English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ H ] / Hesabınız

Hesabınız traduction Français

647 traduction parallèle
- Hesabınız Baron.
- Votre note, M. le baron.
- Hesabınız efendim.
- Votre addition, monsieur.
Çek hesabınız hakkında. Sorun ne?
Au sujet de votre compte.
- Hesabınızı kapatmıyorsunuz, değil mi?
Vous n'allez pas fermer votre compte avec nous, n'est-ce pas?
Hesabınız, efendim.
L'addition, monsieur.
- Hesabınız, efendim.
- L'addition...
Burada oteldeki hesabınız çok birikti. Toplam 6356 frank.
Votre note d'hôtel, capitaine... 6356 F...
Artık, hesabınızı ödemeyecekmiş.
Il ne paiera plus pour vous.
"Madame, isteğiniz üzere size 60,000 franc gönderiyor ve böylece bankadaki hesabınızı kapatıyoruz."
Ci-joint les 60.000 francs que vous avez demandés. Cette transaction résilie votre compte à notre banque.
Pekala bay Richards, alacağınız altın bankaya ulaşır ulaşmaz her zamanki gibi hesabınıza geçecek
M. Richards, votre dépôt vous sera crédité comme à l'accoutumée.
Bay Richards. Paranız her zamanki gibi hesabınıza yatırılacak... Altınlar bankaya ulaşır ulaşmaz.
M. Richards, votre dépôt vous sera crédité comme d'habitude quand l'or sera en banque.
Hesabınızdan yemeği çıkarmadığınıza da pişman olacaksınız.
En ce moment, oui. Un jour, vous regretterez d'avoir compté ce repas.
- Oui, monsieur. Hesabınız hazır.
Votre note est prête.
Hesabınızı şimdi kapatabilir misiniz?
Pourriez-vous régler votre note maintenant?
EFAC'taki hesabınızın blokajını kaldırmak için dilekçe.
Voila pour debloquer.. .. votre compte EFAC. Oui.
- Hesabınız limiti aştı. - Julian.
Il n'y a plus de place.
Bizde hesabınız var mıydı?
Vous avez un compte chez nous?
- Hesabınız, efendim. - Bir şampanya daha.
Une autre bouteille de champagne.
Israr etmiş olmayayım ama çeki bozdurmayıp Londra hesabınıza yatırmanız ihtiyatlı olacaktır.
J'insiste. Il serait plus prudent de déposer ce chèque à la banque, à Londres.
Ayrıca ek olarak yeni şirketinizde ana kar payı özel banka hesabınıza sınırsız girme hakkı üç çocuğunuzun rehine olarak kasalarımıza konması ve herhangi bir personelimizin normal görevi sırasında size karşı yapabileceği bir zimmete geçirme olayına karşı tarafınızdan tam yasal teminat.
Nous aurons de plus une participation majoritaire dans votre société, libre accès à votre compte en banque et aux dépôts dans votre coffre, vos trois enfants en otage et une indemnité contre tout détournement de vos biens par un de nos employés dans l'exercice de ses fonctions.
Burada hesabınız var mı Bay Pennis?
Vous avez un compte ici? Non.
Size 400 Bay Jameson. Hesabınız tamam.
400 pour vous, M. Jameson.
Manuel, "Hesabınızı getireyim."
"Votre Valise".
Hesabınızı hetireyim.
Botre Balise.
Manuel... "Bir saniye lütfen. Hesabınızı getireyim."
Un instant, je vais chercher votre valise.
"Hesabınızı getireyim." Si?
Je vais chercher votre valise.
Bay Powell, hesabınız oldukça kabarmış.
M, powell, vous avez une note importante chez nous,
Siz oğlanlar hesabınızı nakit olarak mı ödüyorsunuz burada?
Vous réglez comptant ici?
Eminim Verdi'nin aşina melodileri bu gece kulaklarınızı dolduracak... Bayan Claypool'un banka hesabı da muhtemelen yarın sabah dolacak.
La musique de Verdi nous reviendra ce soir et le chèque reviendra peut-être demain.
Son iki aydır bana ücretimi vermemenize gücenmedim. Ama banka hesabımı sizinle paylaşma fikri... hayatımın birikiminin yarısını almanız... benim için çok fazla efendim.
