Rahatsız edilmek istemiyorum traduction Français
84 traduction parallèle
Bu gece rahatsız edilmek istemiyorum.
Qu'on ne me dérange pas.
Rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne veux pas être dérangé.
Hayır, rahatsız edilmek istemiyorum.
Non, je ne veux pas être ennuyé.
Rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne veux pas être dérangée.
- Rahatsız edilmek istemiyorum.
- Qu'on ne me dérange pas.
Bayan Miller, rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne veux pas être dérangé.
Hiçbir şekilde rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne veux pas être dérangé.
Hiçbir koşulda rahatsız edilmek istemiyorum.
Qu'on ne me dérange en aucun cas.
Karamela..! Hiç bir şekilde rahatsız edilmek istemiyorum. - Merak etme.
Je ne veux être dérangé sous aucun prétexte, compris?
Seninle konuşmak istiyorum. Rahatsız edilmek istemiyorum.
Je veux te parler, et ne pas être dérangé.
- Rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne veux pas être dérangé. Bien sûr docteur.
Rahatsız edilmek istemiyorum.
Vous me dérangez.
Rahatsız edilmek istemiyorum. Benim işim var.
Je préfère ne pas être dérangé.
Rahatsız edilmek istemiyorum Bayan Bishop.
- Je ne veux pas être dérangé.
Rahatsız edilmek istemiyorum.
Qu'on ne me dérange pas.
- Rahatsız edilmek istemiyorum.
- Je ne veux pas être dérangé.
Başhemşire, odamda olacağım ve rahatsız edilmek istemiyorum.
Je serai dans mon cabinet. Qu'on ne me dérange pas.
İçeride biraz uzun kalabilirim. Rahatsız edilmek istemiyorum.
Qu'on ne me dérange pas.
Rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne veux pas qu'on me dérange.
Sen kapının önünde ol. Rahatsız edilmek istemiyorum. Tamam.
Reste devant la porte et fais en sorte que je ne sois pas dérangé.
Bayan Hudson, rahatsız edilmek istemiyorum.
Mme Hudson, je ne veux pas qu'on me dérange!
Sana bir şey söylemek istiyorum, ve rahatsız edilmek istemiyorum.
Faut qu'on parle, dans le calme.
Üçüncü Dünya Savaşı çıkmıyorsa, gemi batmıyorsa ya da dev bir ahtapot saldırısına uğramadıysak, yarım saat rahatsız edilmek istemiyorum.
À moins de tomber sur une troisième guerre mondiale, un iceberg ou une pieuvre géante, j'aimerais ½ h de tranquillité.
Beni soran olursa kütüphanedeyim ve rahatsız edilmek istemiyorum.
Si quelqu'un me demande, Je serai dans ma bibliothèque, et ne serai pas dérangé.
Şimdi, bugün yalnız çalışacağım çok meşgul olacağım, bu yüzden önemsiz şeylerden dolayı rahatsız edilmek istemiyorum.
Je vais avoir beaucoup de travail aujourd'hui. Ne me dérangez pas, sauf si c'est important.
Bütün bunlardan sonra, rahatsız edilmek istemiyorum.
Nous ne voulons pas être dérangés.
Eminim öyledir ama şu an tatildeyim... ve rahatsız edilmek istemiyorum.
Mais je suis en vacances. Je veux la paix. Je préfère rester anonyme.
Sana rahatsız edilmek istemiyorum demiştim.
Je vous ai dit que je ne voulais pas être dérangé.
Gidin başımdan.Size söylemiştim rahatsız edilmek istemiyorum.
Fichez le camp! Je ne veux pas être dérangé.
Ben şu anda rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne veux pas être dérangé.
Rahatsız edilmek istemiyorum seni porsuk kafalı...
J'ai dit non, espèce d'animal poilu...
- Rahatsız edilmek istemiyorum demiştim.
- Je souhaite ne pas être dérangé.
Bir daha rahatsız edilmek istemiyorum. KORUMA : Peki efendim.
Je ne veux plus être dérangée.
Rahatsız edilmek istemiyorum.
Ne me dérangez pas.
SWAT'taki herifler tarafından rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne veux pas être dérangé par la SWAT.
Sam, oynarken rahatsız edilmek istemiyorum, özellikle de kazanırken.
Sam, je n'aime pas être dérangé quand je joue, surtout quand je gagne..
Rahatsız edilmek istemiyorum, olur mu?
Pour avoir plus d'intimité, d'accord?
Birkaç saat süreyle çalışma odama geçmeyi düşünüyorum. Ne olursa olsun asla rahatsız edilmek istemiyorum.
Je vais me retirer dans mon laboratoire quelques heures et je ne veux pas que l'on me dérange sous aucun prétexte.
Sadece rahatsız edilmek istemiyorum.
Elle veut pas, c'est tout.
Şuan rahatsız edilmek istemiyorum.
J'ai juste pas envie d'être dérangé pour le moment.
- Annie, telefonları bağlama, rahatsız edilmek istemiyorum.
Plus tard. Viens. Annie, prenez tous mes appels, je ne veux pas être dérangé, d'accord?
Pekala, bugün akşam 5'te son bir kağıt işim var, bu yüzden o zamana kadar hukuk fakültesinin kütüphanesinde olacağım, ama hiçbir nedenle rahatsız edilmek istemiyorum.
Okay, il me reste un dernier devoir à rendre aujourd'hui à 17h, donc jusque là, je serai à la bibliothèque de l'école, mais je ne dois être dérangé sous aucun prétexte.
Ve en azından önümüzdeki bir saat boyunca hiç kimse tarafından rahatsız edilmek istemiyorum.
Pas de problème. Et je ne veux être dérangé par personne pendant au moins la prochaine heure.
"Rahatsız edilmek istemiyorum" un nesini anlamadın?
De quoi s'agit-il. Je ne veux pas être dérangé.
Öyleyse kapıları kilitleyin, rahatsız edilmek istemiyorum.
Alors fermes les portes, je ne veux pas être dérangé.
Wendy, rahatsız edilmek istemiyorum.
Wendy, je ne veux pas qu'on me dérange.
Sanne, rahatsız edilmek istemiyorum.
Sanne, j'ai dit que je ne voulais pas être dérangée.
Henüz rahatsız edilmek istemiyorum.
Ne laissez entrer personne.
- Rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne veux pas être dérangé.
Dinle, bana bir iyilik yap, rahatsız edilmek istemiyorum, tamam mı?
Elles sont où? Ouais, écoute... Fais-moi une faveur.
Rahatsız edilmek istemiyorum.
Je ne souhaite pas être dérangé.
rahatsız edilmek istemiyor 16
istemiyorum 1125
rahat 453
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
istemiyorum 1125
rahat 453
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız etmek istemedim 25
rahatsız etmeyin 24
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatsız mı oldun 22
rahat bırakın beni 59
rahatsız mı ettim 20
rahat bırakın 25
rahatsız olmayın 47
rahat dur 117
rahatla 772
rahatsız etmeyin 24
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatsız mı oldun 22
rahat bırakın beni 59
rahatsız mı ettim 20
rahat bırakın 25
rahatsız olmayın 47
rahat dur 117
rahatla 772