Görmek isterdim traduction Français
599 traduction parallèle
Seninle kaçtığımı duyunca, babamın yüzünü görmek isterdim, ayrıca, uçağını da kaybetti!
J'aimerais tant voir la tête de mon cher papa quand il saura que je me suis enfuie avec toi et que j'ai coulé son avion!
Onu görmek isterdim.
J'aimerais le voir.
Pasifik Okyanusunu görmek isterdim sanırım ya da içinde boğulmak.
J'avais en tête d'aller voir l'Océan Pacifique, ou de m'y noyer.
Küçük bir kızken, büyük bir şatonun içi nasıldır, hep görmek isterdim.
Enfant, je rêvais de voir l'intérieur d'un grand château.
İnsan kemiği görmek isterdim.
Ça me plairait de voir des os humains.
Sizinle kalıp, babamla güzel bir yere yerleştiğinizde yüzünü görmek isterdim.
Rester pour voir vos têtes quand vous serez bien installés.
O an seni görmek isterdim.
Oui, j'aimerais voir ça.
Senin o kokanalardan birine ders verdiğini görmek isterdim.
J'aimerais te voir escroquer une vieille folle.
Onlardan birini görmek isterdim.
- J'aimerais bien voir ça.
Yine de o araziyi görmek isterdim.
J'aurais bien voulu l'avoir.
Kavunun içindeki altınları görünce yüzünün alacağı şekli görmek isterdim.
M. O'Doul sera bien étonné de trouver de l'or dans le melon!
Onu görmek isterdim son bir kerecik.
J'aurais aimé le voir! Rien qu'une fois
Hesabinin donduruldugunu ögrendiginde suratini görmek isterdim.
J'aurai aimé voir son expression quand il a appris que son compte est bloqué.
Bunun sonunda McNamara ile kozunuzu nasiI paylastiginizi görmek isterdim.
J'aurais bien voulu vivre la fin, quand vous allez demander des comptes à McNamara.
İçinizden birinin, bir gösteri esnasında yaptıklarımı yapmasını ve gösteri sonunda da ayakta durabilmesini görmek isterdim.
A ma place, aucun de ces jeunes n'y arriverait!
- İçerisini görmek isterdim.
- J'aimerais y pénétrer.
Denize açılmadan önce Kanada'yı biraz daha görmek isterdim Holmes.
J'aimerais visiter le Canada avant de rentrer, Holmes.
Onu senin yaptığını görmek isterdim, Blore.
En seriez-vous capable, Blore? Avec de l'entraînement.
Böyle bir oyunu görmek isterdim.
- Quoi? Je voudrais voir ça.
Bunu denediğini görmek isterdim.
Il te taillerait en pièces!
Bilirsin işte... Sanırım seni daha parlak renkler içinde görmek isterdim.
Tu devrais essayer de porter des couleurs plus vives.
Bir gece böyle sarhoş halde, uçurumdan aşağı arabayla uçarken görmek isterdim onu.
S'il pouvait s'écraser au fond du ravin!
Ne yazdığını görmek isterdim.
Qu'est-ce qu'il a écrit?
Bahçeyi görmek isterdim. Bana etrafı gösterir misin?
Me guiderez-vous dans les jardins?
Görmek isterdim.
J'aimerais les voir.
- Ben de onları görmek isterdim.
J'aimerais les voir, si je peux. Bien sûr.
Evet onları görmek isterdim.
Oui, j'aimerais les voir.
- İyi geceler. Seni bir kez olsun eksiksiz giyinmiş olarak görmek isterdim.
J'aimerais te voir habillé complètement une fois.
Geminin içine girip nasıl çalıştığını görmek isterdim.
J'aimerais bien visiter le vaisseau.
Siz serserilerin evlerini görmek isterdim.
J'aimerais voir vos maisons.
Seni görmek isterdim.
J'aimerais voir ça!
O sıfatının hâlini görmek isterdim.
J'aimerais voir sa tête!
Bir kanguruyu yakında görmek isterdim.
J'aimerais bien voir une maman kangourou.
İnan artık gözüme güzel görünmüyor. İpin boynuna geçtiğini görmek isterdim.
Celle pour qui je t'ai quittée ne me plaît plus du tout.
Kendinize adam diyorsanız, ne yapardınız görmek isterdim.
Qu'auriez-vous fait, vous, des hommes?
Gerçekten onu görmek isterdim, bu dev adımlarla, geçmişe geri dönmek olurdu :
Et que s'il voulait voir un trilobite vivant, il devrait remonter le temps en empruntant cet escalier gigantesque...
- Doğrusu ne yaptıklarını görmek isterdim.
Ils voulaient juste voir ce que nous faisions ici.
- Ev sahibimiz, kendisini görmek isterdim. - Öyle demek istemediniz herhalde.
- Je voudrais rencontrer notre hôte.
Pek kolayca söyledin Fogg ama 80 günde yaptığını görmek isterdim.
C'est fort bien dit. Mais j'attends de voir.
Kime benzediğine görmek isterdim.
J'aimerais voir à qui il ressemble.
Bu teşekkür eden ağzı, aydınlıkta görmek isterdim.
J'aimerais voir cette bouche en pleine lumière!
Eğer biz herşeyi açık oynuyorsak onlar düştüğünde kartları görmek isterdim.
Puisque c'est le moment d'abattre les cartes, j'aimerais les voir.
Dünyayı görmek isterdim.
Voir du pays, ça me plairait.
Ama bir gün senin küçük, zeki kafana girip, onun hakkında gerçekten neler düşündüğünü görmek isterdim.
Mais j'aimerais lire dans ton esprit pour voir ce que tu penses de lui.
Önce çocuğu görmek isterdim.
D'abord, j'aimerais voir le garçon.
Silahını görmek isterdim, bayım.
Aigle des Etats-Unis.
Benim yarın mutlaka yemeğe gitmem gerekiyor, yemekte karşımda sevimli bir yüz görmek isterdim.
Je dois sortir dîner demain soir et je serais ravi d'avoir votre aimable visage en face de moi.
Denizi görmek isterdim. Hiç görmedim.
Je voudrais bien voir la mer, j'y suis jamais allé.
Bizi durdurmaya çalıştığını görmek isterdim, sen istemez miydin, Abe?
J'aimerais le voir nous empêcher d'y aller.
Ben de böyle bir şeyi görmek isterdim, Abe.
Ça m'amuserait aussi!
Ama görmek isterdim.
Non.