Kolay iş traduction Français
916 traduction parallèle
Kolay iş.
Facile.
Çantada keklik. Kolay iş.
C'est du gâteau!
Arka planda mı? Kolay iş değil!
L'air de rien, ça me semble difficile!
Gördüğün en kolay iş.
C'est le coup le plus facile que tu aies vu.
Burada en kolay iş bulunacak yer neresi.
Où peut-on trouver du travail par ici?
Kolay iş. Tek yapmanız gereken samanları bir ata yedirip röntgenini çekmek.
Faut trouver un cheval pour bouffer le foin et faire une radio du cheval.
Kolay iş. Hadi!
Avancez!
Kolay iş o.
- Oui, ce sera bien.
Bu kolay iş.
C'est facile.
Bu bir şey değil ki, kolay iş.
Ça, ce n'est pas un boulot pour moi.
Kolay iş.
C'est facile.
Bu kolay iş.
Certainement.
Çete mi? Öyle kolay iş değildir.
C'est facile à dire!
- Tabii, tabii canım. Kolay iş.
Ça, c'est facile.
Tam teçhizat 100 metre koşmak, kolay iş değil yolun yarısını yürüyüp sonra koşarız.
360 m en courant avec l'équipement, c'est trop long. On marchera la première moitié et on courra la deuxième.
İki erkek ve bir kadının olduğu yerde uygarlık kolay iş değil.
Deux hommes et une bonne femme, ça met toujours une civilisation à rude épreuve.
- Ölmek kolay iş.
- Mourir, c'est facile.
Onca boku tek başına taşımak kolay iş değil.
Tu ne pourras pas porter le seau tout seul.
- O kolay iş.
- C'est facile.
Bayanlar ve baylar, sıradaki sanatçıyı tanıtmak yapmış olduğum en kolay iş olacak. Çünkü elimdeki kartta yazılı olan tanıtımı sanatçı kendisi yazmış ve okumamı istedi.
Mesdames et messieurs, la présentation suivante va être une tâche très facile parce que ce carton est l'introduction que l'artiste m'a donnée à lire mot pour mot.
Bildiğiniz gibi, işletmeme yeni bir yetenek kazandırmam hiç de kolay bir iş değil.
Ce n'est pas une tâche aisée, comme vous le savez... de pourvoir mon établissement en nouveaux talents.
Öyle ya da böyle, iş bulmak kolay değil.
De toute façon il n'est pas facile de trouver du travail.
Bu iş oldukça kolay olacak.
Passez-moi la corde.
Sevgili Patience, senin için kolay bir iş var.
Une tâche facile pour toi, Patience.
Bunlar gibi adamlarla bu iş hiç kolay değil.
Avec ce genre d'homme, ce n'est pas facile.
Kendine kesinlikle kolay bir iş seçmemiş.
Pas facile, comme travail!
Ayaklarım koptu. İş bulmak sandığım kadar kolay değildi.
Je n'avais plus de jambes, à force de marcher.
- İş çok kolay.
C'est facile.
Ben elimden geleni yapıyorum, bu iş öyle kolay değil.
Je fais ce que je peux, ce n'est pas facile.
Kolay gelsin, gecenin gizli, kara kızları! Gördüğünüz iş adına dinleyin beni! Nerden gelirse gelsin bildikleriniz ;
Eh bien, mystérieuses et noires sorcières de minuit, je vous conjure par votre art, quels que soient vos moyens de savoir, répondez-moi!
Başka iş bulman kolay olmayacak.
Tu auras du mal à trouver un autre travail.
Bir iş bulmak çok kolay olacaktır.
Je trouverai un emploi.
O iş kolay.
C'est facile.
Başkan olmak kolay bir iş değil.
Ce n'est pas facile.
Bu iş kolay olacak.
On y arrivera facilement.
Kelime haznesi ancak oda servisine sipariş vermeye yeten birileri için, bu iş kolay değildi.
Mais ils connaissent tout juste assez de mots pour appeler le garçon d'étage.
Güzel, kolay bir iş.
C'est un petit boulot peinard.
- Çok kolay bir iş.
C'est du cousu main.
Bu iş için biraz fazla değil mi? Bu günlerde iyi yüzücü bulmak kolay değil.
- Les peaux d'été se vendent?
Işıldaması ne denli parlaksa, o denli kolay kırılır.
Plus il brille, plus il est fragile.
Köyüme dönüyorum, ama çocukla iş bulmak kolay değil.
- La vôtre est bien mignonne aussi.
Bu iş o kadar kolay değil. Kudretli General Rokurota Makabe, kızla birlikte.
Elle est escortée par Makabe Rokurota, un célèbre général, très fort.
Bunu kolay bir iş sanmıştım.
Je croyais que c'était un boulot facile.
Milano'da iş bulmak kolay değil. Neden oturmuyorsunuz gelin, haydi rahatınıza bakın.
C'est pas facile à Milan.
Biliyorum sıkıntılısın, 4 çocuğa bakmak kolay bir iş değil elbette.
tu penses à tes fils, tu as raison.
İş kolay.
- C'est facile.
Eminim çok mutlu olacaksınız, ama tüm bunlardan sonra durulmak pek kolay bir iş olmayacak.
Vous serez heureux ensemble, mais revenir à une vie sédentaire ne sera pas facile.
Sizin için çocuk doğurmak, kütük yuvarlamak kadar kolay bir iş.
Il vous sera aussi facile d'avoir un enfant que de couper du bois.
Kolay iş!
Facile!
Üstelik kolay bir iş.
C'est facile.
Kadına bakmak kolay bir iş değil, Sam.
Ce n'est pas une tâche simple, Sam, de s'occuper d'une femme.
isobel 20
ister 23
isabella 89
istediğim 46
isim 189
işim 71
işini 16
isabelle 104
isaiah 38
istemiyorum 1125
ister 23
isabella 89
istediğim 46
isim 189
işim 71
işini 16
isabelle 104
isaiah 38
istemiyorum 1125
işıklar 178
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
isim yok 36
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
isim yok 36