Tabiiki traduction Français
221 traduction parallèle
- Niye, tabiiki işin içinde para da var.
Bien sûr que si.
Tabiiki
Bien sûr.
- Evet, tabiiki. - Hım.
Oui, bien sûr.
O öldürüldü, tabiiki.
Elle a été assassinée.
Bekar biri olsaydım tabiiki de seninle evlenirdim, ama...
Bien sûr que je t'épouserais, mais tu n'es pas libre.
- Tabiiki.
- Bien sûr.
Ve yaşlı anne gelip yavruyu toplayıp götürür, iççamaşırları birlikte tabiiki.
Et la maman ours récupère le tout, pantalon compris.
Tabiiki Naziler gibi, onlarda bilirlerdi Ben yapmadan önce de onlar biliyorlardı.
Ils sauront, comme les Nazis. Ils savaient avant moi.
Tabiiki, o adamaların öldüğüne çok üzüldün.
Bien sûr, vous êtes désolé.
Tabiiki.
Naturellement.
Evet, tabiiki.
Bien sûr.
- Tabiiki, biz eski arkadaşız.
- Oui, on est de vieux amis.
- Tabiiki farkettim.
- Mais si.
Neden öyle söylemiyorsun tabiiki bırakıcağım.
Vous ne pouviez pas le dire plus tôt? Bien sûr que je vais arrêter.
- Tabiiki hayır ama çantada bir şarjör dolusu mermi var.
- Ça, non. Mais il y a des balles dans la valise.
Ben tabiiki!
- Moi.
Gerçek keyif tabiiki sizin varlığınız.
Bien sûr, le vrai plaisir, c'est votre présence.
Fakat bunlar bilmem gereken şeyler değil tabiiki de.
Vous devez connaitre, sans doute!
Kılıfı istemiyorsan, teleskobu onsuz da satabilirim. Tabiiki böyle olunca fiyat... ciddi şekilde değişecektir.
On peut se passer de l'étui... et bien sûr, le prix serait moindre.
Kurbanlar, tabiiki de, Güney Amerika'ya kadar varıyordu.
Les "danseuses" échouaient à Buenos Aires.
Olur, tabiiki.
Oui, bien sûr.
Sana öbür adamlardan çok para veriyorum, tabiiki senden daha fazla şey beklerim.
Je te paie plus que les autres, donc agis en conséquence.
Tabiiki pek çoğu yabancı kadınlardı.
Bien sûr, la plupart sont des filles de joie.
Tabiiki sen asla hata yapmazsın.
Bien sûr! Il n'est pas question de vous accuser!
... ve tabiiki bundan sonra gelişen olayları da?
Et tout ce qui est arrivé après?
Tabiiki vermedi.
Bien sûr que non.
Tabiiki, neden?
Pourquoi ça?
Uçaktır tabiiki de.
Un avion qui a perdu sa route.
- Ben hariç, tabiiki.
À part moi, bien sûr.
- Tabiiki.
Bien sûr.
Tabiiki beni gördü.
- Bien sûr, inspecteur.
- Tabiiki. Büyük bir anlaşma.
- Quelle révélation!
Tabiiki.
D'accord.
- Evet tabiiki.
- Oui, bien sûr.
- Tabiiki.
- Naturellement.
Yarın için iyi bir dinlenme olur. Bir evde kalmayı tabiiki tercih ederim.
J'aime loger chez l'habitant.
Tabiiki tanıyor, öyle değil mi tatlım?
Bien sûr qu'il me connaît, n'est-ce pas chéri?
Tabiiki büyük.
Bien sûr.
Tabiiki, biliyorum.
Bien sûr.
Tabiiki, neden yalan söyleyeyim?
Oui. Pourquoi je mentirais?
- Hemen gidebilir misiniz? - Tabiiki. Lütfen buyurun ozaman.
Tu peux venir tout de suite?
Mürettabata söylemeliydin tabiiki
Sans en avertir l'équipage.
Tabiiki güzel.
Bien sûr que si!
- Tabiiki.
Bien sûr que non!
Kardeşim bana benzediğini söylüyor ama değil, tabiiki o önyargılı,
- Mais il n'est pas impartial.
Tabiiki.
Bien sûr.
Evet, tabiiki.
- Oui, naturellement.
Tabiiki de unutmam.
- Je sais.
Tabiiki.
Oui.
Tabiiki.
Si tu veux.
- Tabiiki takıyordu.
- Mais si.
tabii 9702
tabiî 81
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki seviyorum 29
tabii ki hayır 476
tabii ki var 74
tabii ki öyle 97
tabii ki istiyorum 19
tabiî 81
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki seviyorum 29
tabii ki hayır 476
tabii ki var 74
tabii ki öyle 97
tabii ki istiyorum 19
tabii ki de 45
tabii ki benim 18
tabii ki biliyorum 29
tabii efendim 146
tabii ki olmaz 20
tabii eminim 16
tabii ki yok 71
tabii ya 578
tabii var 20
tabii ki eminim 28
tabii ki benim 18
tabii ki biliyorum 29
tabii efendim 146
tabii ki olmaz 20
tabii eminim 16
tabii ki yok 71
tabii ya 578
tabii var 20
tabii ki eminim 28