Savaş sırasında traduction Français
785 traduction parallèle
ÖNSÖZ İç savaş sırasında ABD sadece Kuzey-Güney değil, Doğu-Batı olarak da ayrıldı. Görünürde engel olarak Kır, Dağ ve Çöl vardı.
PRÉAMBULE Durant la Guerre de Sécession, les États Unis sont divisés, non seulement entre le Nord et le Sud, mais aussi entre l'Est et l'Ouest, par une barrière apparemment infranchissable faite de prairies, de déserts et de montagnes.
Savaş sırasında benim için yaptıklarını kimse bilemeyecek.
Personne ne sait ce qu'il a fait pour moi durant la guerre.
Eminim ki savaş sırasında hayatını kurtardığın kızı hatırlıyorsundur?
Vous vous rappelez sûrement la fille que vous avez sauvée durant la guerre?
Babanızın, savaş sırasında Prensesin hayatını kurtardığını bilmiyor musunuz?
Vous ne savez pas qu'il a sauvé la vie de la princesse durant la guerre?
Savaş sırasında makamınızı bırakarak bu statünüzü kaybettiniz.
Vous êtes destitué pour abandon de poste en temps de guerre.
"Bu gemi savaş sırasında karşılaşılan,... i... ciddi durumlarda kullanılacak."
Le lancement d'un bateau en temps de guerre est un moment solennel.
Savaş sırasında bulmak zordu ama artık Havana'dan geliyor.
Ils étaient devenus rares, mais ceux-ci viennent de Cuba.
Savaş sırasında bile bundan uzak durmadım.
Et je n'ai pas perdu la main pendant la guerre.
Savaş sırasında Paris'teydim.
J'étais à Paris sous l'Occupation...
Savaş sırasında, yeterince hız yapamadı.
Mais pendant la guerre, il était trop lent.
Savaş sırasında, 69. New York Alayında binbaşıydım. İrlanda Tugayı, efendim.
Pendant la guerre, j'étais sergent-major au 69e.
Bana bu kasabada savaş sırasında pek çok Konfederasyon sempatizanı olduğunu söylediler.
C'est vrai qu'il y avait des Sudistes ici pendant la guerre?
Tanrı aşkına, Tom, savaş sırasında üç yıl uzaktan kalman kadar değil.
Tom, c'était déjà assez trois ans pendant la guerre.
Filmde yer alan havadaki savaş sahneleri, savaş sırasında...
Les combats aériens sont authentiques.
Savaş sırasında evlenmişler, 1943'te.
Un de ces mariages pendant la guerre.
Savaş sırasında insanlar gerçekten farklı davranıyor.
Les gens sont vraiment différents en temps de guerre.
Savaş sırasında, ailem direnişe katılmıştı.
Mes parents étaient dans la Résistance.
Savaş sırasında Kahire'de oyuncak bir piramit almıştım.
J'avais acheté une pyramide coffret, au Caire.
Savaş sırasında bana büyükbaba derdi.
Pendant la guerre, elle m'appelait grand-père.
Savaş sırasında başladı, bir hava baskınıydı.
Tout a commencé pendant la guerre, quand il y a eu un raid aérien ici.
Onları burada, İtalya'da, savaş sırasında yazmış.
Il les a écrits ici, durant la guerre.
Erkek kardeşim savaş sırasında Yunanistan'da öldü.
Mon frère est mort en Grèce durant la guerre.
Grant, savaş sırasında genel cerrahmış.
ministre de la Santé du général Grant.
Savaş sırasında üç yıl o uçakta birbirimize nasıl tahammül ettik?
Comment a-t-on pu se supporter dans cet avion pour trois ans pendant la guerre?
Savaş sırasında o keşif uçağını kullanırken dikkatli olsaydım, sana madalya, iyi bir iş, şöhret ve para kazandıran o fotoğrafları çekme fırsatı yakalayamazdın.
Si j'avais fait attention en pilotant cet avion pendant la guerre, tu n'aurais pas pu prendre les photos qui t'ont donné une médaille, un bon boulot, la célébrité et l'argent.
Bu bir cinayet ile ilgiliydi. Savaş sırasında, cephe buradan geçtiğinde merhum, bir soygun işledikten sonra suç ortağıyla birlikte kaçtı... Sonra arkadaşını öldürdü ve cesedi buraya bir yere sakladı.
Pendant la guerre, ici, le défunt, fuyant avec son complice après un vol, a tué son complice et caché le corps en un lieu, qui, selon ses indications, est sur vos terres.
Her şey savaş sırasında Londra'da başladı.
Tout a commencé à Londres, pendant la guerre.
