Hey babalık traduction Français
56 traduction parallèle
Hey babalık, yemek yerken bu kadar kanlı şeyler anlatma.
J'aimerais qu'on ne parle pas de sang pendant qu'on mange.
Hey babalık, burada Çin usulü balık veya et var mıdır?
Hé, l'ancêtre, le chop suey est bon, ici?
- Hey babalık, tekerlekli sandalyen nerede?
Grand-père! Et ton fauteuil roulant?
Hey Babalık, bana bir bira daha versene.
Hé Pops, donne-moi une de tes bières.
Hey babalık, sen evine dönsene.
Hé! Pourquoi rentres-tu pas chez toi?
Hey babalık, baksana.
Hé, grand-pére, regarde.
Hey babalık, bu iş için biraz yaşlı değil misin?
Eh, papi, t'es pas un peu trop vieux pour ce genre de chose?
Hey babalık, Jimmy Doyle sen misin?
Êtes-vous Jimmy Doyle?
Hey babalık. Buralara yolun mu düştü?
Hé le vieux, t'es de passage?
- Hey babalık...
Je suis ton père.
Hey babalık baksana büyük kardeşim, sanırım sol tarafa da bir delik açacağım.
Hé vieil homme... Écoute grand frère, je pense que je devrais faire un trou dans la gauche, ça en jetterait un max.
Hey babalık, şu vergi iadesi geldi mi?
Pop! Est-ce que le rabais arrive?
Hey babalık! Şu parayı Dallasa yatır.
Mets ça pour moi sur l'équipe de Dallas.
- Hey babalık.
- Yo, papa.
Hey babalık?
Hé, papy?
Hey babalık.
Salut tonton.
Hey, babalık...
Écoute.
Hey, neşelen babalık.
Hé, du cran, vieux!
Hey, babalık!
- Eh bien, il va en sortir!
Hey, babalık, Sam Bowden nerede takılıyor?
Eh papa, où se trouve donc Sam Bowden?
Hey dur bir dakika. Şaka yapmayı bırak, babalık.
Hé, la plaisanterie a assez duré, vieux.
- Hey, babalık.
- Pop?
Hey, beklesene. Hey, babalık bekle biraz.
Arrêtez, Hé, mec,
- Hey, babalık, n'aber?
Eh, mon frère, reste cool!
Hey, o kadar önemli değil babalık.
Y a pas de souci, papa.
Hey, babalık.
- Hey, papa.
Hey, çak bakalım babalık.
salut, vieux, tope là.
Hey, babalık, emeklilik yıllarını geçirecek daha iyi bir yer bulamadın mı?
Hé, papy, tu n'as rien de mieux à faire de tes vieux jours?
Hey, babalık!
Eh, l'ancien!
Hey, babalık, her birine vurmam gerektiğini söyleme sakın.
Ne me dis pas qu'iI faut que je frappe à chaque fois.
Hey! Yüz iki yaşında olmak nasıl babalık?
Tu devrais bouger ton cul et me faire une tarte.
- N'aber babalık? - Hey. T-Bone!
- Salut, la citrouille!
Hey, babalık, uyansana.
Hé, Pops.
- Hey, buna babalık diyorlar.
- Je suis ton père!
Hey, babalık, buraya gel.
Hé mon chien, viens ici.
- Hey, babalık, gelip şuna bir bakmak ister misin?
- Papa, tu viens voir?
Hey Elise. Babalık'a söyle, onu kesin arayacağız, tamam mı?
Élise, dis à Big Daddy qu'on l'appellera, d'accord?
Hey, Babalık, çöp kamyonunu gördünmü?
L'ancien, tu as vu quelqu'un se servir du téléphone?
Hey, babalık, bunu ödünç almalıyım.
Hé mec, j'ai besoin de t'emprunter ça.
- Hey, babalık.
Oh! Oh! Papy.
Hey, babalık.
Hé, papa.
Hey, babalık! Hissediyor musun?
Hé, mon vieux, tu le sens?
Hey, babalık, sana bir soru sorabilir miyim?
Tu permets une question?
Hey, babalık. Görmek zorunda kaldığın içi üzgünüm.
Salut, Poppa, désolée que t'aies vu ça.
Hey, şunu da tazele babalık.
Apporte des nachos. Et mon verre est vide.
Hey, babalık, yemek karşılığı senin için işimiz var. - Öyle mi?
On a du boulot pour toi contre de la nourriture.
Hey, babalık!
Petit père!
Neden o yapınca bir şey demiyorsunuz? Hey, hey. Babalık vazifesi zamanı.
- Il a le droit de le faire, lui?
Artie, babalık!
Hey Artie, vieux haricot!
Hey, babalık...
Papa!
Hey, babalık!
"Papa!"
babalık 276
hey billy 16
hey bebek 17
hey baba 40
hey baksana 18
hey bayan 37
hey bak 33
hey bebeğim 26
hey beyler 25
hey bir dakika 23
hey billy 16
hey bebek 17
hey baba 40
hey baksana 18
hey bayan 37
hey bak 33
hey bebeğim 26
hey beyler 25
hey bir dakika 23