Sen var ya traduction Français
415 traduction parallèle
Sen var ya sen...
Quant à toi...
Sen var ya salaksın!
Vous êtes imbécile!
Stephen! Sen var ya sen.
Vous êtes impossible!
Shinbei sen var ya büyük adamsın.
Shinbei! Tu es un type bien.
Sen var ya sen.
Tu vois.
Sen var ya! Sanırım bilmişlik abidesiyim.
Je ne résiste pas au raffinement.
- Sen var ya! - Hey.
Toi!
Of bahriyeli, sen var ya, sen harikasın... 15 yaşındayken annem bana çok yakında seksi düşünmeye başlayacağımı söylemişti.
Sailor, mon chou, t'es vraiment un bon coup... Quand j'avais 15 ans, ma mère m'a dit que j'allais bientôt commencer à penser au sexe.
Seni mükemmel kıskanç seni, sen var ya...
Quel merveilleux jaloux vous faites!
Sen var ya, bifteğin iyisine bayılıyorsun ama... tabağına nasıl geldiğini bilmek istemiyorsun.
Quand tu manges un bon steak, tu ne penses pas à l'abattoir.
Ve sen. Sen var ya sen...
Quant à toi...
Sen var ya! Jüri görevi de bir işti.
Et ton boulot de juré?
Sen var ya..
Je te reverrai devant la cour.
Sen ve David birlikte üç yıl geçirdiniz. Farkında ol ya da olma aranızda kırılması zor bir bağ var.
Il existe entre David et vous un lien puissant.
Bıçaklanası ya da vurulası bir kalbim var tabi ama... demek istediğimi sen de biliyorsun. Şefkat, yumuşaklık ya da duyarlılık yok.
Bien sûr, j'en ai un qu'on peut poignarder mais... il est sans pitié, douceur ou sentiment.
Gelecek sefere sen sizin pınara git bilirsin manolya var ya onun çevresinde kızılcık ağaçlarını da,
la prochaine fois que tu vas au puisard... Tu sais, le magnolia entouré de cornouiller?
Evlat, belki sen onu biliyorsundur ya, bilmen gerekli bir şey var ki.
Mon fils, il y a une chose à savoir. Tu le sais, maintenant.
Ya sen? Söyleyecek bir şeyin var mı?
Si nous parlions de toi?
Ya sen, Hector, kiliç oyunlari ve boks disinda baska heveslerin var mi?
Et toi, Hector, aimes-tu autre chose... - que l'épée?
Sen ya da o, artık bundan bahsetme. Bacağım ağrıyor. Mahsuru var mı?
N'en parlons plus, ma jambe me fait mal.
- Ya sen? Ne ihtiyacın var?
- Et toi, de quoi as-tu besoin?
Oh, sen var ya...
Tu es...
Ya sen? Onikiparmak bağırsağımda ülser var.
- J'ai un ulcère du duodénum.
Ya sen? Bana ihtiyacın var mı?
Mais toi... tu as besoin de moi?
Larson, sen var ya- - Bununla her şeyi telafi edebilirsin.
- Non, rentrons.
Dikkatli olmalarını istediğin şu iki adam var ya, eğer sen eski dostlarının hatırına,... aniden fikrini değiştirseydin, ellerini kirletmeden benim boynuma idam halatını geçirdikten sonra, sana olduça zor zamanlar yaşatacaklardı.
Ces deux gars dont tu as parlé et dont tu veux que je m'occupe, ils ont dû t'en faire voir de toutes les couleurs... pour qu'après m'avoir passé la corde au cou sans te salir les mains, tu changes soudainement d'avis, tout ça au nom de notre vieille amitié, comme tu dis.
Kuzeyde toplanacak yüklü miktarda alacağım var. Borçlularım öyle kötüler ki, belki de sadece sen toplayabilirsin öyle ya da böyle.
J'ai des crédits importants à toucher dans le nord de certaines personnes tellement mauvaises que toi seul peux les convaincre de gré ou de force.
Sen, var ya, sen...
Vous, vous êtes...
Ya sen, bir mesajın var mı?
Et toi, un message à envoyé?
Kardeşimizi gebe bırakıp kaçmak var mı? Serseri misin sen ya?
Tu ne peux pas engrosser notre sœur et t'enfuir.
Bence sen ne istiyorsun var ya?
Vous savez ce qui vous plairait?
Sen, Sybil ve Peggy dışında birileri daha mı var?
Ya-t-il d'autres personnes, à part vous, Sybil et Peggy?
Sanırım var. Sanırım 2 yıldır sen ya da Kolonilerin herhangi bir yardımı olmadan bu bölgede Cylonlarla hayatta kalmak, benim mürettebatıma kendi kaderinin ne olacağına karar verme hakkını kazandırdı.
Survivre aux Cylons depuis deux yahrens dans ce quart, sans aucune aide de vous, ni des Colonies, donne le droit à mes hommes, à mon équipe, de décider de leur sort.
Sen ya kafadan çatlağın tekisin ya da burada olanlarla senin aranda doğrudan bir bağlantı var!
Ou vous ne tournez pas rond... ou vous êtes pour quelque chose dans ce qui est arrivé!
Bilirsin, şu... Bayan Abbott'ın kıyafeti var ya... sen de öyle birşey almalısın.
Tu sais, chérie, l'ensemble que portait Mme Abbott...
Sen var ya
Pigé.
Sen var ya!
Lui!
Sen içe dur, soldaki şu kamyon var ya?
Pendant que tu bois, ce fourgon à gauche...
- Ben mi? Ya sen? Sen de ünlü birisin, kendi klübün var.
T'es célèbre maintenant, tu as ton club.
Biraz sıkıntı yaşadığımı sen de görmüşsündür. Işıkçı çocuk var ya.
Tu as dû remarquer que j'ai eu un petit problème avec le jeune aux projecteurs.
O zaman bir önerim var... Dünyaya şimdi gidecek, biraz kibrit edineceğiz, buraya geri dönüp satacağız, dostlarımızın kefaletini ödeyecek, biz Moskova'ya, sen de evine gideceksin.
Alors on file sur la Terre, on s'achète des allumettes, on retourne ici, on les vend et on rachète les gars.
Eğer sen başarırsan, Lesotho'ya varır varmaz ona telefon ediyorsun.
Mais en réalité, elle ira chez ses parents à Umtata.
Ya sen? Olamaz. Nesi var?
- Qu'est-ce qu'elle a?
Peki ya sen? Manitan var mı?
Et toi, t'as une poule?
- Cesaretin var... Ya sen?
Ça m'énerve, pas toi?
Şu yazdığın şiir var ya? Onu sen yazmadın.
Votre poème n'est pas de vous.
Sen aslında var olmuş ve var olacak herkessin. Ya da her şeysin.
Tu as été, tu es toute personne ou chose qui a vécu ou qui vivra.
Bırak ben ilgileneyim. Bu hikayeye ihtiyacım var. Sen eve Claire'ya git.
Laisse-moi ce scoop, j'en ai besoin, comme ça tu rentres chez toi.
Ya sen, A.J. 9.000 doların var mı?
Et toi A.J., tu les as?
Peki ya sen, tatlım? Senin listende kimler var?
Et toi, chéri, tu mettrais qui sur ta liste?
Erik, sen yamacı al, kıyıya varınca sola dön.
Erik, à flanc de colline, arrivé à la baie, tu tournes à gauche.