Götüreceğim traduction Français
4,486 traduction parallèle
Gece daha yeni başlıyor, seni köpek dövüşü izlemeye götüreceğim.
La soirée est jeune. On va aller voir un combat de chiens.
Yaralarının izin verdiği hızla onu eve götüreceğim. Hadi!
Je l'escorterai chez lui au rythme que ses blessures permettront.
Haklısın. Seni Fuddruckers'a götüreceğim.
Je t'emmène aux Fuddruckers.
Clizby, kendi tabağımı ve Highway Harry'nin yarım öğününü giderken yanımda götüreceğim.
Euh, Clizby, je vais prendre mon plat principal et ma moitié du repas de Highway Harry à emporter.
İlk kez giderken çocukları da götüreceğim oraya gitmeleri çok önemli.
Je vais emmener les enfants pour la première fois, parce qu'il est important qu'ils y aillent.
İlk kez giderken çocukları da götüreceğim oraya gitmeleri çok önemli.
Je vais y amener les enfants pour la première fois. C'est important qu'ils y aillent.
Kafasındaki biti çıkarır çıkarmaz, sizi atlı karıncaya götüreceğim.
Dès qu'on lui aura retiré les poux je vous emmène au manège.
Lydia'nın arabası hasarlı olduğu için onu okula ben götüreceğim.
J'ai promis à Lydia de la conduire.
Oraya kendim götüreceğim.
Je vais l'emmener moi-même là-bas.
Onu evine götüreceğim.
Je vais le ramener chez lui.
- O kızı babasına geri götüreceğim.
Ramener cette petite à son père.
Hayır, hayır, şimdi seni evine götüreceğim tamam mı?
Non, non, non, je te ramène chez toi tout de suite, d'accord?
Hayır, sizi oraya kendim götüreceğim.
Je vais vous emmener moi-même. - Quoi?
Seni bir yere götüreceğim.
Je t'emmène quelque pan.
Onu Pound Kasabası'na götüreceğim.
Bien, je vais l'amener directement dans mon lit. Ah!
Kayda geçirmek için merkeze götüreceğim.
Va prendre le descendre à la réservation, d'accord?
- Seni ben götüreceğim.
Je vais te conduire.
Paris'e kadar sizi, ben götüreceğim.
Je vous conduis à Paris.
Bunları Büyükelçi'ye götüreceğim.
Je vais apporter ceci à l'ambassadeur.
Yarın onu eve götüreceğim.
Demain, je vais passer chez elle la déposer.
Seni mağazaya götüreceğim.
Je vous ramène au magasin.
Genç bir kızım var yarın jinekologa götüreceğim ve sana söylüyorum...
- Norman... - Ne m'interrompt pas!
Kalırsanız, babama götüreceğim.
Si vous restez, je le rendrai à mon beau-père.
Hayır ben ikisini de götüreceğim.
Non, je garde les deux.
Aile İrtibat memuru bulduk onu Latimerlara götüreceğim.
On s'est débrouillé pour trouver un Agent de Liaison Familiale, Je vais l'emmener voir les Latimer.
İncelenmesi için Danny'nin bilgisayarını götüreceğim.
Je vais emporter l'ordinateur de Danny pour analyse.
Seni Jasjeet'e götüreceğim.
Je te ramènerai à Jasjeet.
Evlendikten sonra balayı için seni Paris'e götüreceğim.
Une fois mariés je t'emmènerai en lune de miel à Paris.
Ve bu hafta sonu da herkesi su parkına götüreceğim diyorsun.
Et ce week-end, parc aquatique.
Yarın yalnız başına bir gece kalmak üzere seni adaya götüreceğim.
Demain, je vais t'emmener sur l'île pour ton "solo".
Seni buradan götüreceğim.
Je vais te sortir de là.
Ben Ruth'u eve götüreceğim.
Je vais ramener Ruth.
Onu mağazaya geri götüreceğim.
Je vais le ramener au magasin.
Telefonu arabaya götüreceğim. Sonra hemen döneceğim.
Je cours jusqu'à la voiture et je reviens immédiatement.
Şükürler olsun, gırtlağında sorun yok. Ama yine de emin olmak için seni muayenehaneme götüreceğim.
Heureusement, aucune fracture du larynx, mais j'aimerais vous emmener au cabinet pour en être sûr.
Onu alıp götüreceğim.
Je le ramène avec moi.
Seni buradan götüreceğim.
Je ne peux pas. Je vais te sortir de là.
Bu gece onu alıp, götüreceğim.
Je viens le chercher ce soir.
- Bir şişe şarap götüreceğim, kadın daha çok şey söyleyebilir.
Je lui apporte une bouteille de vin, elle pourrait avoir bien plus à dire.
-... ve alıp götüreceğim. - Böyle mi?
Et l'écarter, comme ça?
Çocuk Gözcü'yü geleceğe ben götüreceğim Peter.
J'emmène l'enfant observateur dans le futur, Peter
Onu geleceğe ben götüreceğim.
Je l'emmène dans le futur.
Seni Kont Saint Germain'in locasına götüreceğim.
- Oui. Je t'emmène au Cercle.
Seni eve götüreceğim.
Je te ramène à la maison.
Ve "Seni kimsenin artık incitemeyeceği bir yere götüreceğim" der.
Et il dit : "Je vous emmène à un endroit où personne ne peut vous faire de mal."
Sizi onlara götüreceğim.
Je vais vous amener à eux.
Peki, tamam. Onu doktora götüreceğim ama söylüyorum sana Jen, o sadece aynı eski karısının yaptığı gibi ona el pençe divan duracak birisini istiyor.
D'accord, c'est bon, je vais l'emmener chez le médecin, mais je te le dis, Jen, il veut juste quelqu'un qui le serve sur un plateau comme le faisait son ex femme.
Seni eve götüreceğim.
- Je vous conduis chez vous.
Onu eve götüreceğim, kendi arsamıza gömeceğim.
Je vais la ramener à la maison. Elle sera enterrée sur notre terre.
Önce babama kahvalti götürecegim.
Ecole. Je dois d'abord ramener le petit-déjeuner à papa.
Haklısın. Bunu geri götüreceğim.
Tu as raison, papa.
götür 56
götür beni 46
götürün 170
götür beni buradan 40
götürün onu buradan 54
götür şunu 30
götür onu 81
götür onu buradan 45
götür onları 29
götürün onları 34
götür beni 46
götürün 170
götür beni buradan 40
götürün onu buradan 54
götür şunu 30
götür onu 81
götür onu buradan 45
götür onları 29
götürün onları 34