Karışsa traduction Français
105 traduction parallèle
Jack, karışsa bile beni tanıyamazdı.
Jack ne me reconnaîtrait même pas.
bu yüzden doğruyu söylemeliyim, ödüm bokuma karışsa bile, tıpkı sana olduğu gibi.
Et je continuerai à dire la vérité, même si ça me fout les jetons autant qu'à toi.
Şey, ne zaman kafam karışsa hemen donumu kontrol ederim.
Quand je ne sais plus, je n'ai qu'à regarder dans mon caleçon.
Kuralları çiğnese, kavgaya karışsa, her şeyini incelerdik.
S'il avait enfreint des règles ou s'il s'était battu, on aurait vérifié.
Ne zaman işin içine para ve mülk karışsa bir... - Kurnaz, bilgili borsa simsarı mı?
dès qu'il s'agit d'argent, tu deviens... un redoutable négociateur?
Bir yırtıcının algı imgesiyle yanlışlıkla bir insanınki ya da tam tersi, karışsa kötü bir adaptasyon olurdu.
Il serait inadapté que l'image perçue d'un prédateur... soit confondue avec son souvenir, et vice versa.
Kafam karıştı. Ne zaman kafam karışsa, insanlar acı çekiyor!
Je comprends plus et ça va faire mal!
İşler ne kadar karışsa da... ne kadar tatsız şeyler olsa da... bunlara daima olduğu gibi beraber gireceğiz.
Quels que soient les horreurs et les désordres qui nous attendent, toi et moi on y va ensemble, comme d'habitude.
Kafam karışsa, garipleşsem, bunaltıcı bir hâl alsam bile, değil mi?
étrange et horrible.
Çok az miktarda alkolle bile karışsa, insanı bayıltır.
Si on le mélange avec un peu d'alcool, ça aurait pu les assommer complètement.
Avusturya tarihe karışsa, kimse fark etmez.
Si l'Autriche disparaissait, personne ne le verrait.
Biliyor musun, ne zaman işler karışsa kafamı toplamam gerekse buraya gelirim. Burası bana huzur veriyor.
Quand ça tangue et que je dois réfléchir, je viens ici et je me sens en paix.
Arka kapıyı kilitledik eğer dışarı çıkmışsa bir kaç varil benzin ve tonlarca kar kazmalı.
S'il veut sortir par la porte de derrière... il devra transpercer des barils et deux tonnes de neige.
Eğer yanlış yapmışsa, kokusu çıkar.
S'il est ripou, ça se verra.
Bu yuvadan yeni kraliçe karıncalar çıkmışsa... bütün Amerikan şehirleri tehlikede olabilir.
Si de nouvelles reines s'échappaient... d'autres villes américaines seraient menacées.
Kardeşin bu cinayete karışmışsa sanırım bu senin için hiç kolay olmayacak.
Ce sera dur si votre frère est dans le coup.
Bir kadın geriye anılar ve manşonundan başka bir şey bırakmamışsa erkek için katlanılması zor bir durum ortaya çıkar.
C'est pitié qu'une femme ne laisse à un homme que des souvenirs et un manchon.
Şu Alman tarafından yoldan çıkarılmışsa bile, o zeki ve pratik bir çocuktur.
même avec l'aide de... cet allemand. C'est un enfant doué de sens pratique.
İyi masaları kalmamışsa başka bir şey ayarla. "Atlantic Overseas" kar-zarar tablosunu istiyorum. ZBB ve PBB raporları da istiyorum Ken.
J'ai besoin des BEP sur Atlantic Overseas, et des derniers ZBB et PBB.
Eğer gemi kayıtları karıştırılmışsa, ışınlama kayıtlarına da aynısını yapılmış olabilir.
Si les archives du navire ont été modifiées, le téléporteur a pu être manipulé.
Dünyada 5 tane ya da daha az kalmışsa, yarım milyona dek çıkar.
Pour la fin d'une espèce... ça monte à un demi-million.
Atmosfer bileşimi yanlışsa giysiyi çıkarır çıkarmaz ölür. İdeal yoğunluğa yaklaşıyoruz.
Si l'athmosphère n'est pas bonne, nous le tuerons dès que nous ouvrirons cette combinaison.
Çocuk bir cinayete karışmışsa özel küçük boy bir elektrikli sandalye var.
Et si un môme est mouillé dans un meurtre... ils ont une petite... chaise électrique pour enfant.
Olaya karışmışsa çocuk suçları kapsamına girer.
La participation à un suicide serait un acte de délinquance.
John, aklı karışmışsa, dikkati dağılmışsa bir şansımız olabilir. Küçük de olsa- -
Même si le vaisseau est désorienté, on n'a que très peu de chances...
Lisa, bir şeyi atlıyorsan ya da gerçeği saklıyorsan,... ve eğer Jason da bu işe karışmışsa, sen de uzun bir süre alıkonabilirsin.
