Gayret et traduction Français
230 traduction parallèle
Haydi, biraz gayret et!
Tu entends, Ferdinand? Fais un effort, petite vache!
Az gayret et.
Faites un effort.
Gayret et.
- Concentre-toi.
Biraz dökmemeye gayret et.
Mais fais attention de ne rien déballer.
Sen 4 : 00'te gelmeye gayret et..... ben de iyi olmaya.
Nous essaierons... vous, d'être ici à quatre heures et moi, d'être bon.
Gayret et, amca.
Allez, en avant.
Hunkle, göğsünü kapalı tutmaya gayret et. Başımda yeteri kadar sorun var zaten. - Baş üstüne, efendim.
Cachez votre pin-up, j'ai assez d'ennuis comme ça.
- Haydi, biraz gayret et.
- Essais, allez!
Daha zaman varken, düşün, düşünmeye gayret et. Eğer bu kapıdan çıkarsan, o yalnız kalacak.
Si tu sors par cette porte, elle restera seule.
Ve fazla kumar oynamamaya gayret et, olur mu?
Et tache de ne pas jouer trop gros, hein!
Gayret et. Az kaldı. Sadece bir kaç santim daha.
Encore quelques centimètres.
Kusmamaya gayret et.
Et tâchez de ne pas vomir.
Gayret et, Okei.
Applique-toi, Okei!
Biraz gayret et.
Tu vas devoir les mériter.
Olanlar hakkında olabildiğince düşünmemeye çalıştım ve kendimi elimde olanlara odaklamaya gayret ettim. "
Et j ´ ai essayé de penser le moins possible à ce qui s ´ était passé et pour m'occuper de l'état des choses qui existait actuellement. "
O zaman başarısız olmamaya gayret et.
Alors, donne-toi du mal pour ne pas échouer.
Gayret et.
Tiens le coup.
- Ah Dewey, yapar mısın? Yalnız geçen seferki gibi bir şeyleri yırtmamaya gayret et.
Mais essaye de ne rien déchirer, cette fois.
Gayret et, asker.
Tenez bon, soldat.
Haydi, haydi gayret et!
Eh bien, fais un effort!
Gece, kısrağını yürütmeye gayret et.
Gardez la jument attachée.
Bu kez, tadının biraz daha az çamura benzemesine gayret et.
Fais du café, veux-tu? Et qu'il ne sente pas la boue, cette fois!
Gayret et.
Trêve de plaisanterie.
Tahmin et kim gayret etti. Ben mi, o mu?
Mais qui a fait l'effort, moi ou lui?
Komşulara anlatacağımız geçmişimizle ilgili bir öykü hazırladım, basit bir şey olmasına gayret ettim.
J'ai construit nos personnages... pour les voisins. Il nous fallait une histoire cohérente et simple.
Biraz gayret et!
Encore un effort!
Bize ait olan bu toprak şeridini korumak için çok gayret edersek çocuğun hakkında konuşabiliriz.
Essayons de toutes nos forces... de protéger ce petit territoire qui est à nous... - et nous parlerons de ton enfant... - Notre enfant.
Lestrade'in adamları dışarıya konuşlandılar ve evden kimsenin ayrılmamasına gayret edecekler.
Les hommes de Lestrade sont postés dehors et ils empêcheront toute sortie.
Büyük bir gayret sarf ediyor. Gülüyor, dans ediyor eğleniyormuş gibi görünüyor. Yüreği sızlarken yaşayıp yaşamadığını bilmeden yalnızlık ve belirsizlik yüzünden perişan.
Content à l'idée de rentrer à la maison, pour rire, danser tu veux penser que ça va aller, mais son coeur souffre déchiré par la solitude et l'incertitude sans savoir si tu es vivant ou mort pour découvrir à la fin que tu as risqué ta vie que tu es peut-être mort parce que tu n'avais pas confiance en elle.
Bu delilik değil, Onoria. Bir annenin, çok sevdiği oğlunu kurtarmak için gösterdiği sıra dışı bir gayret.
Ce n'est pas une folie, mais l'effort d'une mère qui aime son fils et veut le sauver.
Tamir parası kazanmaya gayret edeceğim sonra eve döneceğim. Zengin çiftçinin iki oğlu da ölmüş merasim yapmak söz konusu değil.
Et ai rencontré Mahesh Biswas.
Çok gururlandım ve iyi bir kraliçe olmak için gayret göstereceyim.
Je suis très fière et je ferai tout pour être une bonne reine.
Gayret. Ciğerlerinizi açın.
Allez, éclatez-vous le foie et les poumons!