"Son savaş sırasında, geçmişinin incelenmesini sağladım."
"Pendant la guerre, j'ai étudié son passé."
Olmuş şeylerden bahsediyorum azizim, bir tanesi savaş sırasında bulundu. - İşgal sırasında. - Adı ne onun?
L'une des mouchardes est revenue ici pendant l'occupation.
Özellikle savaş sırasında Pasifik'te yaptıkları.
Ses articles du Pacifique étaient admirables!
Savaş sırasında kaybolan ya da çalınanları bulmakla görevlendirildim.
Je suis récupérateur des biens... perdus ou volés pendant la guerre.
Savaş sırasında, yukarıda, Kazablanka'da bir sahra hastanesinde görevliydim.
J'étais cantonné à Casablanca dans un hôpital militaire pendant la guerre.
Edward savaş sırasında Yiyecek Bakanlığı'ndaki büyük başlardan birisiydi.
Edward a été au Ravitaillement pendant la guerre.
Pearl'e telgraf çekerler. Savaş sırasında beklersiniz. Düşündünüz mü?
Ils contacteront Pearl Harbor, et vous passerez la guerre au cachot.
Savaş sırasında Brian'la ben burada yalnızdık.
Pendant la guerre, Brian et moi étions seuls ici.
Bir yazıyı diğerine bağlayarak... bunları yazan adamın anlatımıyla... onun buradaki yaşamı... ve sonra savaş sırasında hayatının ne kadar değiştiği üzerine.
Relier les scripts ensemble, en décrivant l'homme qui les a écrits, sa vie ici chez lui, et la façon dont tout a changé avec la guerre.
Savaş sırasında ne iş yapıyordunuz Bay Thompson?
Que faisiez-vous pendant la guerre, M. Thompson?
Savaş sırasında Londra'da çok kaldınız mı?
Y êtes-vous allée pendant la guerre?
Bugün Gavin aradı. Savaş sırasında ortadan kaybolmuştu.
Il m'a appelé aujourd'hui Il avait disparu pendant la guerre
Savaş sırasında Avrupa'ya gittiğimde bir Fransızca sözcük öğrenmiştim efendim. Ama maalesef biraz müstehcen kaçabilir.
Je ne suis pas expert en la matière, mais qu'on l'appelle slip ou culotte, l'un et l'autre me paraissent aussi suggestifs.
Fransa-Prusya savaşı... ve 1871 Paris Komünü sırasında yaşananlar senaryo ve yönetmen Grigori Kosintsev / Leonid Trauberg kamera Andrei Moskvin sanat yönetmeni Yevgeni Yeney uzman danışman A. Molok asistan S. Bartenev yardımcı yönetmen M. Yegorov
Epoque de la guerre franco-prussienne et de la Commune de 1871 Scénario et réalistaion de G. Kozintsev et L.Traouberg Opérateur :
Tayfa bilsin ki, seyir sırasında savaş yasaları geçerlidir.
L'équipage de ce navire ne doit pas oublier... que le code de justice militaire nous régit en mer.
Hikayemiz, iç savaşın ortasında, Çin'deki Baskul şehrinde başlıyor. Robert Conway, 90 beyaz insanı, yerel bir devrim sırasında katledilmekten kurtarmak için buraya gönderilmişti.
Notre histoire commence en Chine dans la ville de Baskul, où Robert Conway avait été envoyé pour évacuer 90 Blancs avant qu'ils ne soient trucidés dans une révolution.
Yıllar önce Verdun savaşı sırasında.
Pas depuis la bataille de Verdun.
İspanyol iç savaşı sırasında ben... Franco yanlısı bir komitedeydim.
J'étais franquiste pendant la guerre d'Espagne.
Babamla Birinci Dünya Savaşı sırasında Napoli'de tanışmışlar.
Ils se connurent à Naples, durant la première guerre.
Savaş sırasında neredeydin?
J'ai été dégagé de mes obligations militaires.
Savaş gemisi manevralar sırasında ana hedefimiz olacak.
Ce navire est l'objectif principal de nos manœuvres.
Bu Naziler savaş sonrası Güney Amerika'nın incelenmesi sırasında, sermayelerini korumak için sana acayip güvenmişler.
Ils vous donnaient de l'argent investir en Amérique du sud.
Savaş sırasında geçici teğmen miydi neydi. - Bir ara görüşüyorduk.
C'est mieux à chaque fois.
Savaş öncesinde, sırasında ve savaştan beri onların inancını hak ettiniz mi?
Avant, pendant et après la guerre, avez-vous abusé de leur foi?
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaşacağız 28
savaştayız 44
savaşalım 20
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaşacağız 28
savaştayız 44
savaşalım 20