Fark ettim traduction Français
6,853 traduction parallèle
- Evet, fark ettim.
- Je l'ai vu
Seni aradım çünkü sana hiç veda edemediğimi fark ettim.
Je t'ai simplement appelée parce que... je me suis rendu compte que je t'avais jamais dit au revoir.
Şeker yok çünkü böyle sevdiğini fark ettim...
Pas de sucre parce que je remarque que comment vous l'aimez et...
Bir gün fark ettim ki onun kim olduğunu dahi bilmiyordum.
Un jour, je me suis rendu... Je ne savais même pas qui elle était.
- Şunu fark ettim...
J'ai réalisé- - Quoi?
Ayrıca bu sayede benim için önemli olan birkaç kişiye ulaşmam gerektiğini fark ettim.
Et ça m'a fait comprendre que je dois tendre la main... à ceux qui comptent pour moi.
Mucizevi bir şekilde oldu. Sonra bunun faydalarının olabileceğini de fark ettim.
Ses origines étant supernaturelles, j'ai réalisé que ses avantages pourraient aussi l'être.
Seher Yıldızı projesini aldığımızda Ann'in eski evinin üstünden dozerle geçeceğimizi fark ettim.
Quand mon entreprise a pris le développement de Morningstar, et que j'ai réalisé que ça voulait dire détruire l'ancienne maison d'Ann,
Ne fark ettim, biliyor musun?
Tu sais à quoi j'ai pensé?
Ne fark ettim biliyor musun?
Et tu sais ce que j'ai compris?
Evet, ben de fark ettim.
Oui, je l'ai aussi remarqué.
Göğüslerimin taş gibi sertleştiğini fark ettim.
Je viens de réaliser que mes seins sont aussi durs que de la pierre.
Fakat zamanla anlattığı hikayelerin yalan olduğunu fark ettim.
mais avec le temps, j'ai réalisé que toutes ses histoires comportaient des mensonges.
Ona güveniyordu ama Camille Klaus'a karşı kullanabileceğim bir bilgiye sahip değildi. Ancak yakın zamanda kardeşimle konuşup bir sır sakladığını fark ettim.
Il s'est confié à elle mais elle ne savait rien que je puisse utiliser contre lui, et récemment, j'ai eu l'occasion de parler avec mon frère, et j'ai réalisé qu'il avait un secret
Ama o akşam kitap okumaya çalışırken, o ana dek en sevdiğim aktiviteydi dikkatimin dağıldığını fark ettim.
Mais cette nuit, alors que je tentais de lire un livre, une activité qui, jusqu'ici, était ma favorite, j'étais distraite.
Nihayet uzun süre sonra bambaşka yollara girdiğimizi fark ettim.
Au bout d'un moment, on a compris qu'on prenait des chemins différents.
O iki yerimi de oldukça beğeniyorum, yeni fark ettim.
Maintenant que j'y pense, je suis satisfaite de mon corps et de mon esprit.
- Devam et. - Hiç arkadaşın olmadığını fark ettim.
J'ai remarqué que vous n'aviez pas d'amies.
Biliyor musun, biraz düşününce fark ettim sen ve Amiral bildiğin aynısınız.
J'avais pas fait le rapprochement, mais l'amiral et toi avez des points communs.
- Buraya geldim çünkü tek arkadaşımın sen olabileceğini fark ettim.
Je suis venue, car j'ai réalisé que tu étais peut-être ma seule amie.
Tam bu sırada ödülün kaybolduğunu fark ettim.
Et j'ai vu que le trophée avait disparu.
Fark ettim ki ihtiyacımız olan Washington'a rakip değil güvenini kazanmış olan bir dost.
On n'a pas besoin d'un rival à Washington, mais de quelqu'un en qui il a confiance, un ami.
Az daha panikliyordum ki aniden onu duyabildiğimi fark ettim.
J'ai commencé à être prise de panique, et d'un coup, je l'ai entendue.
Ayrıca bu cesur davranışım sonucu şu an benim için işlerin gayet tıkırında olduğunu fark ettim.
Et tu sais quoi? Par cet acte brave... j'ai réalisé que les choses ont sacrément bien fonctionné pour moi.
Ama bugün şunu fark ettim. Ben senin üvey annenim.
Mais aujourd'hui, j'ai enfin réalisé que je suis ta belle-mère.
Kalacaktım da Penny'yle konuştuktan sonra bir şey fark ettim.
Je le voulais, mais après avoir parlé à Penny, j'ai réalisé un truc.
Leonard, hep sevgimi kazanmanı sağladım fakat bugün fark ettim de çocuk yetiştirmek için birden fazla yöntem varmış.
