Ne yaptığını traduction Français
25,245 traduction parallèle
Bence Rose ne yaptığını gayet iyi biliyormuş.
Rose sait parfaitement ce qu'elle a fait.
Onların ne yaptığını anladığımızı fark ettiklerinde enerjiyi kesip bütün iletişimi sonlandırdılar.
Ils ont tout coupé, quand ils nous ont repérés.
Ama beklenmedik bir şekilde onun kaybolduğu gece ne yaptığınızı açıklayamıyorsunuz.
Mais le hic c'est que, Vous ne pouvais pas justifier la majorité de votre temps la nuit où il a disparu.
Ne yaptığını itiraf etmesi gerekiyordu.
J'avais besoin qu'il reconnaisse ce qu'il avait fait.
Bana ne yaptığını söyleyemezsen, ne hissettiğimi bana söyleme.
Tu ne me dis rien de toi, ne me dis pas ce que je ressens.
Bana ne yaptığını söyle.
Dis moi ce que tu as fait.
O evde ne yaptığını karına söylemeni istiyorum.
Tu expliqueras à ta femme ce que tu faisais là.
Ne yaptığını biliyorum.
Je sais ce que tu as fait.
Yani ne yaptığını.
C'est ce qu'il faut faire.
Film gecesinde ne yaptığını hatırlamıyor musun?
Tu ne te souviens pas de la soirée film?
- Ne yaptığının farkında değil.
- Elle ne sait pas ce qu'elle fait.
Daya, ne yaptığını bildiğinden emin misin?
Daya, t'es sûre de ce que tu fais?
Umarım ne yaptığını biliyorsundur.
J'espère que tu sais ce que tu fais.
Kulübemize ne yaptığını görmek için geldik.
Nous sommes venus voir le taudis pour lequel tu nous as laissés.
- Bethany, ne yaptığını biliyorum.
Bethany, je sais ce que tu es en train de faire.
Bence oğlunuzun ne yaptığını tam olarak biliyorsunuz ve bıraktığınız yerden devam ettiği için mutlusunuz.
Que vous savez exactement ce qu'a fait votre fait et vous êtes absolument ravie qu'il finisse ce que vous avez laissé.
O adamın sana ne yaptığını biliyorum.
Ce que cet homme vous a fait.
- Dışarı çıkıp ne yaptığını biliyorum.
Je sais ce que tu fais. Qu'est-ce que je fais?
Sana ne yaptığını biliyoruz Violet.
On sait ce qu'il t'a fait, Violet.
Barry'e ne yaptığını öğrenene kadar Wells'le konuşurum ben.
Je me fous de Wells jusqu'à ce qu'il découvre ce qu'il a fait à Barry
Orada durup kızının eteğinin altına bakarak ne yaptığını sanıyorsun?
Assis là à regarder sous la chemise de ta fille. Qu'est-ce que tu crois que t'es en train de faire?
Kızıma ne yaptığını da biliyorum şerefsiz!
Et je sais ce que vous avez fait à ma fille, ordure!
Bunca senedir nerede olduğunu ve ne yaptığını hiç bilmiyordum.
Pendant des années, on savait pas où tu étais.
Ne yaptığını anlat bana da.
Explique-moi tout.
Ama Jack ne yaptığının farkında bence.
Jack semble savoir ce qu'il fait.
Ne yaptığınıza bir bakın.
Regardez ce que vous avez créé.
Çünkü Laurie'nin şirketine ne yaptığını bilseydi muhtemelen eline bir silah alıp kafasına sıkmak isterdi.
S'il savait... ce que Laurie fait de sa société, il se tirerait une balle.
Ne yaptığını biliyorum.
J'ai compris ton petit jeu.
Ne yaptığınızı söyleyin lütfen.
Mais qu'est-ce que vous fabriquez, ici?
- Ne yaptığını biliyor musun?
T'es sûr de savoir ce que tu fais?
