English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ T ] / Tüm bildiğim

Tüm bildiğim traduction Français

742 traduction parallèle
Tüm bildiğim ise... Viyana'ya giden trenin saat 10'da kalktığı.
Je ne peux que te dire le train pour Vienne part à 10 heures.
Tüm bildiğim bu konuda bir şey yapmak istiyor olduğum.
Je sais seulement que je veux faire ma part.
Bundan sonra geçen sürede, Carpenter'ı bir daha gördü mü öğrenemedim. Tüm bildiğim Laura'nın Cuma günü Diane Redfern ile bir öğle yemeği yediği.
J'ignore si elle le revit entre-temps, mais vendredi, elle déjeuna avec Diane Redfern.
Onun hakkında tüm bildiğim bu, çünkü konuklarımızın işine burnumuzu sokmayız.
C'est tout ce que je sais, car nous n'espionnons pas nos clients.
Tüm bildiğim bu kadar, Bob.
J'en sais pas davantage.
Tüm bildiğim adamın Bayan Dexter'dan hoşlandığı.
Un admirateur de Mlle Dexter. C'est probable.
- Belki de beş kişiydiler. - Tüm bildiğim bir kişiden fazlasının olduğu.
Mais il y a plusieurs meurtriers.
Williamsburg Köprüsü civarlarında küçük bir dairesi vardı. Tüm bildiğim bu.
Il avait une piaule vers le pont de Williamsburg.
Tüm bildiğim üç gün ve sonra bu gemide kimsenin hayatını kurtarmaya uğraşmayacağım.
Mais encore trois jours, et je ne réponds de la vie de personne à bord.
Tüm bildiğim bu.
C'est tout ce que je sais.
Tüm bildiğim onun yapmış olduğu.
II est coupable.
Hakkında tüm bildiğim bu.
C'est le seul endroit où je la voyais.
Hakkında tüm bildiğim bu, bay Smith.
C'est tout ce que j'en sais.
Tüm bildiğim, bu sabah kafama vurduğu.
Tout ce que je sais c'est qu'il m'a cassé les pieds ce matin.
Eğer eski rotası 140'a dönmekte bu kadar ısrarcı olmasaydı, bize çoktan "hoşçakalın" diyerek geçip gitmişti. Tüm bildiğim bu.
S'il ne s'obstinait pas à revenir sur le cap 140, voilà longtemps qu'il aurait pu prendre la poudre d'escampette.
Tüm bildiğim benim ne hissettiğim.
Je sais ce que je sens.
Tüm bildiğim bunlar gibi görünüyor.
- Continuez. - Comment?
Tüm bildiğim beni işten kurtardığı.
Ça m'a évité une corvée.
Tüm bildiğim... silahlara sahip olduğumuz sürece...
Ce que je sais... c'est que tant qu'on a des armes- -
Tüm bildiğim insanların sorumluluk taşıdığı.
Ce que je sais, c'est que les hommes sont responsables.
Yardıma ihtiyacımız var, tüm bildiğim bu.
- Aucune aide ne sera superflue.
Tüm bildiğim kendine 4000 dolar...
Tout ce que je sais, c'est qu'il a acheté pour 4 000 $...
Tüm bildiğim Apache'ler onları ölüme teslim etti.
Je sais seulement que les Apaches les ont livrées a la mort.
Bilmiyorum, efendim. Tüm bildiğim... güç seviyesi % 12 düştü ve düşüyor.
Tout ce que je sais, c'est que... l'énergie a diminué de 12 % et que ça continue.
Tüm bildiğim yakında iki, dört, sekiz tane daha olacağı.
Tout ce que je sais, c'est qu'il y en aura bientôt deux, quatre, huit de plus.
Nerede olacağım, emin değilim Tüm bildiğim kendi yolumdayım...
French
- Tüm bildiğim telefondaki sesler.
- Je ne connais que des voix par téléphone.
Tüm bildiğim mektubun dediği, kız üçe kadar yaşayacak.
Selon la lettre, elle sera vivante jusqu'à 3 h.
Ve tüm bildiğim
Tout ce que je sais
Ve tüm bildiğim
Et dans la signification Signification
- Tüm bildiğim çimenden ibaret aslında.
- On ne parle que d'herbe ici.
Elinore'u, Weehawk'ı ve Peace'i öldürmek için gönderildiler. Tüm bildiğim Weehawk'ın öldüğü.
Peace, et moi-même avant qu'on atteigne Scortch.
Tüm bildiğim, sizin söyleyecekleriniz.
Voyons... Ce que j'attends, c'est...
Adrian, tüm bildiğim bu.
Adrian, c'est tout ce que je sais faire.
Tüm bildiğim bu.
C'est tout ce que je sais faire.
Tüm bildiğim, bu ikisinin de adlarının baş harflerinin aynı olması.
Leurs initiales sont peut-être leurs seuls points communs.
Tüm bildiğim Dunwich'in havası gitgide ağırlaşıyor.
En tout cas, y en a marre de Dunwich, c'est triste mais...
Tüm bildiğim bu.
J'en sais pas plus.
Tüm bildiğim, Donovan'ın evine gittiğimde neler olduğu.
Je ne fais que rapporter ce que j'ai vu.
Sana tüm anlatacaklarım bu kadar,... çünkü tüm bildiğim bu.
Et c'est tout ce que je peux te dire, parce que c'est tout ce que j'en sais.
Tüm bildiğim onun bir köşe bölümünde çalıştığı.
"Tout ce que je sais c'est qu'elle travaille dans la section du coin..."
Önemli olan şey ise tüm gizli örgüt hareketinin liderinin ismini bildiğim.
L'important, c'est que j'ai le nom du chef de la Résistance.
Şu küçük kızın bir dostu. Tüm bildiğim bu.
Parlez à cette Myrna.
Çünki sende bildiğim tüm almanlar gibisin, vede bildiklerimi belkide kendime saklamalıyım. Ve bu da Benim küçük Simone'm.
- Ça suffit, vous êtes les seuls Allemands que je veuille connaîti re.
Şimdiye kadar tanıdığım, bildiğim tüm kızlar kanımca sıkı kızlardı.
Toutes celles que j'ai aimées étaient trop robustes à mon gré.
Bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla tüm eczaneler kapalı.
Autant que je sache, ils sont tous fermés.
Tüm Ninja katillerinin babası. Bildiğim kadarıyla Japonya dışına hiç çıkmamış.
Le parrain des assassins ninja, qui n'a jamais quitté le Japon.
Bildiğim tüm hikayeleri anlattım ve gidip başka hikayeler bulmalıyım.
Je vous ai raconté toutes mes histoires... et j'y retourne pour m'en trouver d'autres.
Tüm bildigim bu.
Voilà, c'est tout ce que je sais.
Bu hafta, bildiğim tüm kadınlarla dışarı çıktım. Eğlendiğim tüm kadınlarla.
Cette semaine, je suis sorti avec des femmes qui me plaisaient.
Tüm bildiğim onun bir köşe bölümünde çalıştığı.
"Qui est-elle?"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]