Je ne me plains pas de ne pas être payé depuis deux mois, mais diviser en deux mon compte en banque et partager mes économies avec vous, ça jamais.
Her dakikanın hesabını yapıp iş çıkarmalıyız yakında tepeliklere varacağız ve her tür sorunla karşılaşabiliriz.
Une fois aux collines, on risque d'avoir des ennuis.
Haydi gel servi boylum. Seninle bir hesabımız var.
Venez, Slim, on n'a pas fini.
Thelma'ya yazdığımız. Hesabını kapatmış ve adres bırakmamış.
Elle a retiré tout son argent, sans laisser d'adresse.
Thorley'e yaptıklarınızın hesabını sormak için buradayım.
Je suis venu pour ce que vous avez fait à Thorley.
Hesabı alır mısınız?
Vous ne voulez pas être payé?
Hesabı görmek için nerede buluşacağınızı söyledi?
Où devait avoir lieu ta paye?
Çavuşum geçen gün Wales tamirhanesinde soruşturma yaparken geçenlerde orada 60 küsur sterlinlik bir hesabı kapattığınızı öğrenmiş.
On a enquêté à votre garage l'autre jour... Il paraît que vous avez réglé une facture... de plus de 60 livres.
Otel odalarında yalnız yaşayıp, pazarları konserlere gidecek ve bazı kalın kafalı iş adamları hesabına çalışacaksın.
Pour vivre seule à l'hôtel, aller au concert le dimanche, et travailler pour un homme d'affaire assommant.
- Bu olayı kimin hesabına yazacaksınız?
- Pour qui enquêtez-vous?
Eninde sonunda, son hesabımızı vermek için Yaratanın karşısına çıkacağız.
À la fin, nous serons présentés au Créateur pour notre jugement.
Lütfen şu miktarı yeni hesabıma yatırır mısınız?
Voulez-vous bien déposer ce chèque sur mon nouveau compte?
Klanınızın hesabına eklerim. Teşekkür ederim.
Le compte du fief de Tosa, entendu.
Kocanızın hesabını müşterek hesaba çevirmek yeterli olur.
Il suffit que... des comptes de votre mari, nous fassions un compte commun.
Tanrısal sözleri ciddiye alır mısınız yaptıklarınızın hesabını vermeyi göze alır mısınız sizin gibiler, öte dünyada?
Ou tiendrez-vous compte de la Parole divine... et songerez-vous aux châtiments... qui attendent les pécheurs impénitents dans l'autre monde?
Mattei'nin hareketleri, onun tarafından davet edilmiş Fransız Gizli Servisi hesabına çalışan, ona yakın biri tarafından önceden bildirilmişti.
Une personne de l'entourage de Mattei, à chaque fois, en qui il avait confiance, venait rapporter à un agent des services secrets français
Ya da yıldız... muhteşem bir filmde Sir Roger'ın hesabına yıldız olmaya.
Ou être la vedette d'un film somptueux aux frais de Sir Roger?
Diyelim ki ben sadece orada oturdum ya da biz oturduk ve kızın hesabı kesişini izledik.
Imaginons que je sois resté là... ou que nous soyons restés à la regarder crever.
Eğer başarısız olursan, ki Harrod'daki hesabını iptal ettirmekten ya da kışları Jamaika'da geçirmesine gücünün yetmemesinden bahsediyorum anında kürkçü dükkânına, yani bana geri döner.
Si vous lui manquez, en lui supprimant son compte chez Dior... Et en ne l'emmenant pas l'hiver à la Jamaïque, Elle me reviendra en me demandant de l'aide.
"Allah'ın huzuruna çıktığınızda, günahlarınızın da, sevaplarınızın da hesabını vereceksiniz"
Vous rencontrerez Dieu et il vous demandera des comptes sur vos actes.
Bir mahzuru yoksa belboyu uyandırsanız. Kendim rahatsız etmek istemem. Uyandırıp taksiye yollayın, taksi ücretini de verin miktarı hesabıma işlersiniz.
Réveillez le chasseur, envoyez-le dehors régler la course et mettez-le sur cette note,
Evet? Açık hesabınız var mı?
Vous mettez ça sur le compte?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]