Savaş tanrısı traduction Français
226 traduction parallèle
İlahi bir koruma idi. Savaş Tanrısı'nın kutsal eli beni korudu.
La Divinité de la Guerre m'a protégé de sa main.
Savaş Tanrısı üzerine yemin ederim ki :
Au nom du dieu de la Guerre!
8. ve 9.yüzyıl Avrupa'sında Vikingler pagan savaş tanrısı Odin'e tapıyorlardı.
Les vikings d'Europe du 8e et 9e siècles étaient voués à Odin, le Dieu païen de la guerre.
- Savaş tanrısı seni yok edecek!
- Le dieu des batailles vous détruira!
"Ateş ve huzursuz savaş Tanrısı sizi küçük düşürecektir."
"Car le feu et le dieu de la guerre seront contre vous."
- Savaş tanrısı.
- Dieu de la guerre.
Savaş Tanrısına hep dua ederdim : "Benim hayatımdan tırpanlayıp onunkine eklemen..." "... pahasına da olsa, bırak en azından yüz sene yaşasın! "
J'ai prié le dieu de la Guerre de vous laisser vivre cent ans, dussé-je payer sur ma vie!
- O bir tür savaş tanrısı.
- Un dieu de la guerre.
Bu sembolü temsil eden savaş tanrısı ve bu da, ölüm tanrısı, ama eğer dikkatlice bakarsan, üçüncü sembol kayıp.
Mais si on regarde de plus près, on voit qu'il manque un troisième symbole.
Grip olan ise Ölüm ve savaş tanrısının tipik olarak eser üzerinde her zaman yalnız durmaları, Üçüncü bir kabartma ile birleştirilmemişler.
Mais les dieux de la mort et de la guerre sont d'habitude représentés seuls sur une relique et jamais combinés à un troisième glyphe.
Bunun Savaş Tanrısı'nı etkileyeceğini mi sanıyosun?
Tu crois que ça va impressionner le dieu de la guerre?
Bu çiftçiler barışçıl yaşayarak Savaş Tanrısı'nın şerefini lekeliyorlar.
Ces fermiers déshonnorent le dieu de la guerre, en faisant la paix.
Savaş tanrısı Ares'in üzerine yemin ederim ki, günbatımına kadar vadiyi terkedeceğim.
Je jure sur la tête d'Arès, le dieu de la guerre, que j'aurai quitté la vallée avant le crépuscule.
Ares, savaş tanrısı.
- Arès, le dieu de la guerre.
Ben Ares'im, savaş tanrısı.
Je suis Arès, le dieu de la guerre.
Şu kocaman savaş tanrısı.
Le gigantesque dieu de la guerre.
Bu gezegenin adını savaş tanrısından aldığını biliyor muydun?
Cet endroit porte le nom du Dieu de la guerre.
Oh... tabiki... senide durduramazlar demek, Savaş Tanrısı.
Et toi aussi, dieu de la guerre.
Savaş Tanrısı'na karşı gitmek delilik.
C'est de la folie d'attaquer Arès.
Evet, evet, ben Callisto gibi değilim. Kendim ilerleyebilirim, Savaş Tanrısı.
Je sais marcher tout seul.
Hayır, hayır, hayır, hayır, Savaş Tanrısı... kimse Zeyna'ya gerektiğinden az değer vermiyor. Onlar sana gerektiğinden az değer veriyor.
Non, ce n'est pas elle qu'on sous-estime, mais toi.
Benim için güzel, Savaş Tanrısı.
- Parfait, dieu de la guerre, je n'ai pas besoin de toi.
Furyler ( Eski Yunan'da kötülüğü cezalandıran 3 Tanrıça )! Ares, savaş Tanrısı'nın bizim yargımıza ihtiyacı var.
Furies, Arès, le dieu de la guerre, veut un jugement.
Baban Savaş Tanrısı'na kendini çok adamıştı.
Ton père était tout dévoué au dieu de la guerre.
Ben, Ares, Savaş Tanrısı... bu kefaretin hareketinde bulunmanızı istiyorum!
Moi, Arès, le dieu de la guerre, je demande votre présence à ce rachat!
Ve eğer değilsem, şey, elbette Savaş Tanrısı yenecektir.
Sinon, le dieu de la guerre l'emportera.
Savaş Tanrısı'na bir iyilik borçlu olmak eğer seni rahatsız etmiyorsa.
Si ça ne t'ennuie pas de me devoir quelque chose.
- Ve ben de Aresim, Savaş Tanrısı!
- Je suis le dieu de la guerre!
Savaş Tanrısı'na bir yalancı diyecek kadar mı aptal?
Quand tu traites Arès de menteur?
Savaş Tanrısı!
Le dieu de la guerre?
Bilirsin, Savaş Tanrısı'ndan daha fazlasını beklerdim.
J'ai trouvé le dieu de la guerre décevant.
Savaş tanrısınaymış. Bütün tanrılar Roma semaları üzerinde uçuyormuş.