" Gayret, ha gayret, gelsin bela
" Abracadabra, peine et malheur
Bir başkasının ölümünü görmekten daha cesaret ve gayret verici çok az şey vardır.
Rien n'est aussi encourageant et stimulant que de voir quelqu'un mourir.
Bir insan, kaybettiği zaman bunu bilir ve kendisini kurtarmak için gayret eder.
Un être humain sait quand il a perdu, et il essaie de se sauver.
Sağlıklı olmak, bu acı imtihandan çıkıp vatan topraklarının yeniden inşası için gayret göstermelisiniz.
Je vous demande de vous maintenir tous en bonne santé, de surmonter l'insupportable et d'attendre jusqu'au jour béni du relčvement de notre mčre-patrie. C'est tout.
- Evet. Senin bu demiryolunu korumak için gayret göstermeni isterdim.
Et vous pensez à votre travail?
Biraz basiretli ve dindar biri olmaya da gayret edersen mutlu bir hayat sürersin.
Si tu y ajoutes la prudence et la religion, tu seras heureux.
" Allah'ın lütfu sadece ona iman eden ve sabırla çalışanların üzerinedir. Gerçek imanla ve bağlılıkla gayret gösterenler,... sonsuza dek, nehirlerin ayaklarının altından aktığı cennette ikamet edecektir.
" Béni soit la récompense de ceux qui travaillent patiemment et mettent leur confiance dans Allah ceux qui embrassent la vraie foi et effectuent le bon travail seront logés pour toujours dans les manoirs du paradis où les fleuves rouleront à leurs pieds
Hızlı olanlar kurtulur, çünkü gayret sarfetmeyecek kadar tembeldir fakat küçük ve yavaş olanlar sürekli tehlike altındadır.
Les plus rapides lui échappent parce qu'elle est paresseuse. Mais les plus petits et les plus lents sont constamment en danger.
Bence en iyisi sensin, fakat babam defansta gayret göstermediğini ve çoğu zaman savunmaya bile dönmediğini söylüyor.
Je vous trouve sensas! Mais mon père dit... que vous ne vous donnez pas assez en défense. Et la plupart du temps vous ne courez pas.
Ağzına dikkat et. Gayret, Tim, ağzına dikkat etmiyorsun.
Tire doucement sur le mors.
Gayret ederler, ama... Biliyordum ki... Mesih bana arkasını dönmüştü.
Ils tentent mais... j'ai compris que... le Christ... s'était détourné de moi... et que ce Jésus qui ne faisait plus attention à moi pouvait... tuer tous ces gens que j'aimais, mais... me laisser en vie... avec ma honte.
- Gayret et.
- Essayez.
Hiç dost edinmezsin. Kimseye güvenmezsin. Ve ne zaman para konusu açılsa, oradaki en akıllı adam olmaya... gayret gösterirsin.
Et il faut savoir mieux manoeuvrer que les copains quand on discute de pognon.
.. et, kemik ve değerli kan pahasına üzerime gönderilenin ne olduğunu, 38 kalibrelik zarfın içinde açıp okumam ve anlamam için bana tam olarak hangi mesajın gönderildiğini anlamaya gayret ediyorum.
Essayer de comprendre ce qui me fut révélé au prix d'une livre d'os et de chair et d'une pinte de sang. Le message me fut livré dans cette enveloppe calibre 38 qu'il me fallut ouvrir, déchiffrer, et comprendre.
Dilimizin en arka tarafında bulunan küçük tat alma tomurcuklarına ulaşmasına gayret edelim. Yutmayacağınızı hatırlatırım.
On essaie d'atteindre ces papilles qui sont à l'arrière de la langue, et cela sans avaler.
Leydi'nin olanakları konusunda söylediklerinizde haklı olabilirsiniz, fakat muhakkak ki, evliliği arkadaşları ve akrabalarının onun adına biraz gayret göstermeleri için uygun bir zaman değil mi?
Vous devez sûrement avoir raison. Mais son mariage n'est-il pas l'occasion pour ses amis et proches de faire un petit effort en sa faveur?
"Seni anlamaları için de gayret sarfetme."
Et de ne pas essayer de se faire comprendre d'eux.
Gayret et!
Vas-y, plus fort, chéri!
etkileyici 234
etrafta 23
etmez 34
etmiyorum 100
etmedin 20
etmedim 69
etmem 47
etrafta kimse yok 27
etmelisin 16
etmiyor 21
etrafta 23
etmez 34
etmiyorum 100
etmedin 20
etmedim 69
etmem 47
etrafta kimse yok 27
etmelisin 16
etmiyor 21