Hayatından traduction Français
3,955 traduction parallèle
Hayatından endişeleniyordum!
J'avais peur pour ta vie.
Konu kardeşinin hayatından çıkmasına izin vermekle mi ilgili?
Est-ce que ça concerne ce que j'ai dit, à propos de laisser votre soeur s'éloigner?
Yates, ailesini hayatından çıkarmamanın bir yolunu bulmuş galiba.
On dirait que Yates a trouvé un moyen de garder sa famille dans sa vie.
Şimdi kendimi, onun hayatından çıkarmalıyım.
Maintenant il faut que je m'efface de sa vie.
Hepsi çok hoş ve hayatından çıkarması çok kolay.
Tout ça est très beau. Et très facile à faire disparaître de ta vie.
Şimdi bu üzgün ruhları anarşi hayatından ve açlıktan ve sırf doğum için yapılan seksten kurtarmaya.
Maintenant pour sauver ces âmes perdues d'une vie d'anarchie, de famine et de sexe pour la procréation.
Senin hayatından örnek alacağım bir şey söyle o zaman.
Donne moi juste un aspect de ta vie que je devrais copier.
- Bence aşk hayatından dolayı.
Je crois que c'est sa vie amoureuse. Je ne sais pas.
Onu eski sıkıcı hayatından kurtardım. Ama eski hayatı sürekli geri çağırıyor.
Je l'ai sauvé de son ancienne vie, mais il continue d'appeler.
Beni sevmediğini söyle ve ben de hayatından çıkıp gideyim. Hank...
Dis moi que tu ne m'aimes pas, et je partirais.
Tüm hayatından vazgeçmek zorunda kaldı.
Elle a dû abandonner sa vie entière.
Ya da belki senden hayatından kati olarak çıkmanı istedi.
Peut-être qu'Holly a résisté. Elle voulait que vous la lâchiez, une fois pour toutes.
Hayatından bu temel şeyi çıkartırsan... Geriye ne...
Quand on enlève ça, les choses fondamentales, et whoa...
Hırsızımız hayatından fazlasını kurtarıp kaçmış.
Notre voleur s'en est sorti avec plus que sa vie.
Bize onun aşk hayatından anlat!
Parlez-nous de sa vie amoureuse!
Hiç kimsenin hayatı milyonlarca Amerikalı'nın hayatından üstün değildir.
Aucune vie n'est plus importante que la sécurité de millions d'Américains.
Hayatından çıkacak o zaman.
VANOZZA : Elle sera donc bannie de ta vie?
O zamanki hayatından herhangi bir bilgi kanıtları nereye sakladığını bulmamıza yardım edebilir.
Et bien, n'importe quel aperçu de sa vie à ce moment pourrait nous aider à isoler l'endroit où elle cache les preuves.
"İhtiyacın olan yardımı alamazsan seni benim ve sağlıklı bir ortama muhtaç torunum Hymie'nin hayatından çıkarmak zorunda kalacağım."
"Si tu n'acceptes pas l'aide qu'il te faut, " je devrai te virer de ma vie " et de celle de mon petit-fils, Hymie,
- 11 yıl. Bir adam 11 yıl boyunca hayatının bir parçası ve sonra kim bilir ne zamana kadar hayatından çıkıyor.
Un mec est dans votre vie pendant 11 ans, et maintenant il est parti pour qui sait combien de temps.
Neden kendi hayatından esinlenmiyorsun? Erin seni terk etti ya.
Pourquoi tu t'inspires pas de ta vie?
Daha önce hiç umursamadığın Joey'in hayatından endişelenme vakti şimdi.
Maintenant, tu dois t'inquiéter pour la vie de Joey puisque tu l'as tant négligée plus tôt.
Beni kendi hayatından çıkarabilirsin ama onun hayatından çıkaramazsın.
Tu peux me tenir à l'écart de ta vie, mais pas de la sienne.
Hayatımızı adı bir üreme organından sonra gelen bir adama mı bağlayacağız?
Nous reposons nos vies sur les écrits d'un homme qui porte un nom de parties génitales.
Vali. Hâlâ hayatına kavuşabilirsin. Veya en azından deneyebilirsin.
Vous pouvez encore sauver votre vie, ou au moins essayer.
Onun hayatını kurtardığından.
Pour lui avoir sauvé la vie.
- Özel hayat yazılımın. Bilgi hırsızlığından nasıl koruyor?
- Ton logiciel de sécurité, comment ça te protège du piratage?
Bu buluşma, hayatımın en acayip olaylarından biri oldu.
Et ce fut l'un des plus étranges moments de ma vie.
Mnemotekni teorisine göre insanlar hayatında gördüğü bütün görsel bilgileri aklından tutuyor.
Il a y a une théorie à propos des mnemotechniques qui affirme que l'esprit humain retient toute information visuelle acquise durant la vie.
Seçilmen için tek yapman gereken kendin olmak,... iş hayatındaki başarından bahsetmek ve 1992'deki maçta yaptığın sayı vuruşuyla ilgili o güzel hikayeyi anlatmak.
Tout ce que tu as à faire pour être élu est d'être toi-même parle du succès de ton entreprise et raconte cette belle histoire à propos du coup de circuit que tu as frappé au All-Star game de'92.
