Sadece bir his traduction Français
199 traduction parallèle
- Lavinia, içimde bir his var... Belirgin bir şey değil, sadece bir his. İşler olması gerektiği gibi değil.
- Lavinia, j'ai le sentiment, rien de très précis, que les choses ne sont pas telles qu'elles devraient.
- Sadece bir his.
- C'est une impression
Sadece bir his.
Un pressentiment.
Sadece bir his. Yanılıyor olabilirim. Ancak toparlamak sana ve bana düşüyor.
Je peux me tromper, mais il s'agit de toucher l'argent.
Sadece bir his.
Ce n'est qu'une supposition.
Müziksel yeteneklerinle kendi deneyimlerin arasında hiç tereddütte kaldın mı? Kimmiş o? Sadece bir his.
Après tout, je pense qu'un musicien de votre trempe... vous avez déjà sûrement ressenti ces drôles de vibrations, hum?
Uyuşturucu satıcılarının üzerine gitmekle ilgili... konuşuyorlarmış gibi hissettim. Ama sadece bir his, hepsi bu.
J'ai l'impression que ça avait un rapport avec votre lutte contre le narcotrafic.
Sadece bir his.
C'est une intuition.
Sadece bir his, ama...
J'ai l'impression...
Hayır.özel bir şey değil. Sadece bir his.
Oh, ça n'a rien d'extraordinaire, une impression.
Sadece bir his.
Je le ressens comme ça.
Sadece bir his.
Une impression.
Sadece bir his.
J'ai juste un doute.
- Sadece bir his.
J'en ai le pressentiment.
Sadece bir his.
C'est juste une impression.
Sadece bir his.
Une façon de parler.
Kaptana da söylediğim gibi, bu sadece bir his.
Mais comme je l'ai dit au capitaine, c'est juste une sensation.
Sadece bir his.
Juste une intuition.
Sadece bir his.
C'était peut-être l'émotion.
Bu sadece bir his.
Une impression.
Sadece bir his.
Un sentiment que j'avais.
Sadece bir his ama sanki sarayız üzerinde uğursuz bir şey dolanıyor gibi.
C'est plus un sentiment que quelque chose de concret. Comme si l'obscurité avait envahi le palais.
Sadece bir his vardı.
Juste une impression.
Bu sadece bir his.
C'est juste... une impression.
Sadece bir his.
- C'est une impression.
Bu sadece içimde uyanan bir his Cody.
C'est juste un pressentiment.
Ama bu sadece bir his.
Ce n'est la qu'un sentiment.
Sadece silahlarımızı yok edeceğine dair bir his var içimde kutlamada duygu selinin ne yaptıklarını kimse farketmeden bütün zararı vereceğini umarak.
J'ai juste le sentiment qu'il proposera de détruire... nos armes à la fête... en espérant que, dans la cascade d'émotions... le mal soit fait avant que les gens ne s'en rendent compte.
- Bilmiyorum. Sadece içimde birinin beni öldürmeye çalıştığına dair garip bir his var.
- C'est affreux, j'ai l'impression que je suis menacée, que quelqu'un essaie de me tuer.
Sadece bir his.
Je le sens.
İçimde, tüm bunların sadece gönlümüzü almak için olmadığına dair bir his var.
Cette volonté de nous faire plaisir cache quelque chose.
Sadece bazı işlevlerimin test edildiğine dair silik bir his.
Que faire s'ils contestent l'existence de survivants?
Sadece... burasının... bir Dr Soong'un çalışma yeri olduğuna dair bir his dışında.
Un cuirassé romulien a été détecté près d'un de nos postes frontaliers. Ils demandent notre assistance aussitôt que...
Bu sadece... bir his.
C'est juste... une intuition.
Anlıyorum Doktor, sadece sizinde en az benim kadar tanıklığınız ile ilgili rahatsızlığınız olduğuna dair içimde bir his vardı.
Je comprends, docteur, j'avais juste l'impression que vous étiez aussi mal à l'aise que moi avec le témoignage.
Sadece bendeki bir his.
- J'ai une intuition.
Buraya sadece malzeme toplamak için geldim. Ve içimden bir his burasının bir altın madeni olduğunu söylüyor.
Je suis en mal d'inspiration et ceci m'a l'air d'être une mine d'or.
Skinner'in ayrılacağı gün sevinçten havalara uçacağımı düşünürdüm ama şimdi sadece kafamın arka tarafında tuhaf bir his var.
Moi qui croyais sauter de joie si Skinner partait. Et maintenant, j'ai cette sensation chaude et bizarre sur la nuque.
Sadece aşk olduğunu fark etmedim çünkü aşktan daha fazlasıydı... ve sadece karnımdaki aptal bir his değildi.
Je n'avais pas compris car c'était plus que de l'amour, pas juste un pincement au cœur.
Sadece oraya gitmenin nasıl bir his olduğunu bilirim.
Je sais de quelle étoffe étaient faits ces gens-là.
Sadece içimde dönmeyecekmişsin gibi bir his var.
J'ai l'impression que tu ne reviendras pas.
İçimde bunun sadece ısınma turu olduğuna dair bir his var.
J'ai l'impression que tout ça ne fait que commencer.
Sadece içimde... - Kötü bir his mi var?
J'ai une sorte de...
Sadece içimde bir şeyden Dolayı senden özür dilemem gerekiyormuş gibi garip bir his var.
J'ai cet étrange sentiment d'avoir fait quelque chose que je dois me faire pardonner.
Sadece çok garip bir his. Noel'un odasına gidememek, kapıyı çalamamak onun da beni gördüğüne mutlu bir şekilde cevap verememesi.
C'est bizarre de ne pas pouvoir aller voir Noel dans sa chambre, frapper à sa porte, et savoir qu'il est content de me voir.
- Sadece his değil, bir şey.
Pas "pense".
Sadece içimde bir his.
C'est juste mon sentiment.
Sadece içimden gelen bir his. Sanki... ortak bir şeyi paylaşıyormuşuz gibi.
Je crois... qu'on a quelque chose en commun.
Sadece içimde tuhaf bir his var.
C'est juste un pressentiment.
Bu sadece bir his.
C'est juste mon sentiment.
Sadece içime doğan bir his.
J'ai eu ce sentiment frappant.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24