Rüzgârlar traduction Français
158 traduction parallèle
Güneşi, denizi anlatan şarkılar. Bulutları anlatan şarkılar. Rüzgârları ve fırtınaları anlatan büyük şarkılar.
Sur le soleil, la mer, les nuages, le vent et la tempête.
Ateş etmeye başladığımız zamanlarda, öyle bir kaçarlardı ki... fraklarının çıkardığı rüzgârlar kocaman yeldeğirmenlerini çalıştırırdı.
Quand on commençait à tirer ils quittaient la ville si vite... qu'on pouvait voir la queue de leurs habits faire des moulinets.
Şimdi sizleri güzel Florida'ya götürüyoruz. Altın güneş ışığının, ılık rüzgârların ve sallanan palmiyelerin diyarı.
Nous allons maintenant vous entraîner en Floride... où la brise balance les palmiers ensoleillés.
Dağ rüzgârları vadilerden koparlar.
Le vent des montagnes. Il souffle du fond de la vallée et fait trembler les feuilles vertes.
Bu fiyortlardan denize açılıp Trondheim'da kuzey rüzgârlarının İngiltere'ye götürmesini beklediler. 23 Mayıs'ta yola çıktılar.
Ils sont partis de ces fjords jusqu'à Trondheim, ont attendu que les vents du nord-est poussent leurs galères jusqu'en Angleterre, d'où ils ont navigué le 23 mai.
Örnek olarak üstün görüş ya da işitme, evdeki sarsıntılar kapalı kapılardan geçme, aniden esen rüzgârlar havaya yükselmeler, yazı yazmalar ya da başka dilde konuşmaları verebiliriz.
Apparitions, maisons qui tremblent, vents... lévitations, écriture automatique ou parole inspirée!
Kutup rüzgârlarında mı? Bu delilik olur.
Avec le vent qui souffle en Arctique, vous n'y songez pas!
Çok kuvvetli rüzgârlar da var.
Un vent violent se prépare.
Mayısta sert rüzgârlar goncaları sallar,
" Des vents violents secouent les chers boutons de mai
Craylon gazı, kum ve şiddetli rüzgârların hâkim olduğu sınırlı bir atmosfer.
Dominante : gaz craylon, sable... vents très forts.
Mevsim rüzgârlarına bindik mi tamamdır.
Si nous utilisons les grandes ailes... 20 000 pieds...
Babam rüzgârların ters yönde estiğini söylemişti.
Le vent souffle dans la mauvaise direction, comme disait Papa.
Bu senin hızlı rüzgârlar gibi dans etmeyi istemen için.
Tenez c'est pour vous, pour vous souhaiter bonne chance.
Bugün, şiddetli rüzgârların etkisiyle. adanın deregülasyonu 32 ° sancağa doğru eğilecek.
Aujourd'hui, la dérégulation de l'île provoquera une torsion de 32 ° à tribord, avec des vents persistants.
... gözleri olmazsa ruhlar alemine giremez. Sonsuza kadar rüzgârlar arasında dolanmak zorunda.
Mais un Comanche sans yeux n'entre pas dans le monde des esprits.
Bu civarda çok güçlü rüzgârlar olur.
A cause des vents forts qui soufflent toujours de là.
Bu işi yapanın güçlü rüzgârlar ve okyanus akıntıları olduğunu söylemişti.
Mais les grands vents et les courants impétueux de l'océan.
- Havada aşk rüzgârları var
Y a de l'amour dans l'air!
Dünya Kuvvetleri'nin tam ortasından ayıran iç savaşın sona ermesi Başkan William Morgan Clark'ın ölümü Mars'ta esen bağımsızlık rüzgârları ve çiçeği burnunda yeni bir ittifak.
La fin d'une guerre civile qui divisait les Forces Terriennes... la mort du Président William Morgan Clark... l'indépendance nouvelle de Mars... et la création d'une nouvelle alliance interstellaire.
Kuzey sahillerinden, şiddetli yağmur ve güçlü rüzgârlar rapor ediliyor ve okyanus da dalgalar dört fit yüksekliğe çıkmakta.
Au nord, de fortes pluies et des rafales de vent balayent la côte. Mer agitée.
"rüzgârları, ışıkları çevirdi."
"déclenche les orages et la foudre"
"Zamanın rüzgârları, burada toplanın Yolumu hızlandırmam için kanatlarınızı verin"
"Vents temporels, soufflez fort Pour m'apporter votre vitesse"
Ahır olmadan eviniz nisan rüzgârlarına dayanamaz demiştiniz!
Sans le grenier, la maison ne résistera pas au vent. Vous l'avez dit.
Daha küçüğü. Rüzgârlar ona hız verir.
Les vents les fouettent, et ils s'envolent.
Bahamalar'dan esen ticaret rüzgârları sayesinde sıcaklık 33 derece.
Grâce aux vents en provenance des Bahamas, un température agréable de 22 ° C...
Santa Ana rüzgârları esiyor.
Le vent!
Akdeniz üzerinden gelen Pasifik rüzgârlarının egzoz dumanlarıyla karıştığı iklimde damıtılmaktadır.
