Tıpkı onun gibi traduction Français
409 traduction parallèle
Birdie ile o kadar çok konuşuyorsun ki tıpkı onun gibi olmaya başladın.
Tu passes trop de temps avec Birdie, tu commences a lui ressembler.
Tıpkı onun gibi olurum.
Pour être comme lui.
Şey, Pete hasta falan olursa ben de tıpkı onun gibi seyirci içinden çalışabilirim.
Je pensais que si jamais Pete tombait malade, je pourrais travailler comme lui avant.
Tıpkı onun gibi.
Il est faux!
Tıpkı onun gibi.
Tout comme lui.
Ve tıpkı onun gibi yalnız yaşarsın.
Et tu te retrouves seul, comme lui.
İkisi de tıpkı onun gibi ölmüş.
Les deux sont morts de la même façon qu'elle.
Melbourne'da tıpkı onun gibi güzel bir kadın ortaya çıktı. Adı da Beulah Demerest'miş.
Une beauté qui lui ressemblait s'appelait Beulah Demerest.
Fırlamalıktan. Tıpkı onun gibi.
Parce que je suis con, comme lui.
Tıpkı onun gibi İsrail için çalışmam gerektiğini anlamıyor musun?
Ne voit-il pas que je dois travailler pour Israël à ma façon, comme lui à la sienne?
- Tıpkı onun gibi.
- Tout comme elle.
Hapse düştüm ve tıpkı onun gibi ben de kuşlarla konuşuyorum.
Je me retrouve au gnouf, et je parle aux oiseaux, exactement comme elle.
Duyduğuma göre güzel bir karın varmış. Kızın da tıpkı onun gibi olacak.
J'ai appris que vous aviez une jolie femme et une fille qui lui ressemble.
Tıpkı onun gibi sol elinle dövüş. Tamam mı bayım?
Bats-toi avec le bras gauche, comme lui.
Cafcaflı gecekondu, tıpkı onun gibi.
Une cabane prétentieuse, comme lui.
- Tıpkı onun gibi.
- C'est le même.
Tıpkı onun gibi.
Exactement comme lui.
Senin sonun tıpkı onun gibi olacak o Fishfinger gibi.
Tu vas finir comme ce... Fishfinger.
Tıpkı onun gibi!
Comme lui.
On yıl içinde Diane da tıpkı onun gibi olacak.
Diane, dans 10 ans, elle sera comme elle.
Şey, çünkü diğer mahkumların çoğu da tıpkı onun gibi birer hayvan.
Parce que ce sont aussi des animaux.
Sen ise kısa bir süre için onun yerini alacaksın, sonra tekrar yükseleceksin, tıpkı benim yükseldiğim gibi.
Tu prendras sa place pour quelques instants seulement... et puis tu reviendras à la vie... comme moi-même, j'y suis revenu.
Tanrım onun ve bizim günahlarımızı bağışla, tıpkı bizim bize haksızlık edenleri bağışladığımız gibi.
"Pardonne nos offenses..."
Onun öncü kuvvetleri ormanda tuzağa yakalandı, tıpkı bir ayı gibi.
Son avant-garde, telle un ours, est cernée dans la forêt.
Onları yok et, Tanrım, tıpkı Jeremiah'ın zamanında onun düşmanlarına yaptığın gibi.
Consumez-les, ô Seigneur, comme Vous avez consumé Vos ennemis au temps de Jérémie.
Benim için ona iyi bak tıpkı bana baktığın gibi onun için.
Veille sur lui, pour moi... tout comme tu as veillé sur moi... pour lui.
O onun küçük kardeşi, tıpkı Roger ve ben gibi.
C'est son frère cadet, comme Roger est le mien.
Bu onun Shelby'den kurtulma yöntemiydi tıpkı Jacoby'den kurtulduğu gibi.
Pour se débarrasser de lui, comme il l'a fait avec Jacoby.
Tıpkı onun dediği gibi, "el becerisini geliştirmesini umuyorum."
Comme on dit, ça peut toujours servir!
Onun aklını çeldin. Tıpkı şu an benim aklımı çelmeye çalışman gibi. Karşımda dikilip, olup biteni unutuyorsun.
Vous l'avez tenté, et vous me tentez pour que j'oublie ce que je vois.
