Tel traduction Français
14,187 traduction parallèle
Herkesin böyle zamanlarda annesine ihtiyacı vardır.
Tout le monde a besoin de sa mère dans un tel moment.
Ne canavarım ben ya.
Je suis un tel monstre.
Böyle bir durumda denek, herhangi bir şeyi saklamaya çalışmaz.
Dans un tel état, le sujet ne ressent plus de raison de retenir quoi que ce soit caché.
Sizinle tanışmak büyük onur.
C'est un tel honneur.
Kızı cesaretlendirmemen lazımdı ama.
Tu ne dois pas encourager un tel comportement.
Evet, kötü adamların üzerine attıran bir kanunsuzmuşum gibi.
Tel un justicier qui se branlerait sur les méchants.
Böyle sıkıntılı bir çocuk.
Un tel enfant inquiet.
Böyle bir şeyi hiç yapmadım.
Je n'ai jamais rien fait de tel.
İkisi asla böyle bir aşk hissetmemişti. Bu kadar yakınlık, böylesine bir bağ. "
Ils n'avaient jamais ressenti un tel amour, une telle proximité, une telle connexion. "
Ağzından bal gibi yalan damlıyor da.
Les mensonges coulent de tes lèvres tel du miel.
O koşuşturma gibisi yoktu.
Il n'y rien de tel que ce sentiment.
Tıpkı buraya ilk geldiğimde olduğum gibi 7 bin yıl önce.
Moi, tel que j'étais... la première fois que je suis venu ici... Il y a 7 000 ans.
Neden erkekler tuvaletine gelip de raketime tel takmıyorsun?
Et si on allait aux toilettes pour que tu "cordes ma raquette".
Buna alışmam uzun zaman aldı ama dünyayı olduğu gibi kabul ediyorsun.
Moi aussi, ça m'a pris longtemps pour m'y faire, mais désormais tu vois le monde tel qu'il est vraiment.
Böyle bir yalandan elime bir şey geçmez.
Je ne connais qu'une seule vérité mon cher frère. Je n'ai rien à gagner avec un tel mensonge.
Bu yalandan haberim olup, kelleni kesmemişsem aynı derecede suçlu olurum.
Si je connaissais un tel mensonge sans t'avoir coupé la tête, on m'en blâmerait autant que toi.
Böyle bir riski almamalıydın.
Vous ne devriez pas prendre un tel risque.
Gökyüzüne baktığımız zaman evreni bugünkü haliyle görmeyiz. Yüzlerce, binlerce, milyonlarca yıl önceki haliyle görürüz.
Lorsque nous regardons le ciel, nous ne voyons pas l'univers tel qu'il est aujourd'hui mais comme il était des centaines, des milliers, des millions d'années auparavant.
Böyle saygın bir ziyaretçiye neden nail olduğumuzu sorabilir miyim?
Puis-je demander pourquoi nous avons le privilège d'un tel visiteur si apprécié?
Görgülü bir odalık gibi gönül okşuyorsunuz sevgili Kont.
Vous me flattez tel un excellent et brillant courtisan, cher Comte.
Peki, barones böyle bir anlaşmaya açık mı?
Et votre Baronne est-elle ouverte à un tel arrangement?
Simon'un dediğine göre kurşun bir tel ve tüm ön analizlere göre bombada kullanılan tek tel patlatma teliymiş.
Simon m'a dit qu'il est un fil de plomb, et... et selon toutes les préliminaires médecine légale, le seul câblage qui a été utilisé dans la bombe était dynamitage fil.
Kabul etmelisin eğer teröristin elinde bu tür tel ve bu malzemeler varsa başka bir bomba yapmış olması sadece bir fikir değil kaçınılmaz olur.
- [Sirènes hurlantes de la distance] - Vous devez admettre que, si le terroriste a ce genre de fils et de ces matériaux, une autre bombe est non seulement une idée... il est une fatalité.
Ellerine aldığın ilk andan beri sana bir hediye olarak verildiğini düşündüğün birisini nasıl özlemezsin?
Comment quelqu'un que tu as tenu dès les premiers instants de sa vie tel un précieux cadeau ne va pas te manquer?
- Ondan üstü yok.
Il n'y a rien de tel.
Burasi gibi bir yer öyle oldugunu iddia ediyor. Epey de yakin bir söylem. Ama neticede burayi insanlar kurdu.
Un tel endroit dit ce qu'il est, et c'est presque ça, mais ça a été bâti par des gens.
