Patlamış mısır traduction Français
921 traduction parallèle
Çıkıp patlamış mısır ve gazoz alacağım.
Je vais acheter du pop-corn.
Bir avuç dolusu patlamış mısırı adamın gözüne soktu. Sonra seyirciye dönüp :
II lui a jeté des céréales dans l'oeil et a dit :
"Patlamış mısır mide dokunuza böyle yapar." dedi.
"Voilà l'effet des céréales sur votre estomac!"
Patlamış mısır alsanıza.
Prends du pop-corn.
Patlamış mısırın işi orada başlar. Kulaklarını tıkamak için alırsın.
C'est á ça que sert le pop-corn, on se bouche les oreilles avec.
Patlamış mısır kutuları ve çöplerle dolu bir meydanda Bu sefer ayrı bir savaş başlar Gerçek bir savaş manzarası ve zaman.
Quand les lumières s'éteignent au royaume de la sciure et du pop-corn, le cirque enlève ses paillettes et met son habit de combat pour affronter le temps et la distance.
Taze fıstık patlamış mısır.
Pop-corn grillé.
Yaygara, fıstık, patlamış mısır ve limonata
Qui criera : "Cacahuètes, pop-corn, limonade"
Onu çok patlamış mısır verme.
Ne lui donne pas trop de pop-corn, il va exploser.
Kaymayan kemerler veya ses çıkarmayan patlamış mısır keseleri üzerinde çalışmak yok.
Finis les porte-jarretelles antidérapants et les sachets de pop-corn infroissables.
Nasılsa patlamış mısır alırlar. Böylece, ilk birkaç bobin boyunca çıtırtı sesinden hiçbir şey anlaşılmaz.
En plus, les gens mangent du pop-corn, et le bruit couvre tous les dialogues!
- Patlamış mısır?
- Du pop-corn?
Patlamış Mısır. Bu benim ajansta üzerinde çalıştığım ürün.
C'est une marque de céréales sur laquelle je travaille.
'Yalnız'Rhodes'un patlamış mısır fiyatlarından atom bombasına, anlattıklarını dinleyecek, taşra kılıklı renkli insanlar bul bana.
Je trouverai des personnages pittoresques pour m'écouter parler de tout : Du prix du pop-corn à la bombe H.
- Patlamış mısır ne kadar?
- Combien, le pop-corn?
Bende patlamış mısır var.
J'ai eu un flocon de pop-corn.
Gerçekten çok komikti. - Sarı şeritleri vardı. - Evet, patlamış mısır kutusu gibi.
Des bandes jaunes, hein?
2 gün boyunca patlamış mısır yedim.
Je me suis nourri de Cornflakes!
Umarım patlamış mısır istemezsin, çünkü kalmadı.
Si tu veux du pop-corn, il n'y en a plus.
Patlamış mısır benden, sen çikletleri getir.
D'accord, j'amène les pop-corn. Vendu!
Patlamış mısır konusundaki o bölüme kadar vardım.
J'ai lu le passage sur le pop-corn.
Hangi konudan söz ettiğimi biliyor musun, patlamış mısır konusundaki bölüm?
Vous voyez de quoi je parle?
Yağlı patlamış mısırın bir filminden bir kareyi, ve onu bir filmin ortasına yerleştiriyorsunuz ve o öyle hızlı geçiyor ki, filmi izleyenlerden hiçbiri onu asla görmüyor.
Vous insérez une photo de pop-corn dans un film. Elle passe si vite que le public ne la voit pas.
Bir anda, salondaki herkes patlamış mısır yemek istiyorlar.
Et les gens veulent du pop-corn?
Orada diyor ki, bazı hallerde patlamış mısır satışı salonda neredeyse ikiye katlıyor.
Dans certains cinémas, la vente de pop-corn aurait doublé.
Patlamış mısır konusunu ve şu gizli kesikleri kullanış tarzını okuduğumda, bana yardım edebileceğinizden kendimi emin hissettim.
Votre vision du pop-corn et de l'image subliminale m'a convaincu que vous m'aideriez.
Hatta biraz patlamış mısır bile alabiliriz herhalde.
On pourrait même avoir du pop... pop corn.
- Patlamış mısır istiyorum. - Geç o işi.
Je veux du pop corn.
Patlamış mısır olmadan film mi izlenir be?
Comment peux tu aller au cinoche sans pop corn.
Burada, patlamış mısır, sakız filan satıyorlar mı?
Ils vendent du pop-corn?
Şeker, patlamış mısır, sakız ; bunun gibi şeyler.
Des bonbons, du pop-corn, du chewing-gum, des choses comme ça.
Şey, bakın. Tek istediğim birkaç avuç patlamış mısır.
Ecoutez, si je m'asseyais à côté de vous, on croirait qu'on est ensemble et vous aurez la paix.
Patlamış mısır yesene. Hadi, al.
- Tenez, prenez du popcorn.
Patlamış mısırımı ona vermiştim.
- Je lui ai donné mon popcorn. Où est-il?
2 patlamış mısır, lütfen.
Deux pop-corn. - Allô?
Bir kutu on sentlik, lezzetli, besleyici krem karamel kaplı patlamış mısır.
Une boîte à 10 cents de délicieux... pop-corn nutritif enrobé de caramel.
Taze, organik patlamış mısır. Sadece bir dolar.
Maïs soufflé bio frais, un dollar seulement.
Selam. Patlamış mısır almak istiyordum.
Je voudrais du pop-corn.
Babamın bizi maçlara ve sinemaya götürdüğü... ve patlamış mısır savaşları yaptığımız zamanları hatırlıyor musun?
Tu te rappelles quand il nous amenait aux matchs et au cinéma, et qu'on faisait la guerre avec le pop-corn.
Bedava patlamış mısır alıyorsundur.
Et avoir du pop-corn à l'œil!
Patlamış mısırından alabilir miyim? Evet, tabii.
- Alan... je peux prendre du popcorn?
Patlamış mısır almaya çıkmıştım. 1 saate, jelibon almaya çıktığım zaman görüşürüz.
Je suis juste sorti acheter du pop-corn.
Ponyboy, benimle birkaç Kola'yla biraz patlamış mısır almaya gelir misin?
Tu viens, on rapporte des Cocas et du popcorn?
büyük buğday... küçük buğday... patlamış mısır!
Non, c'est le froment...
Biliyormusun, yıllardır patlamış mısır yemiyordum.
- Tu sais, le pop-corn me rajeunit.
Patlamış mısır ister misin?
Veux-tu du pop-corn?
Bir patlamış mısır satıcısısın.
Tu vends des esquimaux.
Sana patlamış mısır alacağım.
Elle pourrait se tirer.
Evet, sanırım ampul patlamış.
Je crois que l'ampoule a brulé.
Tereyağlı patlamış mısır?
Tu veux du pop-corn?
Patlamış mısır sevmiyorsun.
Vous n'aimez pas le pop-corn. On va boire un verre?