Kitaplar traduction Français
6,998 traduction parallèle
Tarihle ilgili, cadılıkla ilgili kitaplar... Umut ediyorum ki Karanlık Olan'la ilgili de vardır.
Des bouquins d'histoire, de sorcellerie, et espérons-le, un sur le Ténébreux.
Ailemle kutsal kitapları fırlatmama konusunda hiç konuşmadım. Kendimi savunacak olursam, konuşmam gerektiğini düşünmedim.
Je n'ai jamais dit à ma famille de ne pas jeter de livre sacré à l'église, mais, pour ma défense, je ne pensais pas devoir le faire.
Rekor kitaplarına girecek bir şey olacağı kesin.
Et bien ce serait quelque chose pour le livre des records.
Rekor kitaplarına geçecek bir şey olurdu.
Ce serait quelque chose pour le livre des records.
Kıymetli kitaplarını aldılar.
Ils ont pris tes précieux livres.
- Okunacak kitaplar listeni yenilememi hatırlat.
Rappelez-moi de vous faire - une autre liste de lecture. - D'accord.
Çünkü görünüşe göre birileri kütüphane kartımı haberim olmadan kullanıp kitapları geri götürmemiş.
Parce qu'apparemment, quelqu'un s'est servi de ma carte de bibliothèque sans me le dire et a emprunté des livres et ne les a pas rendus.
Belki Hiçbir Yer Gezegeni kitaplarının arasına karışmıştır.
Peut-être que c'est rangé avec tes "Planète nulle part".
Ama kitaplar onun tek arkadaşıdır.
Mais les livres sont ses seuls amis.
Bence polis gerçek suçlara odaklanmalı ne hakkında olduğunu bile hatırlamayacağımız çocuk kitaplarından endişelenmemeli.
Ce que je veux dire c'est que la police devrait s'occuper des vrais crimes et pas s'inquiéter de bouquins pour les gosses qu'aucun de nous ne se souvient même de quoi ça parle.
Kitaplar için teşekkürler.
Merci pour les livres.
Kitapları seviyorum.
J'adore les livres.
Kitapların ötesindeydi, gizliydi.
C'est comme ça que ça a commencé. Et c'était sans rendre des comptes, secrètement.
Evet, kitaplar yazılır, öğrenciler öğrenirdi.
On en parlait en classe, et des livres ont été écrits.
Pekala, bana neler olduğunu anlat. Kitaplar hakkında tartışıyorduk ve Daw bana bağırmaya başladı sonra da aniden her şey etrafta uçuşmaya başladı.
racontez-moi. tout a volé dans tous les sens!
Orada kitaplar var...
Ces livres, là ou...
Bunlar yasaklanmış kitaplar..
C'est de la contrebande.
Herkese kitaplarını okutturuyor, sonra onlardan sınav bile yapmıyor.
Ce mec est un connard. Il fait lire à tout le monde ces livres et il a même pas été testé sur eux.
Kitaplarını ezberliyordum ama sınavları kitaplarıyla alakalı değildi.
Tu devais prendre Gerard. Je pouvais mémoriser ses livres, mais ses tests ne portaient pas sur ses livres.
Ancak tüm bu kulaktan dolma bilgi kitaplar, müzeler ve resimlerden elde edilmişti.
Mais c'était toutes des connaissances de seconde main, tirées des livres, des musées, des peintures.
Kitapları gördüm.
J'ai vu les livres.
Kitapları biliyor musun?
Vous êtes au courant pour les livres?
Nick, burada senin kitaplarında hiç görmediğim şeyler var.
Nick, il ya des choses ici que je n'ai jamais vu dans un de tes livres.
Kitaplar.
Des livres.
20li yaşlarda Kafkas bir erkek, düğmeleri vurulu bir gömlek Kitaplar, Aile fotoğrafları, pencere Perdeler.
Mâle caucasien, la vingtaine, chemise boutonnée entièrement, des livres, des photos de familles, une fenêtre, des stores.
Kitaplar ise zeki biri olduğuna inanmamız için.
Les livres sont supposés nous faire croire qu'il est intelligent.
Beni eğitirken onlar hakkında bana kitaplar okutturmuştun.
Vous m'aviez fait lire leurs livres pendant ma formation.
Asırlık kitaplar vardı içinde.
Et les livres sont d'époque.
Kitapların sayfaları yüzde 75 pamuktan, yüzde 25 kaliteli ketenden yapılmıştı.
Le papier dans ces livres... 75 % en coton, 25 % en lin ultra fin.
Kitapları satın alması, kağıdı geri dönüştürüp banknot basacağı anlamına gelmez, tamam mı?
Juste parce qu'il a acheté les livres, ça ne veut pas dire qu'il va en recycler les papiers et imprimer des billets, d'accord?
Hey, sen Mark Twain'in İlköğretim okulu kitaplarından Bayan Goobadeck'i bilmiyorsun.
T'as pas connu Mme Goodabeck de l'école primaire Mark Twain.
Kitaplarımdan, aletlerimden, metotlarımdan.
Mes livres, mes outils, mes méthodes.
Doktor olmak isteyen birisi, kitapları seven ve saç ürünleriyle hiç ilgisi olmayan birisi.
Une qui veux devenir médecin, qui... aime les livres et n'a aucun intérêt pour les produits pour les cheveux.
Kitaplarınızın hepsini okudum.
J'ai lu tous vos livres.
Demek okul kitapları sezon zammında.
Parce que le prix d'un livre scolaire change avec la saison?
Ben de o çocuk kitaplarını çevirmeyi bitirmiştim.
Du coup, j'avais traduit... un livre pour enfants.
Biliyorsun, bulardan bazıları en sevdiğim kitaplar ve yazarlar. - Öyle mi?
Je vois ici certains de mes auteurs et livres préférés.
Ama yine de bodrumunda, silahlarınla, kitaplarınla hazır durumdasın.
Mais toujours... On a été dans votre case, les armes, les livres... vous vous êtes préparé.
Kütüphaneye geri vermediğin kitaplar için götürüldüğünü de sanmadım tabii.
Je ne pensais pas qu'il t'avait pour un retard dans tes livres de bibliothèque.
Kitaplarını okudunuz mu?
Vous avez lu ses livres?
Felsefenizi John Grisham'ın kitaplarından alıyormuşsunuz gibi.
Comme si votre philosophie se basait sur les romans de John Grisham.
Biz... Bir şeyler için para biriktiriyoruz, restorana gidiyoruz bazı zamanlar kitaplar üzerine konuşuyoruz.
On... on économise pour des trucs, on va au restaurant parfois, on parle de livres.
Kan tahlili, veteriner kitapları, paspastaki pislik...
Analyse de sang, livres de vétérinaire, boue sur le paillasson.
Kitaplar için paraya ihtiyacım vardı.
J'avais des livres à acheter.
- Senin kitaplarından birinden ve sırıtmayı da kes.
Dans tes livres.
Ama yine de bodrumunda, silahlarınla, kitaplarınla hazır durumdasın.
Mais quand même... Nous étions dans votre cave, les armes, les livres... Vous êtes préparé.
Bu kitaplar, neyin nesi?
Ces livres... c'est quoi?
Bay Kipling modern kitaplar yazmıyor mu?
Mr Kipling n'écrit-il pas des livres modernes?
Bakıyorum kitaplarına geri dönmüşsün.
Te revoilà dans tes livres.
- Evet, bütün kitapları yakalım.
Brûlons les livres!
Eski kitaplar.
Livres anciens.