English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Y ] / Yerini al

Yerini al traduction Français

630 traduction parallèle
Bu sayede babamın adı temize çıkar... ve ismi ölümsüzler arasında kutsal yerini alır.
Cela innocenterait mon père... et son nom serait consacré parmi les noms immortels.
Stegman, Fransız'ın yerini al.
Stegman, prends la place de Frenchie.
Herkes sırtında sopa kırıyor, suratını yumrukluyor vücuduna bir sürü şey dolduruyorlar ve sen bana mısın demeden sahadaki yerini alıyorsun.
Vous vous faites assommer, droguer, et vous continuez!
Onları bir dahaki sefere buluruz. Yerini al.
On les rattrapera sans doute bientôt.
Geçen yaz ölen Sunkan'ın yerini alıyor.
Il remplace Sunkern, décédé cet été.
Boğulma sırasındaki yerini al.
Installez-vous là où vous étiez au moment de l'accident.
Artık buradaki yerini alıp savaş için sığır üretmenin zamanı geldi.
Tu dois rester ici : il faut des bœufs pour la guerre.
Onun yerini al.
Toi, prends sa place.
Kendilerini deniz tutmuş yeniyetmeler düzenli donanmanın yerini alıyor!
Des chiffes molles malades prennent la place des officiers.
Moncavage yerini alıyor.
Moncavage se met en position.
- Senin yerini alırım.
Je vais y aller à ta place. Quoi?
Flimnap, yerini al.
Flimnap, prenez votre place.
Sen, onun yerini almamı ister misin? Sweetwater'dan silahları alıp ve aracı ile temas kurayım.
Vous voulez que j'aille à Sweetwater rencontrer le contact à sa place?
Sol hendekte Kolinsky'nin yerini alırım.
Je remplace Kolinsky sur le flanc gauche.
- Çok hafif oluyor, Quintal. İstekli yap, yoksa onun yerini alırsın.
Fouette-le plus fort ou tu prends sa place.
Mahkum eskortu, yerini al.
escorte du Prisonnier, garde a vous.
Sen, öğrenci... Mücadeledeki yerini al.
Prends place dans la lutte!
Birkaç güne kalmaz, Minik Kuş mazideki yerini alırdı nasıl olsa.
Dans quelques jours M. Ptáček ne serait plus qu'un souvenir
- Sen yerini al.
- Vas-y.
Uhura, üçlü içinde yerini al.
Uhura, prenez place sur la triade.
Şimdi Janice Lester, Kaptan Kirk'ün yerini alıyor.
Maintenant, Janice Lester prend la place du capitaine Kirk.
Nöbetçinin yerini al, sen de, Gitano.
Prends la place de la sentinelle. Toi aussi, Gitano.
Herkesten evvel yerini alırsan, balıkları hazırlıksız yakalarsın.
Si on y va avant les autres, on prend le poisson par surprise.
Hayatal, git alandaki yerini al.
Prenez alors vos places dans l'arène.
Yıllar geçtikçe romantizm ölür, başka bir şey onun yerini alır.
Avec le temps, l'amour laisse la place à autre chose.
Sandalyendeki yerini al.
Vous avez payé pour un fauteuil d'orchestre.
Yerini al.
Prends ta place.
- Herkes yerini alıyor!
- Tout le monde est assis!
Bu yeni yumuşak ahşap doku kontrplak, kontralit ve suntanın yerini alır. Bunlar şu anda yaygın...
Cette nouvelle fibre remplacerait le contre-plaqué, l'isorel et l'aggloméré dominant à présent le...
- Ne? Yerini ben alıyorum.
Je prends votre place.
Burda yoksa yerini bilmiyorum Al ; bu işini görür.
J'ignore où elle est. Tiens. Prends ça.
Yerini al!
- Merci.
Ama bu meyveler öyle satacak ki, bu yüzden iki adam... sırf yerini öğrenmek için bana bir kamyon elma alıyor.
Mais cette récolte est si bien, que 2 types m'en achètent juste pour savoir où c'est.
Alıcılarımız izleme cihazından gelen sinyalleri yakalayacak bu da onların tam yerini tespit etmemizi sağlayacak.
Nos receveurs sauront leur position.
Senin için ben alırım, ortak. - Yerini biliyorum.
Je vais vous le chercher.
Sahne ışıklarının büyüsünde ömür geçer, yerini gençlik alır.
Les feux de la rampe, que la vieillesse doit abandonner quand la jeunesse s'en approche.
Taşın yerini unutma, paraya ihtiyacın olduğunda gidip al.
RappeIIe-toi où est Ia pierre et si tu as besoin d'argent, sers-toi.
Şu sakinleştiricileri alın. Günde iki tane verin, yerini umursamayacaktır.
Donnez-lui ces calmants et il ne saura plus où il est.
Birden boşluk doluyor ve umutsuzluğun yerini yaşam alıyor.
Alors le vide devient richesse et le désespoir devient vie.
İnsanın yerini artık gitgide açık ve kesin bir şey alıyor.
On est maintenant de plus en plus remplacé par un mouvement clair et sûr.
O bulunana kadar onun yerini alın.
Plus un geste!
Onun yerini ben alıyorum.
Je le remplace.
Programlamayla korkunun bile yerini neşe alırdı.
Même la peur peut être éradiquée et remplacée par la joie.
Adalet yerini buldu gibi, fakat eyeri ben alıyorum.
J'aime que justice soit faite... mais je prends la selle.
Şu traktörün yerini değiştiremiyorum! Alışık değilim!
Tu veux m'aider à déplacer le tracteur?
Kraliçeyi kontrol altına alırsak, sen de Duran Duran'ın yerini öğrenebilirsin.
Contrôlez la reine noire et vous trouverez Duran Duran.
Bu adam altınların yerini söylemektense ölmeyi göze alır. Altınların yeri bu kadar kıymetli mi?
Il mourrait plutôt que de nous laisser trouver l'or.
Yalnızca beni ilk ziyaret ettiğinde... bana eğer... eğer beni kurtarmayacaklarsa... ve taşın yerini biliyorsam... onu alıp... satabileceğini söylemiştin.
Juste que quand tu es venu me voir en prison... tu as dit... si ils ne te font pas évader... et si tu savais où était la pierre... tu pouvais la prendre... et la vendre.
Balıkçı kuşu, hedefinin yerini kusursuz olarak belirler ve gerekli ayarlamaları yaparak, doğru pozisyonu alır.
Le martin-pêcheur localise avec précision sa cible... et se met dans la position exacte en bougeant de-ci de-là.
Ve yerini büyük bir sessizlik alıyor.
Puis c'est le silence.
-... sürede yerini satın alırsın. - Saçmalama, orası benim yerim değil.
Non chérie, c'est pas ma boîte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]