O sis perdesi kalkana kadar bundan büyük bir haz alırsın daha sonra onun da tıpkı diğerleri gibi olduğunu fark edersin.
c'est plaisant jusqu'à ce que le voile disparaisse... et que tu découvre qu'elle est comme les autres.
Ben zaten kurtarıldım çünkü onun adına can veriyorum. Tıpkı onun da benim için yaptığı gibi.
Je suis déjà sauvé, car je meurs pour Lui, comme Il est mort pour moi.
Onun içtiğiniz zaman tıpkı bir yılan gibi atak olduğunuzu his edeceksiniz. Evet, bayanlar ve baylar...
Approchez, mesdames et messieurs...
Tıpkı bir postacı gibi, onun da bir görevi vardır ve bunu yerine getirir.
Il a une tâche á remplir et il la remplit.
Benim tanıdığım, buraya ait olan o küçük çocuk var ya bu onun yazı. Tıpkı bir zamanlar senin olduğu gibi.
Le petit garçon que je connais, celui qui a sa place ici, c'est son été à lui, comme ce fut le tien un jour.
Bazen onun gülüşünü duyar gibi oluyorum, tıpkı onlar gibi.
Parfois, il me semble l'entendre rire.
Tıpkı onun dediği gibi. Bu evin üzerinde bir lanet dolaşıyor.
Elle disait qu'une malédiction pesait sur ce manoir.
Ve ben, tıpkı babam ve onun babası gibi burada doğdum.
Comme mon père et son père avant lui, je suis né dans ce manoir.
Sen de tıpkı Flores gibi konuşuyorsun ve sonun da onun gibi olacaktır.
Tu parles comme Florès, tu finiras comme lui.
teker teker, her tüccar, tıpkı onun komşusu gibi önce ona, 50 ryo veya 100 ryo ödedi işini geri alabilmek için.
L'un après l'autre, les marchands, tout comme son voisin avant lui, ont payé 50 ou 100 ryos pour racheter leur propre commerce.
Onları alıp sarılmak, kucaklamak için ölüyordum, tıpkı Elsa ve onun kızkardeşlerine yaptığım gibi.
Je mourais d'envie de les prendre dans mes bras, comme Elsa et ses sœurs.
Onun eşinize aşık olduğuna eminim, tıpkı hepimiz gibi.
Je suis certain qu'iI est amoureux de votre épouse, comme nous tous, d'ailleurs.
Konuştuğum herkes onun tıpkı bir zamanlar senin olduğun gibi... bir dağcı olduğunu söylüyor.
Tous ceux à qui j'en parle me disent qu'il grimpe comme toi dans le temps.
Hayvan terli alnını onun yanağına dayıyor... ve bir saat boyunca öylece duruyorlar karanlıkta... tıpkı sevişen bir çift gibi.
La bête enfonce son front suant dans sa joue, et ils restent debout dans la nuit pendant 1h, comme des amants blottis.
Erkek olursa, onun tıpkı babası gibi olmasını isterim.
Et si c'est un garçon, je voudrais qu'il soit juste comme le père.
Onun da adı Emilie, tıpkı benimki gibi.
Elle s'appelle Emilie, comme moi.
Bir anahtar buldu. Sadece onun dokunabildiği bir anahtar. Tıpkı Skelos'un belgelerinde yazdığı gibi.
Elle doit trouver une clé, une clé qu'elle seule peut toucher, comme il est écrit dans le parchemin de Skelos.
Ona ait her şeyi seviyorsun, tıpkı onun seni sevdiği gibi.
Vous l'aimez corps et âme, comme il vous aime!
- Tıpkı diğerleri gibi onun da hak ettiği yer dar ağacı. - Don Alfonso!
Sa place est sur l'échafaud, avec tous les autres.
Belki de onun İrlandalı cazibesine kapılmışsındır tıpkı yeğenin gibi.
Vous êtes peut-être tombé sous le charme irlandais, tout comme votre nièce.
Ben de kâğıdın alt tarafına kutular, X'ler ve içinde elmaslar olan 0'lar çizdim. Tıpkı onun çizdiği gibi.
Donc, dans la moitié inférieure de la feuille, j'ai fait mes boîtes et mes X, et des losanges dans des zéros.
onun gibi bir şey 154
onun gibi 58
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
tıpkı 157
tıpkı senin gibi 132
onun gibi 58
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
tıpkı 157
tıpkı senin gibi 132