Uca traduction Français
224 traduction parallèle
Şimdi sen ve adanın güney denizini bir uçtan diğer uca neden kirlettiğini anlıyorum.
Maintenant je comprends que votre île soit redoutée des marins
Yol, okul ve barajlar yapmaya, eyaleti uçtan uca değiştirmeye başladı.
/ / a construit des routes... des éco / es, des barrages... pour changer /'Etat tout entier.
İyice uca git.
Jusqu'au bout.
Denizlere yelken açtık Dünyayı uçtan uca aştık Mandalay'e gittik Sfenksi gördük
" On a sillonné les mers Visité la terre entière
Siz erkeklerin bir kısmını bu halatın ucuna istiyorum, geri kalanları diğer uca geçsin.
Des hommes à un bout de la corde, les autres à l'autre bout.
En uca gidin ve arabalarınızı sağa çekin.
Alignez les bagnoles sur le côté droit.
Öbür uca git.
A l'avant.
Köpeklerimi uca itiyorsunuz sabahtan beri.
Vous poussez mes chiens à bout depuis ce matin.
Adımlarımızı uç uca eklesen aya çıkmış olurduk.
Avec tous nos pas, nous aurions pu atteindre Ia lune.
Doğru en uca, lütfen.
Tout droit!
- Oraya! - Diğer uca!
A l'autre bout!
Aşkı arayarak yabancı topraklarda bir uçtan bir uca yolculuk yaptım.
Je partis pour l'étranger, à la recherche de l'amour.
Çocuklar öyle bir arabası var ki bir uçtan biri uca 3 mahalle kaplıyor.
D'une longueur!
Yarısı doğuya, yarısı da batıya Missouri ve Sacramento arasında bir uçtan bir uca at sürüp aylar süren posta taşıma işini günler içinde hallederlerdi. Yükleri hafif olsun diye silah taşımazlardı.
40 vers l'Ouest, 40 vers l'Est, entre le Missouri et le Sacramento, portaient le courrier en quelques jours, sans arme, pour chevaucher légers.
Öteki uca kadar yanımızdakinden başka su yok.
Durant toute la traversée, pas d'autre eau que la nôtre.
Tek bir şansımız var. Nöbetçi öteki uca gittiğinde dışarı çıkabilirsiniz.
Quand la sentinelle sera à l'autre bout du camp, vous pourrez peut-être sortir.
Dalgalar ve köpükler, hepsi donmuştu. Bir uçtan bir uca ufuk görünüyordu.
Les vagues, l'écume ont gelé jusqu'à l'horizon.
Fazla uca gittim.
Je suis collé à la paroi.
- Uçtan uca 160 bin km.
- Qui fait, en tout, 150.000 km de long.
Sen şu uca git. Ben buradan bakarım.
Vas de ce côté, je vais couvrir de l'autre.
Diğer uca duman bombası atsınlar.
Dites-leur d'envoyer de la fume sur la rive oppose.
Mümkün olduğunca bu uca gelin.
Mettez-vous le plus possible de ce côté.
Ülke kazan ben kepçe bir uçtan bir uca dolaştım.
J'ai sacrément bourlingué, dans ce pays.
Başta hoş bir kırılma gibiydi,... oluşan parlak ve yoğun renkler göze hoş görünüyordu,... ancak daha yoğun bir etki yaratmak için müdahale ettiğimde,... görüntünün bir ucunda toplanan ışığın, diğer uca göre belirgin bir şekilde daha bozuk bir yoğunlaşma oluşturduğunu gördüm.
C ´ était d'abord un divertissement très agréable de regarder les couleurs vives et intenses fabriquer par ce fait Mais après un moment je me suis appliqué à les considérer de maniere plus circomspecte J'ai vu que la lumière à tendance à la fin de l'image à faire une refraction considérablement plus grande que la lumière à l'autre extrémité
Ülkeyi bir uçtan öbür uca gezerken ben de onu dinliyordum.
