Rüzgârda traduction Français
109 traduction parallèle
Gözüme rüzgârda bir şey kaçtı.
C'est Ie vent.
Ama Tanrı o rüzgârda değildi.
"mais l'Éternel n'était pas dans le vent."
Bu rüzgârda dışarıda mısın?
Que fais-tu dehors, par ce vent?
İnce yağmurluğu rüzgârda açıldı.
Son imperméable fin était balayé par le vent.
Genç kızlar, rüzgârda sallanan başaklar gibidir.
Les jeunes filles sont comme des roseaux secoués par le vent.
Kaptan, bu rüzgârda bir yelken daha açamayız.
On ne peut pas monter plus de toile avec ce vent!
Rüzgârda uyurlar.
Et ils dorment dans le vent.
Rüzgârda karlar uçuşuyor.
Il neige.
# Uç, uç, rüzgârda
Vole, vole au vent
Rüzgârda parlayan Simone vahşi bir cazibe yayıyordu. Adam, " Kıpırdama.
" Rayonnante dans le vent, Simone irradiait de vitalité.
rüzgârda uçuşan saçlarıyla düğün çiçeklerinin arasında kayboldu.
"et disparaît dans les boutons d'or, " les cheveux volant au vent. "
Pedallara asılıyorsun. Saçları rüzgârda dalgalanıyor.
C'est la sonnette de ton vélo.
On iki gün, on iki gece at bindi. Yağmurda ve fırtınada. Rüzgârda ve karda, sihirli şelalenin ötesinden cinli ormanlardan, ta ki hedefine ulaşana dek.
Il chevaucha ainsi douze jours et douze nuits, à travers pluie et orages, à travers vent et neige, au-delà des chutes enchantées, à travers les vertes clairières, jusqu'à atteindre son but.
Rüzgârda yanan nedir?
" Qu'est-ce qui brûle au vent?
Bütün doktorlara ölüm öyleyse! İnsanlar çaresizce savruluyorlar. Tıpkı şu rüzgârda oradan oraya uçuşan gazeteler gibi.
Les gens errent impuissants, sans but... comme ces feuilles de journaux que le vent emporte n'importe où.
Goll rüzgârda bir şeyin kokusunu aldığını söylüyor.
Goll dit qu'il sent quelque chose dans le vent.
Bu kâğıt rüzgârda kaybolabilir ama bu yeminler yüreklerimizde ebediyen var olacak.
Ce papier peut se perdre au vent mais ce serment restera gravé dans nos cœurs.
"Efendiye bakın! Sanki rüzgârda bir su kabağı!" "Bir o yana gidiyor..."
Ce Seigneur-là, comme gourde au vent, penche de-ci penche de-là.
"Efendiye bakın, sanki rüzgârda bir su kabağı!"
Ce Seigneur-là, comme gourde au vent...
İstersen yere yatır da rüzgârda uçmasın.
Couche-le, sinon le vent va l'emporter.
Süren rüzgârda
Supportant le vent, le gel
Bir akağaç diktiğimde köklenişini izliyorum büyüyor, rüzgârda sallanıyor ve ben müthiş gurur duyuyorum.
Je plante un bouleau, je le vois prendre racine, il grandit, il se balance au vent... et j'éprouve une telle fierté!
Saçlarım rüzgârda dalgalanıyor müziğin sesiyle tepeler hayat buldu misali iyi değilim ama... İdare ediyorum.
Je veux dire, je ne cours pas de partout, les cheveux au vent, à chanter sous la pluie, mais... je m'en sors.
İkimize ne dersin? İkimizin beraber, orada sikimizi rüzgârda sallamamıza ne dersin.
Toi et moi, on est là, la bite à l'air.
Sağa sola sallanırsak tıpkı rüzgârda dalgalanan bayrak gibi oluruz.
Si on se balance de gauche à droite, le drapeau flottera au vent.
Rüzgârda bir kuş gibi uçacağım
Gonna fly like a bird on the wing
Rüzgârda birbirlerine sürten bambuların sesinin zihnine ve kalbine huzur verdiğini söyledi.
Elle dit que le son des bambous se frôlant dans le vent calme son coeur et son esprit.
Rüzgârda kalmış şahinden daha soğuğum. Elektrokardiografi. göğüs röntgeni.
J'ai plus froid qu'un oiseau qui volerait dans le vent en hiver.
Ses, bebek ağlaması değilmiş. Sadece rüzgârda sallanan bir dalın sesiymiş.
Ce n'était pas un bébé, mais une branche sous l'effet du vent.
Biliyorsun, annesiz bir çocuk rüzgârda bozulmuş şemsiye gibidir.
Tu sais ce que c'est, un enfant sans mère, c'est un parapluie sans manche ballotté à tout vent.
Esen rüzgârda onu hissedebilir miyim?
Ce vent a apporté ses volontés avec lui.
Onu esen rüzgârda görebilir miyim?
Je peux le sentir.
Amcam bana dal gibi olduğumu söylerdi. Küçük bir rüzgârda kırılacaktım.
J'avais un oncle qui m'appelait "le freluquet".
Dallar rüzgârda sallandığında, boğaz ağrısı yapar.
Si le vent frotte les branches, on a la gorge irritée.
Bir şahin tek başına uçuyor rüzgârda süzülerek
Le voici, l'oiseau qui vole toujours en solo
Sakin bir rüzgârda süzülerek bir şahin tek başına uçuyor
Dans le vent privé de tout bruit
Sakin bir rüzgârda süzülüyor dur durak bilmeden
Il ne peut pas se reposer
Çocukken rüzgârda uçururduk.
Ceux sur lesquels on soufflait quand on était petits.
O bizim, rüzgârda kalmış ufak mumumuz.
- Je pense qu'elle est seulement forte. Elle est notre petite bougie dans le vent.
Tavukların karmakarışık bağırsaklarında ya da rüzgârda uçuşan bir kedi tüyünde kehanetler okuyordu.
Il tirait des augures d'entrailles de poulet... ou de poils de chat lâchés au gré du vent.
Bu rüzgârda savrulup gitmediğine emin olayım.
Je veux pas que vous vous envoliez.
Uçup gitme rüzgârda.
Te fais pas emporter.
11 metre / saniye bir rüzgârda bin vat üretiyor.
Un vent de 11 m par seconde peut générer 1000 watts.
Dedektif Tyler, cevabım "esip giden rüzgârda."
Un étranger, par exemple? La réponse, détective Tyler, est dans le vent.
"Şimdi gitmeni ve..." "... rüzgârda savrulan tüm tüyleri toplamanı istiyorum! " demiş.
"Maintenant, je veux que vous y retourniez afin de rassembler toutes les plumes qui se sont envolées!"
Ahmaklar rüzgârda kanat çırpıyor.
Culs à l'air.
Rüzgârda savrulurken nağmeler,
Le vent murmure une mélodie,
Ekibimiz içerisinde, 500 metreden tam hız rüzgârda hedefi vurabilen tek kişidir.
C'était le seul de l'équipe à toucher à 500 m par grand vent.
Tam hız rüzgârda 500 metreden hedefi vurabiliyormuşsunuz.
Tu faisais mouche à 500 mètres par grand vent.
Ve sorumuzun cevabı arkadaşım, rüzgârda savruluyor.
A tirer trois fois. " La réponse, mon ami...
Kiminin korkudan dili tutulur kimi kaçar, kimi saklanır ve kimi de kanatlarını bir kartal gibi açarak rüzgârda süzülür.
Certains sont muets de terreur. Certains fuient. Certains se cachent.