Tu as toujours du mériter mon affection mais aujourd'hui je réalise que j'aurai pu t'élever différemment.
Şimdi fark ettim de nikah yüzüğü almadık biz.
Je viens... juste de réaliser - qu'on n'a pas d'alliances.
Ancak geçen son birkaç yıldır kendime yalan söylediğimi fark ettim.
Mais je réalise que je me mentais à moi même ces dernières années. Et j'ai fini de mentir, ok?
Ve benim için hayatlarındaki bir çok şeyden vazgeçtiklerini fark ettim.
Et je me suis dit, ils ont consacré tellement de leurs vies à me rendre heureuse.
Sonunda fark ettim ki otuzlu yaşlarımı bitirmek üzereyim etrafa bakıp dünyayı olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi görmenin ne kadar cesaret gerektirdiğini anladım.
Quand je me suis rendue compte, que maintenant que je suis bien dans ma fin de la trentaine... Qu'il faut beaucoup de courage pour regarder autour de soi, et voir le monde, pas comme il est, mais comme il devrait être.
3 gün önce, asker aktarımı istendiğini fark ettim.
Il y a 3 jours, j'ai remarqué des demandes de transfert de troupes.
Hey, Mike, Merkezden bağlantımız kesildiği zaman, Bir şey fark ettim.
Hey, Mike, quand nous avons raccroché avec Zero, j'ai réalisé quelque chose.
Savını dinlediğimde başka bir şey daha fark ettim.
En vous écoutant, j'ai aussi entendu autre chose.
Ama fark ettim ki o bu huya sahipti, uh... ne zaman önemli bir noktaya değinse başını eğiyordu.
J'ai remarqué qu'il penchait la tête quand il disait quelque chose d'important.
Fark ettim de biraz gergin görünüyorsunuz.
J'ai remarqué que les choses semblaient, eh bien, un peu tendues.
Bir başkasının fikrini almam gerektiğini fark ettim.
J'ai besoin d'un deuxième avis.
O zamanlar nasıl aptal olduğumu fark ettim.
J'ai compris à quel point j'avais été stupide à l'époque.
Biriyle konuşmak isteyebileceğini fark ettim.
J'ai cru que tu voudrais parler à quelqu'un.
Biliyor musun Hood, epeydir birlikte çalışıyoruz ve fark ettim ki hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Vous savez, Hood, ça fait un moment qu'on bosse ensemble. Je me rends compte que je sais rien de vous.
Biraz düşündüm ve sonra fark ettim ki tablo çizmekte sen çok daha iyisin.
J'y ai réfléchi, puis j'ai réalisé que tu es bien meilleur pour dépeindre une image.
Görür görmez fark ettim.
Je l'ai reconnu en le voyant.
Bunları cumartesi günü de yapabileceğimi fark ettim.
Ouais, j'ai pansé que j'avais bien besoins d'un samedi pour rattraper.
Bu sabah fark ettim de ben bu iş için doğmuşum ya.
Ce matin, j'ai réalisé que c'était juste ce pourquoi je suis né.
Evet, ne kadar berbat bir şey olduğunu az önce fark ettim.
Je viens de réaliser à quel point, c'est bizarre.
İzleyeceğimiz filme karar veremeyince şimdiye kadarki en iyi dramı görmediğini fark ettim.
On ne pouvait pas se décider sur un film, et j'ai réalisé que tu n'avais jamais vu certains des meilleurs drames.
Seninle fazla yakınlaşmak istemiyorum. Ayrıca o kadar da sevilebilir biri olmadığımı fark ettim.
Je ne veux pas que tu sois trop proche et que tu réalises qu'en réalité je ne suis pas si appréciable.
Bu gün yaptığım şeyi yapmaya devam edemeyeceğimi fark ettim.
Je ne peux plus continuer à faire ce que je fais.
Öldürüldükten sonra bunun saçma olduğunu fark ettim.
Quand il a été tué, j'ai compris que c'était des conneries.
Ama bir noktadan sonra, ne için çalıştığım ve ne için yaşadığım arasında devasa bir fark olduğunu fark ettim.
Mais à un moment, je me suis rendu compte qu'il y avait une énorme différence entre ce pour quoi on travaille et ce pour quoi on vit.
Evet. Kemerini fark ettim.
Oui, j'ai trouvé ta ceinture.
fark ettim ki 18
ettim 71
fark etmez 562
fark eder 16
fark ettiniz mi 20
fark eder mi 94
fark ettin mi 69
fark etmedim 46
fark etmedin mi 48
fark etmemişim 21
ettim 71
fark etmez 562
fark eder 16
fark ettiniz mi 20
fark eder mi 94
fark ettin mi 69
fark etmedim 46
fark etmedin mi 48
fark etmemişim 21