Juste à coté, j'écoutais.
Ben bekciden anahtarları alınca en uca gideceğiz. Depo 50-A'ya. Lalo?
Je tue le garde, je prends ses clés... on va à l'entrepôt 50A.
- Siz gençler o uca geldiğinde sabit kalın.
- Maintenez-la bien.
Kabloyu mavi uca bağla.
Place ce fil sur la borne bleue.
Öbür uca götür.
Dégage-le de l'autre côté!
Evlat, bütün galaksiyi bir uçtan diğer uca kat ettim. Çok tuhaf şeyler gördüm. Ama her şeyi denetleyen bir güce inanmamı sağlayacak hiçbir şeye rastlamadım.
J'ai volé d'un coin de la galaxie à l'autre... et j'ai vu des trucs fumants, mais rien qui prouve... qu'il y a un pouvoir capable de diriger tout l'univers.
-... eskiden daha zordu, şimdi daha kolay. İkincisi, bu ülkeyi bir uçtan bir uca geçmiş birisiyle konuşuyorsun.
On est fatigue de se traîner d'une cote a l'autre et d'avoir les poulets qui nous arnaque pour quelques billets verts.
Daha uca bile varmadık.
Nous ne sommes pas encore au bord extérieur.
Elmadaki bir kurdun elmayı bir uçtan bir uca delmesi gibi.
Comme si l'on rampait dans une galerie de ver dans une pomme.
Richard, çok uca gitme.
Richard, ne va pas trop loin.
- Martha? - Öteki uca uzanan bu küçük yolu yaptım. Sadece Joe için.
J'ai fait ce petit chemin jusqu'au bout, juste pour Joe.
- Bir uçtan diğer uca kadar.
D'amont en aval!
Şuraya bir çip koy bir tane de buraya buraya bir op-amp, uçtan uca uzat.
Tu mets une "puce" ici. Une là. Une là.
" Bir uçtan bir uca 100.000 ışık yılı
" Cent mille années-lumière d'un bout à l'autre
Bu yüzden, o zamanlar uç uca ekleyebildiğim bu ufak ayrıntıların detayların üzerine eğilmeyi eğer bir açıklama olmamışsa da yaşananların en azından bir tanımlamasını yapan bir şekle bir resme sokmayı tercih ettim.
J'ai choisi, au contraire, de m'attacher aux précisions et aux détails, afin de les organiser en une "forme", une représentation qui permette, sinon d'expliquer, du moins de décrire plus complètement ce qui s'est passé.
Buğün hemen uca bilirim.
Je peux venir tout de suite.
Öbür uca var.
Voilà l'autre bout.
Bunu pozitif uca bağla.
Attache ça à la borne positive.
Siz bir uca oturmuşsunuz, o da öteki uca, bunu çok tuhaf bulmuş... çünkü masa çok uzunmuş.
Chacun était à un bout de la table, ce qu'il a trouvé insolite, parce que la table était très longue.
Uca git, işte böyle!
Mets-toi au bord, c'est ça!
Valide ile bir uçtan diğer uca yaptığımız orman gezisinden hiç bahsetmedik.
Mère et moi, nous n'avons pas parlé de notre balade dans les bois.
Yarık, kalp kasını uçtan uca yanlamasına devam ediyor. Kalp tendonunu açıyoruz.
Nous poursuivons avec une incision latérale le long du myocarde et nous exposons les cordages tendineux.
Kumsal bir uçtan bir uça uzanıyordu Ama kum daha da çoktu.
Ils devisaient allègrement tout en suivant la plage
Olabildiğince çabuk. Doğru en uca, lütfen.
Tout droit.
İki uca muhafızları yerleştirdim.
Ils sont tous aux Jeux.
Pandataria denilen bir adaya gönderilmişti. Adada uçtan uca yürümen beş dakikanı alır.
Elle a été envoyée sur une île, Pandataria.
En uca kadar.
Jusqu'au bout.