Millet, savaş meydanında klorin gazının ne yaptığını gördüm ; öyle sandığınız...
Les gars, j'ai vu ce que le gaz chloré peut faire sur le champ de bataille, et ce n'est pas jo...
Ama yaptığım bazı şeyler var, ve... ve... bu olaylarla işim bitmiş olabilir ama onların benimle işinin bittiği konusunda sana söz veremem.
Mais, si j'en ai fini avec les choses que j'ai faites, je ne peux pas te promettre l'inverse.
Liz'e yaptığın yanlışları ona da yapmana izin vermem.
Je ne vous laisserai pas faire la même erreur avec elle... que celle que vous avez faite avec Liz.
Bana ne yaptığını söyle!
Dis moi ce que tu as fait.
Birinin o kadın ve ne yaptığıyla ilgili konuşması gerekiyordu.
Quelqu'un devait parler de cette femme et de ce qu'elle a fait.
Ne yaptığın hakkında hiçbir fikrim yok ama kesin bir şey yaptın ki şu an kafanı kaldıramıyorsun.
J'ignore ce que tu as pris... mais c'est sûr que tu te shootes, vu que ta tête ne tient pas droit.
İlk defa ne zaman New York'taki FBI ofisinden gizli dökümanları çıkardınız ve bu dökümanlar ile FBI ofisinde neyi araştırıyordunuz ve bu yaptığınız federal bir suç olduğunu biliyor musunuz?
Quand avez-vous sorti pour la première fois des documents secrets du bureau du FBI de New York, qu'en avez-vous fait une fois sortis, et saviez-vous que vous enfreignez la loi fédérale?
İlk defa ne zaman New York'taki FBI ofisinden gizli dokümanları çıkardınız ve bu dokümanlar ile FBI ofisinde neyi araştırıyordunuz ve bu yaptığınız federal bir suç olduğunu biliyor musunuz?
Quand avez-vous sorti des documents secrets du bureau du FBI de New York, où les avez-vous entreposés une fois sortis et étiez-vous au courant à ce moment que vous enfreignez la loi fédérale?
Yaptığını kimse yapamaz.
Personne ne fait ce qu'elle fait.
Ne yaptığını bilmi...
Je ne savait pas qu'elle...
Hata yaptığın zaman bile seni daima seveceğim.
Même si tu fais des erreurs, je ne vais pas cesser de t'aimer.
Peki orada tam olarak ne yapacaksın? Bilmiyorum, Sarah'ın yaptığı şeyler.
- Tu comptes faire quoi là-bas?
Taşaklarıma yaptığın şeyi bırakma yeter.
Ne t'arrêtes pas de faire ce que tu fais à mes boules.
Eskiden iş yaptığınız adamlar silahlı ekibimizdeki erkek ve kız kardeşlerimiz oyun alanından kaldırıldılar.
Les gens avec qui tu traitais, nos frères et nos sœurs d'armes et de missions, ils ne sont plus en activité.
Gel şuranın altına, ben de ne yaptığımızı göstereyim.
Viens là-dessous, je vais te montrer.
Bir zamanlar haysiyeti olan krallığınıza ne yaptılar baksanıza.
Regardez ce qu'ils ont fait de cet fier royaume.
Tek yaptığın, çıtayı çok yükseğe çıkarmak oldu. Başarısız olmaktan başka şansım yoktu.
Tu avais placé la barre si haute que je ne pouvais qu'échouer.
- Ne yaptığını sanıyorsun?
Tu fais quoi, là?
Çünkü gördüğünde kendine ne yaptığına dair küçücük bir fikre dahi sahip olmayacaksın.
Parce qu'alors, tu sauras absolument plus quoi faire.
Çok fazla stres yaptığını düşünmüyor musun?
Tu ne crains pas que tout ça ne te stresse trop?
Geçen sefer yaptığın gibi kazara engel olamazsın ona.
tu ne veux pas saper sa confiance, comme la dernière fois.