Jolis feuillets à faire voler dans les rues de Rome!
Yunanlıların ; Savaş Tanrısı, Gök Gürültüsü Tanrısı, Etrafta Koşup Zıplama Tanrısı vardı.
Ils avaient le dieu de la guerre, de la foudre, du courir partout en sautant.
Kal bu bölgenin savaş tanrısı.
C'est le dieu de la guerre par ici.
bir zamanlar en büyük savaş tanrısı olma yolunda tektim.
J'allais devenir le plus grand dieu de la guerre.
Tanrı aşkına, Tom, savaş sırasında üç yıl uzaktan kalman kadar değil.
Tom, c'était déjà assez trois ans pendant la guerre.
Savaşın genç altın tanrısı.
Un jeune dieu d'or de la guerre.
Bu tanrılara karşı yapılan bir savaş.
I certainly hope you can. It s a fight against the gods.
Oh, şey, savaş boyunca Tabip Sınıfında görev yaptım, ve orada, sizin ifade ettiğiniz biçimde iğnenin ucunda... Tanrı'nın merhametini bulan... kaç tane ölü ve yaralı insan gördüğümü sizlere anlatamam.
Eh bien, j'étais dans le corps médical pendant la guerre, et de nombreux soldats blessés, ou sur le point de mourir, ont trouvé la grâce de Dieu grâce à une telle seringue.
Savaş bittikten sonra yere oturduğunda ve Cennet ve Cehennem'deki tüm tanrılar adına benden intikam alacağına yemin ettiğinde, ona gülüp adını "Oturan Boğa" koymuştum.
Quand il s'est assis après le combat... jurant de se venger par tous les dieux... du Ciel et de l'enter, je me suis moqué de lui et l'ai appelé Sitting Bull.
Size sözünü verdiğim vakit geldi... size savaşın kadim... sırrını açıklayacağım vakit... benim sadık askerlerim... histeri yaratmanın anahtarı... korku... tanrıları.
Le moment est venu, comme je l'avais promis... le moment de vous révéler... mes disciples fidèles... l'ancien secret de la guerre... la clé pour créer l'hystérie... la peur... les dieux.
Ama öfke içindeki tanrılar çeliğin sırrını almayı unutup onu savaş meydanında bıraktılar.
Mais dans leur colère, les dieux... ont oublié le secret de l'acier sur le champ de bataille.
Adaletin koruyucusu gerçek Tanrı bu güçlere karşı kutsal savaş başlatmış.
C'était une période noire.
Ve Tanrının elini sıkı sıkı tutmanı istiyorum. Çünkü O, Joshua'ya Jericho Savaşını kazanması için yardım etti.
Et je veux que tu tiennes la main immuable de Dieu, car Il a aidé Josué lors de la Bataille de Jéricho.
Tanrı'ya göre, bütün güzel insanlar buraya toplandığına göre bu, modaya uygun bir savaş olmalıymış!
Le Tout-Puissant dit que c'est une bataille très chic. Elle attire les gens les plus délicats.
Antik tanrıların zamanında savaş lordları ve krallar... Karışıklık içindeki bir ülke kahramanını arıyordu...
A l'époque des dieux de la mythologie, des seigneurs de guerre et des rois, un pays en plein désordre demandait un héros.
Karanlık olmadan asla ışık olmaz. Ve ölüm olmadan yaşam. Herhangi bir savaş olmadan barış, Şeytan olmadan Tanrı olmaz.
Il n'y a pas de limière sans obscurité, pas de vie sans la mort, pas de paix sans guerre, pas de Dieu sans Satan.
Savaş alanında ölümün tanrısı Şahin Takımı'nı iç topraklara çağırdı daha güçlü olmak için...
La Brigade des Faucons, redoutée partout, se joint à Midland afin d'en faire l'armée la plus puissante que l'on ait jamais vue.
Güneş tanrısının acımasız savaş aracını kullanıyor.
Il conduit le char fougueux du dieu-soleil.
Tanrı'nın telkinlerindeki gerçeği kabul etmedikçe tüm ruhlar için iyi ve kötü arasında, siz değil ama düşünmeden hareket eden insanlar yüzünden kaybettiğimiz savaş sürecek.
Si vous rejetez l'enseignement de Dieu selon lequel le bien et le mal s'affrontent en l'âme de chacun, et que l'on perd ce combat, c'est que vous ne réfléchissez pas.
eğer savaş tanrıları Chakramı elde ederlerse, bitti demektir Sadece bizim için değil, dünyadaki herkes için.
S'ils s'en emparent, on est fichus, nous et le monde entier.
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş var 18
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaştan sonra 47
savaş bitti 121
savaşacağız 28
savaştayız 44
savaşalım 20
savaş sırasında 28
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaştan sonra 47
savaş bitti 121
savaşacağız 28
savaştayız 44
savaşalım 20
savaş sırasında 28