Lisa, si vous ne nous racontez pas tout, vous pourriez être accusée de complicité si Jason était coupable.
İşin içine fiziksel saldırı karışmışsa, fazlası vardır. Saldırı değildi.
Embrasser n'est pas attaquer!
Eğer bir mutant işe karışmışsa...
Si c'est un transgénique...
Bir mahkum başka bir mahkumun cinayetine karışmışsa... yargılanma hakkı vardır.
Tout prisonnier accusé de crime contre un autre prisonnier... a droit à un jugement.
Hele aklın da fazla karışmışsa.
La mise au point de la loi, pas son exécution.
Karışmışsa değil, uçup gitmişse.
Et alors, mon cher, et alors.
- Diğer boyutlardan başka kitapları da gözden geçirmeliyiz, peki ya canavardan bahseden bölümler bir şekilde hepsinden çıkarılmışsa?
- On vérifiera dans d'autres livres... d'autres dimensions, mais et s'il y avait d'autres références à la Bête... qui auraient été supprimées à un moment donné?
Eğer bir şey arasına karışmışsa, hemen iade ederiz ama aradığınız biz değiliz bence.
Si on pris quelque chose par erreur, nous le rendrons. Laissez-moi vérifier.
Eğer çocuklarınız bu işe karışmışsa, ne yaptıklarını bilmek zorundayız.
Si vos fils sont impliqués, on veut savoir ce qu'ils faisaient.
Yangın kasten çıkarılmamışsa mantıklı olabilir.
Sauf si l'incendie était accidentel.
Ama olaya karışmışsa buna aldırmamak gerekir, değil mi?
Mais si il est impliqué, ce n'est pas grave, hein?
Koç sezon boyunca kural ihlali, atılma, görevi kötüye... ... kullanma gibi bir olaya karışmamışsa...
Si le coach termine la saison sans infractions, éjections, mauvaise conduite et cetera...
Ne zaman dağda kaymak konusu açılsa, bana hep dinle derler. Arkadaşın karın altında kalmışsa uğraşman ve onu bulman gerek.
Chaque fois qu'on m'a parlé de la montagne, on a dit : "Écoute... même si ton ami est enseveli, tu as encore le temps de le trouver."
Çünkü, eğer Lucinda Shay cinayetine karışmışsa, kendisinin tehlikede olmadığını biliyordur, değil mi?
Parce que s'il est impliqué dans le meurtre de Lucinda Shay, le gars sait qu'il n'est pas en danger, exact?
Pekala, eğer nüfusa karışmışsa, labaratuar dışında ölümlere sebebiyet veriyorsa, acilen bir aşı üretilmelidir.
- Mais? Il est dans la population en-dehors du labo, prenant des vies, aussi, l'euphorie de créer un vaccin est très présente.
Aklımda doğru kalmışsa köpek gücünü artırmak için meteor taşını steroidle karıştırıyorlardı.
Si je me souviens bien, ils mélangeaient des météorites à un stéroïde pour développer la force canine.
Eğer aralarına karışmamışsa. Gidelim.
A moins qu'il ne soit parmi eux.
California'daki herhangi bir Iraklı bu davaya karışmışsa bilmeliyiz sava suçu kanıtları, kovuşturmadan kaçanlar, bu tip şeyler, tamam mı?
Il faut savoir si des Irakiens aux USA sont liés à l'une de ses affaires, témoins de crimes de guerre, fugitifs, ce genre de choses, ok?
Artı, çok hayat dolu gerçek bir penise sahibim, eğer kafan karışmışsa.
En plus, j'ai en ma possession un gode très ressemblant, au cas où vous voudriez des trucs spéciaux.
Karısı onu bırakmışsa bile bu resmi olmamış.
Si sa femme l'a quitté, ce n'est pas officiel.
Karısı, her ne kadar mutlularmış gibi görünmeye çalışsa da.
Même si elle essaie de faire comme s'ils étaient heureux.
Jem Hearne'ün kolu kırırlmışsa... Karısı da yok, akrabası da.
Si le bras de Jem Hearne est coupé, il ne pourra pas avoir de femme ni de personnes à charge.
Ya kafaları karışmışsa, ya kasıtlı olarak tepki veremeyecek kadar meşgul bırakılmışlarsa?
Et s'ils étaient si déconcertés, et avaient délibérément été si déconcertés, qu'ils ne pouvaient pas répondre?
Shawn, kafan karışmışsa diye söylüyorum "kapalı" demek, "yaklaşmayın, uzaklaşın" demek.
"Fermé" signifie "Allez-vous-en." "N'approchez pas."
- Eğer kafam çok karışmışsa.
- Ou ça, si je cherchais ma voie.
Bir mücadele veriyorsa veya kafası karışmışsa bu nasıl beni ilgilendirmez?
- Si elle est confuse et troublée à propos de quelque chose, comment ça pourrait ne pas être mes affaires?