışarı çıkıp girişi tut.
Va dehors et bloque l'entrée.
Evet katılıyorum. Şimdi dışarı çıkıp kamyondan eşyaları indir.
Vas-y et sors le matos du camion.
Kızların dışarı çıkıp sana yüzlerini göstermelerini bekliyorsan, sana iyi şanslar.
Si t'attends que les filles pointent leurs minois ici, bon courage.
Yoksa ne olur, gözlerinin açılacağını, dışarı çıkıp hepimizin beynini yiyeceğini mi sanıyorsun? - Merhaba.
Tu crois que ses yeux vont s'ouvrir et qu'il sortira manger les cerveaux de tout le monde.
Büyük ihtimalle dışarı çıkıp kadınını elinden çalacağımdan korkmuştur.
Peur que je sorte et que je reprenne sa copine.
Dışarı çıkıp fiziksel bir şey yapmamız iyi oldu.
les activités physiques.
Artık dışarı çıkıp yeni insanlarla tanışabilirim.
Je suis prête à y retourner et rencontrer quelqu'un.
Neden zengin ve başarılı erkekler birden dışarı çıkıp önüne gelen bütün kadınlarla seks yapmak istiyor?
Pourquoi les hommes riches et célèbres sortent soudainement et essayent de faire l'amour avec un tas de femmes.
Bobby, kardeşinle dışarı çıkıp oynayın.
Bobby, va jouer dehors avec ton petit frère.
Yemek için dışarı çıkıp kutlayabiliriz.
On dînera dehors pour fêter ça.
Tek istediğim senin dışarı çıkıp eğlenmen.
Je veux que tu sortes et que tu t'amuses, c'est tout.
Ve ikincisi, Jake dün gece dışarı çıkıp kafayı çekti,.. ... ama bana bir şey söylemedi.
Et ensuite, Jake est sorti picoler hier soir et il ne me l'a pas dit.
Birinin dışarı çıkıp elle yapması gerekiyor.
Faudrait sortir pour le dégripper manuellement.
Bunu düzeltmenizi istiyorum ki ben de dışarısı 80 dereceyken kaşkol takıp boğazlı kazak giymeyi bırakayım artık.
J'aimerais que vous répariez ça pour arrêter de porter écharpes et cols roulés quand il fait 40 ° C dehors.
Kıpırdamıyordu bile. Bu yüzden siyahi genç bir askere içeri girip kadını dışarı çıkarması emrini verdiler.
Ils ont ordonné à un jeune soldat, un jeune Black, d'écarter la femme.
Kapımı kırıp içeri girdi ve beni yatağımdan sürüyerek dışarı çıkardı.
Il a débarqué chez moi, de nuit. Il a enfoncé ma porte et Il m'a tiré du lit.
Hayır, hayır, hayır Çünkü olan şu sen içeri girersin ve de o da sana çektiği bazı yel değirmeninin ya da başka pisliğin resmini gösterir aklın başından gider ve bende dışarıda komşuların pis bakışları arasında sıkışıp kalırım.
Ce qui va arriver, c'est qu'il va te montrer des photos d'un truc à la noix, tu seras distrait et je serai ici, à la vue de tous.
Bunu alıp dışarı çık, ve potaya bir kaç atış yap.
Fais des paniers.
- Dışarı çıkıp bakabilir miyiz?
- On peut aller voir?
Babamız dışarı çıkıp bahçıvana moral düzeltici bir konuşma yapacak.
On sera à l'heure au spectacle.
Çıkıp dışarıda deneyeceğim.
Je vais essayer là-bas.
Ve kapıyı dışarı doğru açıp uzaya çıkıyor.
Ensuite il ouvre la trappe extérieure et va dans l'espace.
Yoksa dışarıya çıkıp şanımızı alevlendiririz.
Ou on pourrait sortir de là victorieux.
Burada kalıp, seni tanımaya karar verdiğimde böyle şeyler yapabilmek istiyordum, kız arkadaşıma çiçek getirmek onunla dışarı çıkmak.
Quand j'ai décidé de rester ici et d'apprendre à te connaître, c'était pour pouvoir faire des choses comme ça. Inviter ma copine, lui offrir des fleurs.
Senin gibi yetenekli bir gencin dışarıdaki dünyaya çıkıp, istediklerini yapması gerekir.
Un jeune homme aussi talentueux doit partir laisser son empreinte dans le monde.
Hiç dışarıya çıkıp kendine "Ne yapıyorum ben" "delirdim mi yoksa" dediğin olur mu?
- Ça t'arrive de prendre du recul et de penser que tu deviens folle?
dışarı 1436
dışarıda 424
dışarda 41
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkacağım 19
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarıda 424
dışarda 41
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkacağım 19
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90