On a reproduit le climat méditerranéen gràce aux vents frais du Pacifique, avec un ingrédient indispensable, des pots d'échappements.
Rüzgârlar güçleniyor ve dalga yükseklikleri artıyor.
Les vents se renforcent et les vagues prennent de la hauteur.
Gerçek bir tehditse, sert rüzgârlar bile kasıp kavurur.
Le vent seul fera des ravages.
# Yoksa sert rüzgârlar aşkını mı yok etti? #
Le vent froid a-t-il effacé votre amour?
Değişim rüzgârları esiyor.
Un changement se prépare.
Sanki yolu Tanrı tarafından kutsanmışçasına rüzgârlar gemileri Afrika'dan Karayipler'e doğru götürüyor.
Le vent porte naturellement les bateaux de l'Afrique jusqu'aux Antilles... comme si la route était bénie de Dieu.
Rüzgârlar ve akıntılar buzu parçalıyor.
Les vents et les courants cassent la banquise.
Sert rüzgârlar Mayısın narin çiçeklerini hırpalar.
Des vents violents secouent les chers bourgeons de mai...
Bilimadamlarının üstünde en çok çalıştığı ve endişe duyduğu bir sorun da Kuzey Kutbu'ndan, Grönland'ı geçerek gelen soğuk rüzgarların, Kuzey Atlantik'te, yukarı tırmanmakta olan sıcak su akıntısı ile karşılasması bu sıcak sulardaki ısıyı buharlaştırması ve bu buharın, rüzgârlar ve Dünya'nın ekseni etrafında dönüşü aracılığı ile Batı Avrupa'ya taşınmasıdır.
L'un des plus préoccupants et le plus étudié, se situe dans l'Atlantique Nord où le Gulf Stream rencontre les vents froids de l'Arctique et du Groenland. La vapeur dégagée par le Gulf Stream est poussée sur l'Europe de l'Ouest par les vents et la rotation terrestre.
Buradaki tuhaf kumtaşı kuleleri şekillendiren, 1000 yıl boyunca onları döven, güçlü rüzgârlar ve şiddetli yağmurlardır.
Ici, le vent impitoyable et les pluies torrentielles ont sculpté d'étranges tours de grès, au long des millénaires.
Açık denizde oluşan rüzgârlar kıtaların iç kısımlarına doğru ilerler.
Les vents générés en mer se dirigent vers la terre, traversant les continents.
Hint Okyanusundan esen rüzgârlar... topladıkları nemle kuzeye yönelir ve Himalaya'lara ulaşırlar.
Les vents soufflant dans l'océan Indien amassent de l'humidité et continuent au nord, vers l'Himalaya.
Sibirya'dan gelen saatte 80 kilometre süratle esen rüzgârlar, Moğolistan'daki Gobi çölüne kar taşır.
A une vitesse de 80 km / h, des vents de Sibérie soufflent de la neige sur le désert de Gobi, en Mongolie.
Güneyden esen rüzgârlar bu devasa engele çarpar.
Les nuages venant du sud se frappent à cette barrière gigantesque.
Rüzgârlar yükselip alçalır, burgu-burgu dönerken kumları tepecikler halinde yığar.
Le vent monte et descend, tourne et tourbillonne, formant ainsi les dunes de sable.
Namibya'da rüzgârlar dünyanın en büyük kumullarından bazılarını yığmıştır.
En Namibie, les vents ont créé quelques-unes des plus grandes dunes du monde.
Kumlu rüzgârlar zamanla onları tamamen yok edecek.
Le sable soufflé finira partout éliminer.
Sıcak rüzgârlar, yüzey toprağındaki bütün nemi emer.
Les vents chauds éliminent toute l'eau des terres.
Yiyecek tükendiğinde, milyarlarca çekirgenin bitmek bilmeyen kanat sesi susacak. Ve bir kez daha yerini, çöl rüzgârlarının yalnız sesine bırakacak.
Dès qu'il n'y a plus de nourriture, le bourdonnement constant des milliards d'ailes de criquets pèlerins laissera place, encore une fois, au son du vent du désert.
Grubun dış kenarındaki penguenler, saatte 150 kilometre hızla esen rüzgârları kesiyor ve içeride durma sırası gelenlere korunma sağlıyor.
Les oiseaux au bord du noyau subissent le plus fort des vents de 160 km / h et protègent les manchots qui prennent leur tour au centre.
Bahar rüzgârları bile, iliklere işleyecek denli soğuk.
Même au printemps, les vents sont glacials.
Başıboş biridir, kaderi rüzgârlar arasında sürüklenmektir.
Comme il a lui-même maudit le Comanche mort. Le voilà condamné à errer au gré des vents du désert.
İntikam rüzgârları gibi.
Les vents déchaînés!
O uzak ülkeden rüzgârlar eser Onu, Kiracı filminde oynarken izlemiştim.
Je l'ai vu dans "Le Locataire"
Kutup gecelerinde buzul rüzgârlarına maruz kaldım.
J'ai affronté le blizzard et la nuit polaire.