Çünkü bu sabah onu, Rebekah'nın yatağından gizlice sıvışmaya çalışırken yakaladım bu da hayatına devam ettiğini aklıma getirdi.
Car je l'ai surpris se faufilant de la chambre de Rebekah ce matin, ce qui suggère qu'il est passé à autre chose.
Arkadaşın hayatının en zor seçimini yapmak zorunda kalacak. Ve sonuçlarından çevresindeki herkes etkilenecek.
Ton ami affrontera le choix le plus difficile de sa vie, et quiconque se trouvera dans son ombre en partagera les conséquences.
Frank, hayatında birisinin olmasından o kadar mutluydu ki ne yaptığımı umursamadı.
Il s'avère que Frank était si heureux d'avoir quelqu'un dans sa vie, qu'il se fichait de ce que je faisais.
Seçim kampanyasına Las Vegas'ta mola vermiştik. Onu poker masasından kaldırmak için hayatımın en zor pazarlığını yaptığımı söyleyebilirim.
On a fait un meeting de campagne à Vegas, et je peux attester que l'éloigner d'une table de poker fut la négociation la plus difficile que j'ai eu à mener!
Hayatım Tasarov adından kaçınmakla geçti.
Toute ma vie, j'ai dû fuir le nom des Tasaraov.
Hayatının son anlarında aklından geçen bu mu? Sen sordun, evlat.
C'est à ça que tu penses dans les derniers instants de ta vie?
o her gün hayatını tehlikeye atıyor diye Şehir ona en azından temiz bir kıç borçluymuş.
Il dit qu'il risque sa vie tous les jours, la ville lui doit donc des fesses propres.
- İyi. Ama hayatımızda sadece yurtdışı seyahati, geç uyumak ve gurme yiyecekler tarafından doldurulabilecek bir boşluk açıyorsunuz.
Bien, vous allez laisser un vide, et nous ne pourrons le surmonter que si on voyage, on se couche tard, et si on mange des repas de gourmet.
Yavrusunun hayatı, Kongo'nun... yağmur ormanlarından gelecek canlılara bağlı.
La vie de l'oisillon dépend de l'arrivée de créatures des lointaines forêts tropicales du Congo.
Kaplumbağa, kelebek ve pelikanlar gibi... kral balıklarının hayatı da... Agulhas akıntısından etkileniyor.
La vie des carangues, comme celle des tortues, des papillons et des pélicans, est influencée par le courant des Aiguilles.
İstediğini yapamamana üzüldüm. Ama iyi tarafından bakarsak kadın ölmüş ve sen de hayatına devam edebilrsin.
Bon, je suis désolé que vous ne soyez pas arrivée à vos fins, mais, regardez les choses du bon côté, elle est morte et vous pouvez passer à autre chose.
Hayatının geri kalanından bahsediyoruz.
Il est question du reste de votre vie.
İçine kapanık geçen koca bir ömrün ardından gerçek doğasına kavuşan hayatının ortalarında cesur bir adam ve bir takım önemli medeni hakların savunusucu olduğunu kabullenmiş kişi.
C'est le conte d'une vie passée dans un placard, d'un brave quarantenaire fier de sa vrai nature, et la reconnaissance qu'il est un paratonnerre pour une question vitale des droits civiques.
Burada birinin hayatından bahsediyoruz.
On parle de la vie d'une personne.
Bunların hayat ağacının fidanından doğduğunu söylerler. Çok güzeller.
On dit qu'ils sont nés de jeunes pousses provenant de l'arbre de la vie.
50 milyon, yeni hayatı için altından bir bilet.
50 millions. Il y a de quoi faire.
Hayatımın geri kalanını polis memurları tarafından etrafta izlenerek geçirmeyeceğim.
Je ne vais pas passer le reste de ma vie à être suivie par des policiers.
Neden biliyor musun? Çünkü Christopher diye biri yok lan. En azından senin hayatında.
Parce que Christopher n'existe pas, du moins pas dans ta vie.
Cinayetten en az 20 yıl hüküm giyip de hayatını mahvetme. Şu teklifi kabul et ve bütün her şeyi kaçırmak yerine 6 yıl ile kurtul ve en azından çocuğunun okulu bitirdiğini gör.
Une vie avec au moins 20 ans pour meurtre, ou vous signez l'offre, prenez 6 ans et voyez votre fils finir ses études, au lieu de tout rater.
Ama hayatının kalanını askeri mahkumiyet ve tecavüze elverişli oda arkadaşlarıyla geçirmeni sağlamayacağından da emin olurum.
Mais je m'assurerai aussi que tu passes le reste de ton temps entre l'isolement et tes compagnons de cellule violeurs.
Lisedeyken bir kız tarafından terkedilmiştim. Yaralarımı yaladım, kendimi animeye verdim ve hayatıma devam ettim.
J'ai été jeté par une jeune fille au lycée, j'ai léché mes blessures, j'ai trouvé la voie dans un dessin animé et j'ai avancé.
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat çok kısa 40
hayatımda ilk kez 38
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat çok kısa 40
hayatımda ilk kez 38