Kitap mı traduction Français
2,877 traduction parallèle
- Kitap mı onlar? - Evet Sophie.
Des livres, miss.
Kendine çeki düzen vermek yerine kitap mı okuyorsun?
Et vous, au lieu de vous préparer, vous lisez?
Yemek yerken kitap mı okuyorsun?
Un peu de lecture pour le déjeuner?
Kitap mı?
- Les règles?
Kitap mı?
Un livre?
Kitap mı yoksa dergi mi?
Livre ou magazine?
Komple bir kitap mı var?
Il y a un livre entier?
Güzel bir kitap mı?
Il est bien, ce livre?
Anladın mı- - tanrı aşkına, yine kitap mı okuyorsun?
Tu comprends... C'est pas possible, encore en train de lire?
Size kitap okumak için geldim bayım.
Je suis venu vous faire la lecture, monsieur.
William'ın ahmak arkadaşları Bodley ve Ashwell bile yalnızca hayatla ilgili fikirlerinden ibaret olan bir kitap çıkarabiliyorsa, ben niye çıkaramayayım?
Si Bodley et Ashwell, ces imbéciles d'amis de William, peuvent publier des livres qui ne donnent que leur avis sur les choses, je peux en faire autant.
Kitap mı yazıyorsunuz?
Vous écrivez un livre?
Kusura bakma, kitap okurken uyuyakalmışım.
Letty. Je me suis endormie en lisant. Quelle heure est-il?
Hakkında birçok kitap var. Muhtemelen yardım almak için okuyorlardı.
Ils ont des livres dessus très techniques.
Ve tekrardan, 20 yıldan beri bu sınıfta ders veriyorum hatta bunun üzerine kitap bile yazdım.
Je ne fais ce cours que depuis 20 ans et écrire un livre à propos de ça!
Kitap çok sıkıcı. Şaka mı yapıyorsun?
Vous plaisantez?
Sen kitap mı yazdın?
{ \ pos ( 192,210 ) } T'as écrit un livre?
Babam bana bir kitap vermişti.
Mon père m'a donné un livre.
Maude, saçın korkunç görünüyor. Yine kitap okuyarak mı sabahladın yoksa?
Tu n'es pas encore restée à lire toute la nuit j'espère?
Ulu Tanrım, çok sıkıcı bir kitap.
Que ce bouquin est épuisant.
Aynı anda konuşmadığımızdan emin olmak adına, ve okuduğum tek kitap onuruna,...
Maintenant, juste pour s'assurer que personne ne parle en même temps, et en l'honneur du seul livre que j'ai jamais lu,
Altı kitap yazdım.
J'ai écrit six livres.
Çocukları yatırdım ve oturup kitap okumaya başladım.
J'ai mis les enfants au lit, on s'est assis, je lisais.
Dönüş yolunda okumak için kitap ve nane şekeri almam lazım.
Je voudrais de la lecture pour le voyage retour et une barre chocolatée.
Hayır, yatmadan kitap okumayı düşünüyordum.
- J'ai un livre qui m'attend là-haut.
Korkarım pek ilginizi çekecek bir kitap değil, lordum.
Je crains que ça soit de peu d'intérêt pour vous.
Tamam mı, kitap rafları da öyle ya da sincaplar, ah, güçlü rüzgarlar ah, hapşıran insanlar.
Tout comme les étagères, les écureuils, les vents forts ou les gens qui éternuent.
Kitap taslağımı okudunuz mu?
Avez-vous lu mon manuscrit?
Başka kitap yazacaksan, cinsel tarihimizi bunun yanında romantik olarak seni takip etmekteki başarısızlığımı tartışmaktan kaçınacaksan, Bunu takdirle karşılarım.
Pour tes futurs livres, je te remercierais de plus aborder notre vie sexuelle, ainsi que les différents échecs que j'ai essuyé en te courtisant.
Bir kitap yazdım. Bu büyük bir olay.
J'ai écrit un livre.
Bence bu kitap insanlara çok yardım edecek.
Pas par égoïsme, mais car ça aidera vraiment les gens.
Bir kitap yayınlayacağım. Bir kitap yayınlayacaksın.
- Je vais publier un livre.
Eğer durum en başa dönmüş olsaydı hakkında bir kitap yazmak için iznini alırdım.
Si la situation était inversée, je vous demanderais la permission d'écrire un livre sur vous.
Onlar Edo Dönemine ait resimli kitaplar ama bilhassa o eşsiz bir kitap.
On m'a dit que c'était des livres illustrés de la période Edo. Mais celui-ci est censé être spécialement unique.
Sugawara mı nedir, onun tarafından yenilip yüzyıllar boyunca kitap gibi bir şeye mühürlendiğimizi sanıyordum.
Je croyais qu'on avait été vaincus par Sugawara-machin, et enfermés dans le livre-truc pour un millier d'années?
Hediyelik eşya dükkanından, Hawaii kültürünü anlatan 200 dolarlık bir kitap aldım.
J'ai acheté un livre à 200 $ sur la culture hawaïenne à la boutique.
Dolaşıp, birkaç kitap alayım.
Je vais me balader et acheter quelques livres.
Ama sadece kitap okumadığım günleri hatırlıyorum.
Je me rappelle que des jours où je lisais pas.
Dediğim gibi ; kitap okumadığım zamanlar, çok iyi hatırlarım.
Je te l'ai dit, les jours sans lecture, mes souvenirs sont intacts.
Amacımız kataloğumuzu elektronik kitap olarak sunmaktır.
Nous prévoyons de rendre notre catalogue disponible en version électronique.
Bir kitap yaz, bilgisayar oyunu yarat, şarkı bestele, çalarım onu.
Tu crées un livre, un jeu vidéo, une chanson, je vais le voler.
Sana yeni kitap alırım.
Je t'achèterai des nouveaux cahiers.
Ben de kitap bombası yapacağım - Yap bakalım - Tamamdır
Je veux faire un "livre-grenade".
Yetti artık. Gelin hamamını bastığında ve kitap turunu es geçtiğinde sesiz kaldım.
Je n'ai rien dit, quand tu as déserté les dédicaces.
Neyse işte ben takmakta zorlandım sonra sen yardım etmeye çalıştın ve kitap burada bitiyor.
De toutes façons, j'avais du mal à l'enfiler et t'as essayé de m'aider et... "c'est tout ce qu'elle a écrit. *" ( * réf. aux fins abruptes des lettres de rupture )
Kitap ona nasıl yardım edebilir ki?
Comment ce livre peut-il l'aider?
Sanırım ben daha çok kitap adamıyım.
Je préfère les livres.
Birden, Brick arabada kitap okurken... atladığımız birşey aklıma geldi.
Je me suis alors rappelé ce que Brick lisait dans la voiture.
Kitap der ki en büyük kralımız çok uzakları görme kabiliyetine sahip olacaktır.
Le livre dit que notre plus grand Roi aura la capacité de voir au delà de ce qui est visible.
Hayır, kitap kulübü babama kalmadı mı?
Non, je veux dire, papa n'a pas eu le club de lecture?
Kitap kulübü konusunda kızmamışsındır umarım.
Sans rancune pour le club de lecture, j'espère?