En iyi dostum traduction Français
526 traduction parallèle
O benim bölgedeki en iyi dostum. Bana Profesör Jordan'ı bulun.
Le professeur Jordan est mon meilleur ami.
Enrico ; oyunumuzun baritonu ve benim en iyi dostum.
Enrico est le baryton de ma compagnie et un de mes grands amis.
Bana bak eski dostum, sen her zaman en iyi dostum oldun.
Tu seras toujours mon meilleur ami.
- O benim en iyi dostum.
C'est mon meilleur ami.
Kadehimi, kendimi özleten en iyi dostum, Banquo'ya kaldırıyorum!
Je bois à notre ami Banquo, qui nous manque.
Benim de en iyi dostum.
Pop était son frère. Il était mon meilleur ami.
- O benim en iyi dostum.
- C'est mon meilleur ami.
Bu insanları tanıyor musun? En iyi dostum Tony Mandetta'yla tanışmanızı istiyorum.
Je vous présente mon plus vieil ami, Tony Manetta.
En iyi dostum.
C'est mon meilleur ami.
Fred Astaire olmayabilir, ama o benim en iyi dostum.
C'est peut-être pas exactement Fred Astaire, mais c'est mon meilleur ami.
- Fİyiyim.Ya sen? Bu Stella, en iyi dostum.
Je te présente Stella, ma meilleure amie.
O en iyi dostum.
C'est mon meilleur ami.
Karım ve en iyi dostum.
Ma femme et mon meilleur ami.
Bu Franz, en iyi dostum. Sana hakkında çokça bahsettiğin kişi.
Voilà, Franz, mon meilleur ami, dont je t'ai beaucoup parlé.
Eğer evimi terk edeceğime ve En iyi dostum Bombeli'yi bırakacağıma inanıyorsan çok aptalsın! Hem de aptalın önde gideni!
Si tu crois que je vais quitter ma maison... que je vais laisser tomber Le Bombé, qui est mon meilleur ami... c'est que t'es bredin à lier, avec de la ficelle de moissonneuse-batteuse!
Sen en iyi dostum en büyük rehberim ve yüce efendimsin.
Tu es mon meilleur ami... mon maître à penser... mon seigneur et maître absolu.
Sen! Hayattaki en iyi dostum. Beni aldatıp... sırtımdan vurduğun için allah cezanı versin!
Que Dieu te damne éternellement pour m'avoir trahi... toi en qui j'avais confiance comme en mon meilleur ami.
En iyi dostum Bay Kramer'e merhaba demeni istiyorum.
Dites bonjour à mon meilleur ami, M. Kramer.
Oğlunun oda arkadaşım ve en iyi dostum olduğunu anlıyorsun değil mi?
Tu te rends compte que ton fils est mon meilleur copain?
"En iyi dostum burada... En iyi dostum şurada..."
"Mon meilleur ami" par ci, "mon meilleur ami" par là.
- Şimdi nasılsın, en iyi dostum?
- Tu te sens bien, mon pote?
Kendi evimde en iyi dostum Lou Brackman'i öldürdüler.
Vous pouvez croire ça? Dans ma maison, ils ont tué mon meilleur ami, Lou Brackman.
- Adımı nereden biliyor? Buraya bak. Bu benim en iyi dostum.
Voici mon grand pote, Big Ed et Peaches.
- En iyi dostum bir mutantla konuşuyor.
- Mon pote parle à une mutante.
- Bu şu an çok iyi bir cevap olmadı dostum.
Ce n'est pas une très bonne réponse en ce moment, mec.
Mm-hmm. - İyi görünüyorsunuz Binbaşı. - Bana bak dostum.
Écoutez, mon brave, j'en ai assez de vos remarques désobligeantes.
İyi akşamlar, Garance. İyi akşamlar, dostum.
- Et c'est pour cela que, depuis votre retour, vous y allez chaque soir en pèlerinage?
İçlerindeki en iyi sığırtmaç sensin dostum.
Tu es le meilleur cow-boy de tous.
Kirk, sevgili dostum, aklından geçenleri çok iyi biliyorum.
Kirk, je sais ce que vous avez en tête.
Gitsen iyi olur, küçük dostum.
Tu ferais mieux de t'en aller, mon petit ami.
Dostum Jake, senin Texas'ın en iyi aşçısı olduğunu söylüyordu.
Mon ami Jake dit que vous êtes un cordon bleu.
Bir dostum en iyi kız arkadaşımı ezmişti.
Un type a amoché ma meilleure amie.
Evet, ama sen davacı olarak daha iyi bir iş yaptın, dostum.
Oui. Et vous avez fait encore mieux en attaque, monsieur.
En iyi dostum!
Tybalt, mon meilleur ami!
Bir doların karşılığında alabileceğin en iyi şeyi yiyorsun dostum.
Je suis prêt à te parier que t'en as jamais eu autant pour ton argent de toute ta vie.
Yanınızda nereyse çıplak durduğuma göre, dostum olsanız iyi olur.
Et comme je suis pratiquement nue, j'espère que vous en êtes un.
En iyi dostum olacaksın. Seni tiyatromun temel direği yapacağım.
Tu deviendras mon grand ami.
Haydi şov dünyasına, iyi dostum MC'nin olduğu Şöhretler Müzesi'ne gidelim meşhur Schnozzola!
Je vous emméne au panthéon du music-hall, dont le présentateur est mon pote, ce bon vieux gros pif en personne.
En iyi haber ödülünü maalesef alamayacağız, dostum.
C'est pas avec ça qu'on aura le prix du grand reportage.
Bütün arkadaşlarım beni bekledi ama benim en iyi arkadaşım... benim "Siyah dostum".
les amis m'ont tous attendu, mais lui, c'est mon meilleur ami. Le Noir.
Kaliteli bir Ambrosa ve iyi dostum yanımda. Evet tabii ki.
Pardonnez-moi, Commandeur, mais pour un peuple en avance techniquement, vous êtes ignorants.
En iyi dostum sensin.
Moi ton meilleur ami?
Bombeli dostum, ölümü beklemenin en iyi yolu burada küçük köşemizde kötülüklerden uzak yaşamak.
Tu vois, le Bombé, c'est encore dans notre petit coin à nous, loin des malfaisants, qu'on est encore le mieux pour attendre la mort.
Çok iyi bir dostum o saat yüzünden öldürüldü.
Un de mes très bons amis a été tué pour cette montre. T'en penses quoi?
Dostum, ailesinin böyle iyi bir beyaz çocuğu... atması ne kadar yazık.
Quel gâchis de jeter un petit blanc en si bon état!
Bugün gerçekten çok iyi görünüyorsun dostum.
Tu as l'air en pleine forme, aujourd'hui.
Sakin ol, dostum. İyi gidiyorsun.
T'en fais pas, tu te débrouilles super bien.
İyi görünmüyorsun dostum.
T'as pas l'air en forme, mon vieux.
"En iyi vuruşunu yap dostum, baş edebilirim".
"Mets le paquet, mon gars. Ça me fait pas peur."
Onu iyi kullan dostum.
Fais-en bon usage, mon ami.
"İyi şanslar, dostum! Buna ihtiyacın olacak."
"Bonne chance, vous en aurez besoin."