Hareket etti traduction Français
440 traduction parallèle
Şurada birileri hareket etti.
Quelqu'un a bougé, là-dedans.
Ama epey önümüzde hareket etti.
- Il est parti bien avant nous.
Zavallı, saf kız eve yaklaştığında da ağaç hareket etti ve onu kuyuya attı.
Et quand cette pauvre fille simple d'esprit s'est approchée de la maison, l'arbre a bougé et l'a jetée dans le puits.
Koskoca, siyah bir araç. Onu geçer geçmez hareket etti.
Une grosse voiture noire.
Ay hareket etti.
Ça s'est déplacé.
" Parşömen canlıymış gibi hareket etti.
" Le parchemin était comme vivant.
Balık durmaksızın yavaşça hareket etti ve durgun suda yavaşça gezindiler.
Le poisson continuait à aller et ils avançaient sur l'eau calme.
Onu kaldırdığım zaman, hareket etti.
Quand je l'ai ramassée, elle a bougé.
Hareket etti.
- Elle a bougé... - Oui.
Peki hareket etti mi?
A-t-il bougé?
Plyne bir kalleş gibi hareket etti. Ama kız onun hayatını zora soktu.
Plyne s'est conduit comme un salaud, mais elle lui mène la vie dure.
Ama Dev hareket etti.
Mais le Colosse a vraiment bougé.
Bak, ben ateş açtığımda hareket etti.
Ça a bougé quand j'ai tiré dessus.
- Hareket etti. - Elbette.
Il a bougé!
Elleri yavaş hareket etti ve yüzleri kızgın değildi.
Leurs... mains bougeaient lentement et leurs visages n'étaient pas féroces.
Ama Chuji biz çiftçiler için hayatını orta koyarken İki yüzlü Monji her iki taraf için de çıkarlarına göre hareket etti ve Chuji'yi öldürmeye çalıştı.
Sauf que Chuji, lui, risque sa vie pour défendre les paysans. Quant à Monji, il joue double jeu. Il cherche à arrêter Chuji.
Küçük bir taştı. Elimin altında hareket etti.
C'était une petite pierre qui a bougé sous ma main.
Biraz önce kendi başına hareket etti.
Il y a quelques instants, il a bougé sans que je le lui demande.
Yatay gitmek istediğindeyse, böyle hareket etti.
"Mais pourquoi tu glousses?" J'ai compris que je ne devais pas glousser.
Birden hareket etti ve ben sıçradım.
Puis tout à coup, il a bougé, et j'ai bondi.
Kendiliğinden hareket etti.
Il a bougé tout seul.
Spock, ona göre tek mantıklı şekilde hareket etti.
Spock a agi de la façon la plus logique qui s'offrait à lui.
"Teğmen Kirk olağanüstü bir cesaretle hareket etti."
"Le lieutenant Kirk a fait preuve d'un courage hors du commun."
Birkaç dakikanın daha önemi var mı? Şimdi ben bu açıklamayı yapıncaya dek, göktaşı buradan buraya hareket etti.
Pendant que je vous expliquais cela, l'astéroïde s'est déplacé de là, à là.
Hareket etti.
Ça y est, il est parti!
Çok fazla hareket etti. Kafasını yatağın kenarına vurdu.
Elle s'est débattue et s'est heurtée la tête au montant du lit.
- İşte, hareket etti.
- Là il a bougé.
Exeter treni iki dakika önce hareket etti efendim.
Parti il y a 2 minutes.
Ve birden sanki orman hareket etti.
J'ai regardé Birnam... et soudain, j'ai cru voir la forêt bouger.
Kamera hareket etti.
La caméra. Elle a bougé.
Otobüs te kötü. 2 saniye gecikerek hareket etti.
Le bus est parti... avec deux secondes de retard.
- Yani Chen tek başına mı hareket etti?
- Et Chen a agi seul? De quoi parlez-vous?
Bu rahibe ölmüştü ama... Hareket etti.
Cette nonne était morte, mais elle a bougé.
Bir sabah 9 : 00'da New York Kennedy Havaalanı'ndan hareket etti ve yerel saatle akşam 10 : 40'da Almanya'ya vardı.
Un jour a 9h00 du matin, Elle quitta l'aéroport Kennedy a New york, et arriva en Allemagne a 10h40. Heure locale.
Tren az önce hareket etti.
Le train vient de partir. Comment?
Niye bu kadar atak hareket etti anlayamadım.
Ce n'est pourtant pas un impulsif.
Kimse hareket etti mi bugün, biliyor musun?
Quelqu'un a-t-il bougé aujourd'hui, hein?
Ertesi gün Ilya Ilyich Viborg'e hareket etti.
Le lendemain Ilya Ilyitch déménagea au quartier de Vyborg.
Kanat muhafızları neden hareket etti?
Notre renfort?
"Hareket etti."
"Elle a bougé."
- Evet, hareket etti.
- Oui, elle a bougé.
- Kim hareket etti?
- Qui a bougé?
Otobüs hareket etti.
Maintenant, ce bus-là.
Hareket etti.
II bouge.
- Hareket etti!
Il bouge!
İklime uygun giyinmemişse de işçiler onu sıcak bir biçimde karşıladı. Sonra Bay McDonald'la son görüşmesi için güneye hareket etti.
Il n'était pas vêtu pour le climat du Nord... mais il a été accueilli avec chaleur... avant d'avoir... une dernière entrevue avec M. MacDonald.
Yolculuk, kardan büyük ve yumuşak halı boyunca devam etti. Bu arada asırlık çanlar da kutsal Rus hanedanının delilik seviyesini düşürmek için Kremlin'e doğru hareket eden yeni kişinin haberini sabırsızca bekleyen köylülere mesajı iletiyorlardı.
Le voyage se poursuivait sur un épais tapis de neige tandis que les cloches annonçaient au peuple qu'un sang nouveau allait tempérer la folie de la dynastie russe.
Auckland, Yeni Zelanda'dan bir çiftçi, bu kez kuzeydoğuya hareket eden yanmakta olan bir nesneyi rapor etti.
Un fermier d'Okland, Nouvelle-Zélande, a remarqué un étrange objet volant, qui cette fois se dirigait vers le nord - est.
Askeri birlikler bölgeye hareket etti.
Un convoi armé part à l'attaque avec une cargaison de bournifles.
İçeride birisi hareket etti! Bu belki de o.
Quelqu'un a bougé.
Aslında ilk tank durdu, sonra tüm ordu durdu. Ama sonra tank devam etti ve büyük babam hareket edemedi... Tank üstünden geçerek, kafasını kopardı.
Le premier tank s'arrêta effectivement, puis toute l'armée s'arrêta, mais comme Grand-Papa ne bougeait pas le tank roula sur lui et lui coupa la tête.
etti 29
ettim 71
ettin 18
hareket 82
harekete geç 30
hareketli 18
hareket etme 223
hareket et 117
hareketlerine dikkat et 20
hareket ediyor 87
ettim 71
ettin 18
hareket 82
harekete geç 30
hareketli 18
hareket etme 223
hareket et 117
hareketlerine dikkat et 20
hareket ediyor 87