Kaybetti traduction Français
5,251 traduction parallèle
Dün hastanede hayatını kaybetti.
Il est mort à l'hôpital hier.
* Kaybetti. * * Akimoto Ichika, Roku Eij, Maeda Kotaro ve Takahata Shun. *
tu es out.
Earl Ragnar bana verdiği muazzez sözünü tutmadı ve bu nedenle, bizim yasalarımıza göre, burayı yönetme hakkını kaybetti.
Le jarl Ragnar a brisé la promesse qu'il m'avait faite et par conséquent, par nos lois, il a perdu le droit de souveraineté.
Lekelendi bu yüzden de benzersiz cazibesini kaybetti.
Ça a été terni, et a donc perdu son unique attrait.
Baba sana eğlenceli bir zaman yaşatmak istedi ama anahtarları kaybetti ve yüzüne gözüne bulaştırdı. Gidip en büyük kayayı bulalım da arabanın camını kıralım.
Papa voulait te faire passer un bon moment, mais c'est raté et j'ai perdu les clés alors trouvons la plus grosse pierre et allons casser la vitre de la voiture.
- Ama Sarah Manning ile yolunu kaybetti.
- Mais il s'est égaré avec Sarah Manning.
Eli mahvoldu ve tüm bunları kaybetti.
Sa main était cassée et il a perdu tout ça.
Ama bebeği kaybetti.
Mais elle a perdu le bébé alors...
- Evet ama bebeği kaybetti.
Oui, mais elle a perdu le bébé.
Çok kan kaybetti.
Il a perdu beaucoup de sang.
Bay Callaghan güvensizlik oylamasını bir oyla kaybetti ve 3 Mayıs için genel seçim istedi.
M. Callaghan a perdu le vote de destitution d'un simple vote et a prévu l'élection générale pour le 3 Mai.
Senin dostun ne kaybetti?
Pourquoi ton ami semble si perdu?
Jake kazandı, Amy kaybetti.
Jake gagne, Amy perd.
Bu yüzden hayatını kaybetti... Evimiz... Onurumuz...
C'est pour ça qu'il a joué sa vie... notre maison... notre honneur... ton avenir...
Anlaşmanın daha mürekkebi kurumadan kokainimi kaybetti. Değeri Yüz yirmi milyon dolardı.
Puis il perd ma cocaïne, d'une valeur de 120 millions de dollars.
10 yıl önce bir şey kaybetti ama, değil mi?
Il a perdu quelque chose il y a 10 ans, n'est ce pas?
Walsh karısını ve çocuğunu kaybetti.
Walsh a perdu sa femme et son fils.
Kan kaybetti.
Elle a été abattue.
Patron her şeyini kaybetti.
Le patron a tout perdu.
Malum uzvunu kaybetti.
Il a perdu vous-savez-quoi.
Ağabeyim, Wang'ı öldürmek istemiyordu, ama kendini kaybetti.
Mon frère n'a pas voulu tuer Wang, mais il a perdu la raison.
Çok fazla kan kaybetti. - Clarke...
Allez .
Galiba büyükbabam Doğa Tarihi Müzesini ölü hayvanlarla doldurduktan sonra ilgisini kaybetti.
Je ne sais pas. Je pense que grand-père a perdu son interêt quand il a commencé à fournir le musée d'histoire naturelle avec des animaux morts.
İşte bu yüzden bu aptallar 200 kilo kokaini kaybetti.
C'est pourquoi ces idiots irresponsables ont perdu 200 kilos - de cocaïne!
Tesisteki herkes patlama anında hayatını kaybetti.
Tout ceux présent à la base au moment de la mise à feu sont morts.
Belinda Mulrooney Altına Hücum'dan sonra devam etti ve ikinci şansını kaybetti.
Belinda a refait fortune après la ruée.
- O gitti ve ben onu kaybetti. Oh... - Walter.
Elle a disparu, et je l'ai perdue.
- O kobay kaybetti.
- Il a perdu son cobaye.
Nedenleri kaybetti.
Causes perdues.
Çok kan kaybetti Joel.
Joel, elle a perdu beaucoup de sang.
Çocuğunu da kaybetti!
Il a aussi perdu son enfant!
Finn annesini ve kardeşini kaybetti, geride bir babası kaldı sen de burada oturmuş kendine acıyorsun, öyle mi?
Finn a perdu sa mère et son frère, il lui reste que son père. Et vous êtes ici, énervé, vous apitoyant sur vous-même?
Smithers, şirket geçen sene büro malzemeleri hırsızlıklarından ötürü ne kadar kaybetti?
Smithers, combien la compagnie a t'elle perdu dans les vols de fourniture de bureau l'année dernière?
Adamın biri dizüstü bilgisayarını kaybetti sonra herkes çıldırdı.
Un mec a perdu son ordi, ils ont tous pété les plombs.
Pistons kaybetti. Yani sen çok mutlusundur.
Les Pistons ont perdu, donc tu dois te sentir bien.
Hemen hemen senin yaşlarındayken karanlık ve kötü bir şey yüzünden kaybetti.
A cause d'une chose sombre et maléfique quand il avait à peu près ton âge.
Ancak sonunda, kudretini kaybetti
Et en fin de compte, il a péri dans les flammes du mal.
Bir devrede 4 top kaybetti.
Quatre pertes de balle en une mi-temps.
Yaşlı bayan da bir şeylerini kaybetti sadece.
C'était le tour de cette dame.
Ama iyi haber şu ki,... -... böyle bir çatlakla muhtemelen bilincini kaybetti.
Mais la bonne nouvelle, c'est qu'avec une telle fracture, elle était probablement inconsciente.
Şiddetlenmiş bir savaşın ortasında, klon askeri Tup aklını kaybetti ve bir Jedi generalini öldürdü.
Au beau milieu d'une bataille, le clone Tup a perdu la raison et tué un Maître Jedi.
Yazı-tura attık, kaybetti. Gayet adildi. O zaman geri dönüyor diye neden bu kadar endişelisin?
- Alors pourquoi son retour te rend si inquiet?
Bu balık bir milyon kaybetti, onu arıyor.
Ce poisson a perdu un million de dollar il est dehors en train de le chercher
Bugün şehrimizde yine bir silahlı saldırı sonucu iki genç hayatını kaybetti.
Une fusillade a encore fait deux morts.
Ve bu yüzden bir sürü masum insan hayatını kaybetti.
À cause de ça, beaucoup d'innocents sont morts.
Pokerde inanılmaz bir iskambilci olduğu için sesini kaybetti.
Elle a perdu sa voix en étant une donneuse génial au poker.
- Sarah biraz da kişiliğini kaybetti.
Sarah a perdu un peu de son identité.
Çoktan hayatını kaybetti yani.
Elle est déjà perdue pour nous?
Ve kaybetti.
Et donc il perdit.
Biri bir şey mi kaybetti?
Quelqu'un a perdu quelque chose?
Pearl'de kardeşini kaybetti.
Il a perdu son frère à Pearl.
kaybettim 177
kaybettin 183
kaybettik 72
kaybettiniz 25
kaybetmek 19
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybedersem 24
kaybetmedim 21
kaybettin 183
kaybettik 72
kaybettiniz 25
kaybetmek 19
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybedersem 24
kaybetmedim 21