Masumların kanını dökenleri savunmak onlara hizmet etmek, köleden efendiye.
... défendant ceux qui saignent les innocents, les servant, tel un esclave.
- Bu denli gizlilik gerektiren nedir?
- Qu'est-ce qui demande un tel secret?
Söylediğim yalanın böyle sonuçlanacağını, kedere sebep olacağını asla tahmin etmemiştim.
Je n'aurais jamais pensé que cette tromperie prendrait un tel tour, apportant autant de souffrance.
Bu da demek oluyor ki grup olarak düşünüyorlar.
Cela veut dire qu'ils pensent comme tel.
Sizler, küfür yiyerek yaşamaya alışkınsınız zaten.
Pourquoi avez-vous foutu un tel merdier?
Homer'a rahmet okutursun.
Homer n'a jamais eu un tel esprit.
Nihayet babamla tanıştığımda onun, senin hakkında bahsettiğin her şey olduğunu gördüm.
J'ai enfin recontré mon père, il était tel que vous l'aviez décrit.
Tanrı'nın yoluydu ve böylesine bir yol asla yalan olmaz.
C'était un pacte avec dieu, qui, en tant que tel, ne peut être un mensonge.
- Sonunda ne olduğunu görebilen biri!
Enfin, quelqu'un qui voit cela tel c'est!
Eğer durum buysa karşılığında bizim de isteyeceğimiz bir kaç şeyimiz olacak.
où le président voudrait voir la sénatrice, et si tel est le cas, et bien, alors, il y aura quelque chose que nous voudrions en retour.
Bildiğin ve sevdiğin her şey sonsuza kadar gitmiş olur.
Et le monde tel que tu le connais, et ceux qui te sont chers. n'existeront plus.
Bildiğin ve sevdiğin her şey sonsuza kadar gitmiş olur.
Le monde, tel que tu le connais. et tous ceux qui te sont chers n'existeront plus.
Böyle bir şey nasıl oldu, bilmiyorum.
Je ne sais pas comment quelque chose de tel a pu se passer.
- Sen bu barınağı nereden buldun, ahbap?
Comment as-tu trouvé un tel refuge, mon gars? Eh bien...
Zamanı gelmişti.
Rien de tel que le présent.
Tıpkı çocuk oyuncuğuna yüksek gerilimli bir tel bağlamaya benzer.
Ce serait comme... brancher un câble à haute-tension sur un jouet d'enfant.
Böyle bir şeyi nasıl unutabilirdim?
C'est dur d'oublier un tel changement.
Böyle bir kederin içindeyken lütfen sizi atalarımızın koruması altına almama izin verin.
A la suite d'un tel chagrin, permettez-moi s'il vous plaît de vous mettre sous la protection des anciens.
Bin yıllık kalbin tehlikede olan birisini korumak için güçlüce atıyor.
Ton ancien cœur bat si fort, pour quelqu'un dans un tel danger.
Böylesi zenginlik gösterileri elbette kötü bir suçlunun dikkatini çekecekti.
Un tel affichage ostentatoire de la richesse aucun doute que tu attires l'attention de quelques méchants, élément criminel.
Bir daha asla öyle bir yargılanmaya katlanmayacağım.
Jamais plus je n'accepterai un tel jugement...
Ve anka kuşu gibi küllerimden doğuyorum.
Et, tel un phœnix, je renais de mes cendres.
Beslenmeden haftalarca yaşayabilir ama açlık esamesi göstermez çünkü bedenini ve aklını bu kadar kontrol edebiliyor.
Il peut tenir des semaines sans se nourrir, sans souffrir des effets de la faim, tel est son contrôle sur son corps et son esprit.
Hiç böyle bir şey görmemiştim.
- Je n'ai rien vu de tel.
- O zaman öyle davran.
Alors, considérez-moi comme tel!
telefon 495
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefon et 35
telefonda 73
telefonu al 19
telefon sana 113
telefon ettim 16
telefona bak 34
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefon et 35
telefonda 73
telefonu al 19
telefon sana 113
telefon ettim 16
telefona bak 34
telefon var 19
telefon yok 49
telefona cevap ver 23
telefonunu kullanabilir miyim 34
televizyon 106
telefon çalar 36
telefonum yok 16
telefonun var 33
telefon mu 34
telefonu bana ver 24
telefon yok 49
telefona cevap ver 23
telefonunu kullanabilir miyim 34
televizyon 106
telefon çalar 36
telefonum yok 16
telefonun var 33
telefon mu 34
telefonu bana ver 24